Türkiye’nin en aktif deprem kuşaklarından birinde yer alan İzmir, afetlere karşı direncini artırmak adına bilimsel verilerin ışığında tarihi bir dönüşüm sürecine girdi. İzmir Büyükşehir Belediyesi, sadece deprem anında veya sonrasında yapılacaklara odaklanan geleneksel kriz yönetimini bir kenara bırakarak, afetin yıkıcı etkilerini en aza indirmeyi hedefleyen "risk azaltma" stratejisini devreye soktu. Afet İşleri Dairesi Başkanlığı koordinesinde yürütülen ve akademi dünyasıyla el ele verilen bu süreç, 2025–2029 Stratejik Planı’nın omurgasını oluşturuyor. Hedef; sadece binaları değil, altyapısı, toplumsal bilinci ve doğayla uyumuyla "Çoklu Krizlere Dirençli Kent" modelini hayata geçirmek. Büyükşehir, bu vizyonla sadece İzmir’i korumayı değil, Türkiye’deki diğer metropollere de örnek olmayı amaçlıyor.
Yerin altı röntgen gibi taranıyor
Kentin zemin yapısını en ince ayrıntısına kadar anlamak, güvenli yapılaşmanın ilk kuralı olarak kabul ediliyor. Bu kapsamda İzmir’de mikrobölgeleme çalışmaları hız kesmeden devam ediyor. Özellikle zemin yapısı nedeniyle riskli görülen bölgelerde yürütülen jeolojik ve jeoteknik etütler, kentsel dönüşümün de pusulası olacak. Karşıyaka ilçesinde yaklaşık 2 bin hektarlık devasa bir alanda başlatılan sismik mikrobölgeleme çalışmalarında şu ana kadar 52 sondaj kuyusu açılarak yerin metrelerce altına inildi. Ayrıca 120 farklı noktada mikrogravite ölçümü yapılarak zeminin davranış modelleri analiz edildi. Sırada ise kentin en yoğun nüfuslu ve yapılaşmanın eski olduğu Konak ve Bayraklı ilçeleri var. Bu bölgelerdeki 4 bin 650 hektarlık alanda yapılacak yeni çalışmalar için teknik hazırlıkların son aşamaya geldiği belirtiliyor.
Fayların kalp atışları dinleniyor
İzmir’i tehdit eden tehlike sadece zeminle sınırlı değil; kenti çevreleyen diri faylar da yakın takibe alındı. İzmir Büyükşehir Belediyesi, bilim insanlarıyla birlikte aktif fay hatları üzerinde paleosismoloji çalışmaları yürütüyor. Bu çalışma, fayların geçmişteki davranışlarını inceleyerek gelecekte üretebilecekleri depremleri öngörmeyi amaçlıyor. Fay hatları üzerinde açılan hendekler sayesinde, bu kırıkların son 10 bin yıl içinde kaç kez deprem ürettiği, bu depremlerin ne sıklıkla tekrarlandığı ve maksimum hangi büyüklüğe ulaşabileceği hesaplanıyor. Toplam 25 adet aktif fay üzerinde planlanan 111 hendek kazısının 90’ı tamamlanmış durumda. Yüzde 80 oranında bitirilen bu çalışma, kentin deprem senaryolarının çok daha gerçekçi bir şekilde kurgulanmasını sağlayacak.
Binlerce yapının karnesi çıkarıldı
Zemin ve fay çalışmalarının yanı sıra, bu zemin üzerindeki yapıların durumu da hayati önem taşıyor. Büyükşehir Belediyesi, olası bir sarsıntıda en büyük riskin yapı stokundan kaynaklandığı gerçeğinden hareketle dev bir envanter çalışması yürütüyor. Yapı stoku envanteri projesi kapsamında, 30 Ekim depreminden en çok etkilenen Bayraklı ve Bornova ilçelerinde toplam 94 bin 733 yapının incelemesi tamamlandı. Uzman ekipler tarafından tek tek incelenen binalar arasından öncelikli müdahale gerektirenler belirlenerek ilgili ilçe belediyelerine bildirildi. Benzer bir çalışma şu an Karşıyaka’da sürüyor; 27 mahallede 16 bin 906 yapının saha incelemesi bitirildi. Hedef, kent merkezindeki 11 ilçenin tamamını tarayarak İzmir’in yapı güvenliği haritasını netleştirmek.
Denizden ve yamaçtan gelecek tehlikelere yakın takip
İzmir’in afet planı sadece deprem odaklı değil; tsunami, sel ve heyelan gibi riskler de masada. ODTÜ ve diğer üniversitelerle iş birliği içinde yürütülen "İzmir Depremsellik ve Tsunami Araştırması", kentin kıyıları için hayati veriler sundu. Yaklaşık 30 bin farklı senaryonun simüle edildiği projede, 600 kilometrelik sahil şeridi için tsunami risk haritaları oluşturuldu. Bu çalışmaların bir meyvesi olarak Seferihisar ilçesi, UNESCO destekli proje kapsamında "tsunamiye hazır kent" sertifikası almaya hazırlanıyor. Ayrıca kentin 30 ilçesini kapsayan heyelan envanteri çalışmasıyla, riskli yamaçlar ve kayma potansiyeli olan alanlar Coğrafi Bilgi Sistemi’ne (CBS) işlendi. Bu veriler, yeni imar planlarında ve mühendislik projelerinde kritik bir altlık görevi görecek.
Master plan yolda toplanma alanları yenileniyor
Tüm bu bilimsel veriler, İzmir’in anayasası niteliğindeki Yeni Deprem Master Planı ile taçlandırılacak. 2026 yılında tamamlanması hedeflenen plan; jeolojik yapıdan hukuki süreçlere, eğitimden finansmana kadar 8 ana başlıkta kentin yol haritasını çizecek. Öte yandan, olası bir afet anında vatandaşların sığınacağı alanlar da unutulmadı. AFAD koordinasyonunda belirlenen 71 barınma alanı ve 2 bin 425 toplanma alanının altyapısı güçlendiriliyor. Bu alanların sadece boş birer arazi olması değil; elektrik, su, tuvalet ve lojistik imkanlara sahip, erişilebilir güvenli bölgeler olması için çalışmalar sürüyor. İzmir, bilimsel aklın rehberliğinde sadece bugünü değil, geleceğini de güvence altına alıyor.