Rojda DOLGUN/ Muğla’nın Milas ilçesine bağlı İkizköy’de, zeytinlikler ve ormanlık alanlar üzerindeki maden faaliyetlerine karşı verilen direnişe bir destek de İzmir Barosu’ndan geldi. Baro Başkanı Av. Sefa Yılmaz, Yönetim Kurulu Üyesi Av. Nesil Kör ve çok sayıda avukat, Akbelen Ormanı’na giderek köylülerle buluştu. Ziyarette yalnızca İzmir Barosu değil; Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Av. Kemal Aytaç, Muğla Barosu Başkanı Av. Levent Akgün ve Aydın Barosu Başkanı Av. Utku Devrim Barış Arslan da hazır bulundu.
Ziyarette söz alan baro başkanları ve temsilcileri, yürütülen maden çalışmalarının hukuka aykırı olduğunu dile getirdi. “Toprağıma, zeytinime dokunma” çağrısını yineleyen hukukçular, doğayı ve yaşam alanlarını savunan köylülerin yanında olduklarını açıkladı. Ortak mesajda, yalnızca bugünün değil, gelecek nesillerin de yaşam hakkı için bu mücadelenin sürdürüleceği belirtildi. Avukatlar, suyun ve doğal kaynakların korunması için süreci yakından takip edeceklerini duyurdu.
İzmir Barosu’ndan net mesaj: Takipçisi olacağız
İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz, yaptığı konuşmada “40 bin zeytinin katledildiği bu alanda, üstelik kömür de bulamadıklarını görüyoruz. Maden Yasası, aslında bir talan yasasına dönüşmüştür. İktidar bu yasayı, ülkenin toprağını ve suyunu sermayeye açmanın aracı haline getirmiştir” dedi. Yılmaz, halkı ve tüm yurttaşları bu direnişe destek vermeye davet ederek, “Yaşam alanlarımızı korumak için herkesin katkısı şarttır” ifadelerini kullandı.
İzmir Barosu, yapılan açıklamada Akbelen’de verilen yaşam mücadelesinin yanında olmaya devam edeceğini ve hukuksal süreçlerin her aşamasını izleyeceğini duyurdu. Baro temsilcileri, bu dayanışmanın yalnızca sembolik değil, hukuki zeminde de sürdürüleceğini vurguladı. İzmir Barosu, ülkenin dört bir yanında doğa ve yaşam alanlarına yönelik tehditlere karşı sesini yükseltmeye devam edeceğini açıkladı.
Direnişin simgesi haline gelen Akbelen
Son yıllarda Türkiye’de çevre hareketlerinin sembol alanlarından biri haline gelen Akbelen Ormanı, yalnızca bölge halkının değil, çevrecilerin ve hukukçuların da ortak mücadele sahası oldu. Köylüler, aylardır süren direnişlerinde doğayı savunurken, barolar ve sivil toplum örgütleri de hukuki destek sağlayarak sürece dahil oluyor. Akbelen’deki mücadele, yalnızca bir ormanın değil; tarımın, suyun ve sağlıklı yaşamın korunması için yürütülen bir direniş olarak görülüyor.