Tarih muhtemelen 2012 yılı. Fesli bir grup Kore’li adam, ortalarında ismi lazım değil, dönemin ticaret odası başkanıyla tefler çalıyor, kendilerince şarkılara eşlik ediyor. Basın mensupları şakır şakır fotoğraflarını çekiyor. Eski başkan, “Arkadaşlar İzmir’e dev yatırım getirecekler” diyor, Koreliler, baş sallayıp Turkish rakıları yuvarlıyor. O tuhaf halleri izlerken yanımdaki arkadaşa, “Üç gündür adamları gezdiriyorlar ama ağızlarından tek cümle çıkmadı, ana sanayi yatırımı İzmir’e böyle mi gelir?” diyorum.

Çünkü yatırım arayışlarına dair sinyal yoktu. Üstelik o heyetin arasında Hyundai’nin Ankara’daki genel müdürü bile bilgisinin olmadığını açıkladı. Gelmediler tabii. Eski Başkan epey süre bu demeçleriyle kendini gündemde tuttu. Geçti yıllar, aktı sular. Bu kez son bir yıldır aldığımız sinyallerin tümü ciddiydi. Ege Bölgesi çeyrek yüzyılı aşkın bir süre sonra nihayet otomobilde ana sanayi yatırımını çekecekti.

Bilgiye ulaştık

Volkswagen yetkilileri bir süre İzmir’de dolandı, Manisa’ya gitti. Güvenilir kaynaklardan teyit ettirdim ama yazmadım. Sinyaller arttı ve nihayet T.C. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi yetkilileri Manisa’daydı. Hemen Manisa OSB’deki eski dostları sıkıştırdım ve bingo, prensip anlaşması imzalanmıştı. İlk adım atılmıştı. Biz de Gazete 9 Eylül olarak, yaklaşık 3 ay önce İzmir’de ilk manşeti attık, ‘Volkswagen yatırımı kesinleşti, Manisa’ya geliyor’ diye.

Dün de nihayet resmi bilgi geldi. Volkswagen’in Manisa’da 943.5 milyon sermayeli şirket kurduğu açıklandı. Biz böylesine önemli haberi bir yerel gazete olarak ilk duyurmanın gazetecilik lezzetini yaşarken, Ege Bölgesi de dev bir yatırımın soluğunu aldı. Ha bu yatırım neden İzmir’e gelmedi diyorsanız eğer... İzmir’in yetkilileri çalgılı çengili eğlencelerle göz boyamaya çalışırken bu kent teşvik paketinde 1. bölgede kaldı, yarım saat mesafedeki Manisa 3. bölgede yer aldı. Volkswagen zaten öncelikli ve stratejik yatırım olduğu için genel teşviklerden yararlanıyordu. Bir de Manisa’nın avantajlarından yararlandı.

Sözün özü; mesele kent meselesi değil, ama zamanında tepki göstermeyen İzmir iş dünyası üzerindeki ağırlığı atmaz, gerektiğinde sesini yükseltmez ve birlikte odaklanamazsa zaten tek tük oluşan yatırımların etrafına gelişini ancak böyle izlemeye devam eder.

Makyajla merhaba

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in kafasını kim karıştırıyor ya da onu kim yanıltıyor? Kimse kusura bakmasın, eğer belediye başkanı olmadan önce, “Benim farkım kentin arka sokaklarına eğilmek olacak” diyorsanız o arka sokakları düzeltmeye makyajla başlayamazsınız. Büyükşehir Belediyesi’nin “Yeşildere Cephe Boyama Projesi”nden söz ediyorum. O bölgede vatandaşların büyük kısmı yüksek risk taşıyan, sağlıklı yaşam koşullarından uzak, imar mevzuatına aykırı yapılarda yaşıyorsa o sorunların üzerini makyajla örtmeye kalkamazsınız. Asıl yapısal ve hayati sorunları gizleyecek bir projeyi İzmirliler’e çözüm gibi sunamazsınız. Orada yaşayanların sıkıntılarından çok dışardan bakanların göz zevkini düşünümezsiniz. Ha şu olur, Büyükşehir o bölge için kapsamlı bir sağlıklaştırma çalışması hazırlar, kamuoyuyla paylaşır ve o proje bitinceye kadar geçici olarak makyaj yapılacağını duyurursaydı, amenna. Ama yüzey onarımı ve boyama projesini çözüm olarak sunmak vahim hata demektir. Naçizane; bu hataları yapmayınız ve arka sokakları kesinlikle hafif almayınız derim.

Konferans sistemiyle dünyayı yönetiyor

İzmir İşkadınları Derneği (İZİKAD), başlattığı AB projesi kapsamında bir çalıştay düzenledi. İzmir'in iş kadınları azimle ve Başkan Huriye Serter'in tükenmez enerjisiyle çalıştayda hareketli, etkili geçti. İzlediğim konuklardan en çok ORACLE Bulut çözümleri Avrupa-Ortadoğu-Afrika Başkan Yardımcısı Pınar Rua Aksu'nun konuşmasından etkilendim.

İzmir Karşıyakalı Aksu, kendisinin İzmir'de, asistanının Antalya'da yaşadığını sürekli konferans sistemiyle dünyanın dört yanında toplantı yaptıklarını anlattı. Başarısında babasının ona açtığı yolun etkisini aktardı. Türkiye’de cinsiyet eşitliği için kesinlikle en çok erkekleri ve erkek çocuklarını eğitmek gerek. Evet, İzmirli bir kadının uluslararası başarısından heyecan duydum ama teknolojinin hayatı nasıl ultra şekillendirmeye başladığı yaşayan örneğiyle görmek ayrıca etkileyiciydi. Dünya kesinlikle başka noktaya doğru gidiyor!