İzmir'de bilişim firmalarına iş yaptırdıktan sonra memnun kalan firma sahibi ve yöneticisi oranı neredeyse imkansızdır. Memnun kalma oranı yüzde 50-60 bile olmaz. Firma sahiplerinin, yöneticilerinin iş hayatında kesintisiz şikayetlerinden biri bilişim işleri ve çalışanlarıdır. Keza bilişim firmaları tarafında da işlerini keyifle yapan, koşa koşa müşteriye giden ya da ülke çapında bir yazılım geliştiren firma sayısı da İzmir'de pek azdır. İzmir'de işe başlamış çok sayıda bilişim çalışanını ve firmayı da bir süre sonra ya İstanbul’a ya başka ülkelere kaptırmışızdır.

Bu konuda katı bir şekilde suçu İzmir mantalitesinde bulduğumu ve bilişim çalışanlarının yanında yer aldığımı belirtmek isterim. Doğası gereği bilişim işi zaten yeterince sıkıntılı iken İzmirli firma sahiplerinin, yöneticilerinin bu bilişime ve çalışanlarına karşı aşırı hoyrat tavrının sorunu kronikleştirdiğini ilk elden gözlemlemeye devam ediyorum. Elbette çok iyi çalışan firmalar ve bu firmalar ile çalıştıkları için çok mutlu çalışanlar da var. Ama kabul edilmeli ki pek azınlıktalar. Peki İzmirli patronlar, yöneticiler nerede hata yapıyor? Neden bilişimde İzmir olarak İstanbul’un ve dünyanın çok çok gerisinde kaldık?

İlk neden İzmir firmalarının bilişim bütçelerinin, yapılması gereken işlere göre çok çok düşük kalması. İşyeri kurulum maliyet hesaplarında halen 1970’li bir kafa ile iş yerlerinin tabela veya dekor maliyetleri bile bilişime ayrılan bütçelerden çok daha fazla olabiliyor. Bir firma kurarken kimin aklına önce web sitesi yaptırmak, yazılım satın almak veya e-ticaret sitesi açmak geliyor ki? İzmir'de halen firma kuruluş maliyet hesaplarında bilişim masrafları ilk on içinde dahi yer alamıyorken bilişim sorunlarının çözülmesi neredeyse imkansız. Artı olarak İzmir alışkanlığı gereği bir işi sürekli daha ucuza hatta bedavaya yaptırmaya çalışmak da sorunları devasa boyuta taşıyor.

Sorunun ikinci büyük nedeni, iş yapma süreçlerinin tüm Türk firmalarında ama özellikle de İzmir firmalarında istatistikten, mantıktan ziyade duygusal kararlara dayalı olmasıdır. Bilişim, iş gereği sürekli ihtiyaç ve sorunların işidir. İstisnaları ayrı tutarak diyebilirim ki İzmirli patronlar sorun duymaktan ziyade hiçbir şey duymamayı tercih ediyorlar. En az sorun ile gelen çalışan her zaman daha iyi çalışandır. Bu firma içinde de adaletsiz bir ortam yaratıyor. Eğer İzmir’de bir firma içinde bilişim çalışanı iseniz bir patronun canını sorunlar ile sıktıysanız, yapılacak ne kadar doğru olsa da ya yapılmaz, ya da yapılırken o sorunu ileten çalışanında canı sıkılır.

Diğer büyük sıkıntı, bilişim işlerinde iş listelerinin belirsizliği ve sürekli artan değişiklik istekleridir. İzmir'de bir firmaya yazılım yaparken birden firma içinde bilgisayar tamiri yapmak zorunda kalmanız çok olasıdır. Son tahlilde her bir işte yapılan iş miktarı ile verilen ücret arasında da uçurum oluşmuştur.

İlave olarak firma içlerinde genellikle yüksek pozisyonlarda olan fakat bilişime olabildiğince uzak çalışan kesimin bu yetersizliklerinin saklamak gelecek iş yüklerinden kurtulmak için sürekli, iş akışını bilerek veya bilmeyerek manipüle etmesi de bilişim çalışanları açısından zehirli bir ortam yaratıyor. Yetersiz çalışanların yarattığı manipülasyonlar, firma sahiplerinin doğru karar almasını büyük ölçüde etkilediği için bilişim işlerinin sekteye uğramasının bir diğer nedenidir.

İzmirli firma sahiplerinin, yöneticilerinin tuhaf bir şekilde her yerden bilişimci fışkırıyor, biri giderse biri gelir gibi tutarsız ön yargıları da işi daha kötüleştiriyor. Biri giderse yerine biri gelmiyor. Fakat yöneticilerin, sorun hayati hale gelse de haksız olduklarını kabul etmeleri günler, haftalar veya ayları dahi bulabiliyor.

Bundan öte İzmir insanına özgü sürekli eleştirel tavır, bilişim dünyasına aşırı zarar veriyor. Kendimi ayrı da tutmuyorum ama bir özeleştiri yapmak durumundayız. İzmirli olarak çok eleştiriyoruz. Genel olarak yapılan her işe karşı doğal memnuniyetsizliğimiz bilişim işleri yapanları diğer tüm sektörlerden daha çok yıpratıyor. Bilişim işlerinde süreklilik şarttır. İlk etapta mükemmel bir çalışma çıkma şansı neredeyse yoktur. Ama bu noktada İzmir insanının hataya odaklı yıpratıcı bakış açısı, iyi olan noktaların geliştirilmesinin önünde büyük engel oluyor. Ne işi yapanın tadı, ne yaptıranın güveni kalıyor. Her şeyin sanallaştığı bir dünyada bilişim çalışanlarına çok daha fazla ihtiyaç olduğunu anlayarak onları daha el üstünde tutan bir anlayış geliştirmediğimiz takdirde İzmirli bilişimcileri diğer şehirlere hatta başka ülkelere kaçırmaya devam edeceğiz. Sağlıklı günler dilerim.