İzmarit kumsalları

Okullar açıldı. Yaz tatili için çoğu insanın favori sezonu geride kaldı. Daha birkaç hafta öncesine kadar dolup taşan Ege ve Akdeniz sahillerinde geriye, bölgenin sakinleri ve deniz severler kaldı.

Abone Ol

Bilen bilir, eğer amaç denizin keyfini çıkartmaksa bunun için en güzel zaman Eylül ayıdır. Plajlarda kalabalık olmaz, ortam huzurludur, yazın yakıcı sıcağından eser kalmamıştır, rüzgar artık hafiften üşütse bile deniz suyu ılıktır.
İzmir’de yaşayıp da, Eylül’de bir kez olsun denize girmemek olmaz. Ben de Eylül ayının başından beri, fırsatını bulup, Yeni Foça, Gümüldür ve son olarak Çeşme’de denize girme şansını buldum. Deniz güzeldi güzel olmasına ama ya kumsallar?
Yaz boyu sigaralarını içip içip kuma gömenler yüzünden maalesef yüzümü nereye çevirsem izmarite rastladım. Kumların üstü ve içi izmaritle dolu. Çok üzücü bir manzara bu.

*
Sahillerimiz, plajlarımız doğal hazinemizdir. Sahip çıkıp, bilinçli vatandaşlar olarak koruyacağına kumsallara kül tablası muamelesi yapanlara öfkem büyük.
Güzel kardeşim, bak ne güzel doğa bize eşsiz sahiller, kumsallar, denizler vermiş. Sen de gelmişsin, keyfini çıkarıyorsun. Neden pisletiyorsun? Neden sigaranı bitirince izmaritini çöpe veya yanında getirebileceğin bir poşete koyup giderken çöpe atmıyorsun.
Çok mu zor ya? Çok mu zor pisliğini, artığını doğaya veya sokağa atmak yerine çöpe atmak. Kendini medeni bir insan olarak göreninin asla yapmayacağı bir hareket bu!

*

Toplumumuzda maalesef yaygın bir hastalık var: Çöpü çöpe atmamak!
Bu kadar basit bir kuralı yerine getirmemenin geçerli bir nedeni yok. Bu konuyu salt eğitime de bağlamıyorum ben. Çöpü çöpe atmayı bilmek, öğrenmek, benimsemek için üniversite mezunu olmaya gerek yok. Kaldı ki üniversite mezunu olup da izmaritini, plastik su şişesini, elindeki çöpü sokağa, doğaya veya arabasından yola atan çok insan var.
Genelleme yapmaktan hiç hoşlanmam ama şu çok net: Çöpü çöpe atmayan insan en başta pistir. Kendi evinde, ofisinde temiz veya düzenli biri olması bu gerçeği değiştirmez. Gerçekten temizliğe önem veren insan için bulunduğu yerin önemi yoktur. İçerde nasılsa, dışarda da öyledir. Evinde nasılsa, plajda, parkta, sokakta da bunu yansıtır.
Çöpü çöpe atmayan insan çevre bilincinden yoksundur. Doğayı umursamaz. Kumsallar, orman, parklar, bahçeler veya sokaklar kirlenecek diye düşünmez.
Hatta ve hatta kendi ülkesinde her gün sokağa çöp atıp, karşı komşusu Yunanistan’a gidince “ay ne güzel sokaklar, plajlar pırıl pırıl” diye güzelleme yapan da çok insan vardır.
Bizim bu kafayı değiştirmemiz lazım. Biraz bilinçlenmemiz, biraz çevremizi umursamamız lazım. Yoksa pislik içinde yaşamaya devam.

*

Not: Ben bu yazıyı yazarken İzmir’in nüfusu yoğun ilçelerinde çöpten tepecikler oluşmaya devam ediyor. Çöpü çöpe atalım derken, çöpe atılan çöplerin toplanamaması gibi bir sorunla karşı karşıyayız. Çöplerin zamanında ve etkin şekilde toplanması çevre ve toplum sağlığı açısından bir zorunluluktur. Bu yazının konusu olmamakla birlikte; İzmir’de en kısa zamanda çöp krizinin sona ermesini bekliyoruz. Bu krizi çözmede yetkisi ve etkisi olanlara duyurulur.

İzmirli hayvan severler 4 Ekim’de siyahlara bürünecek

4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü’nde, tüm dünyada bu gezegeni birlikte paylaştığımız hayvanların haklarına dikkat çekiliyor, onların korunmalarının önemine vurgu yapılıyor ve hayvanların varlığı kutlanıyor.
Ülkemizde ise her yıl giderek artan hayvan hakkı ihlalleri nedeniyle hayvan severler 4 Ekim’i kutlamak yerine; bu tarihi, seslerini duyurmak ve farkındalık yaratmak için bir fırsat olarak görüyor.
İzmirli hayvan severler de sosyal medyadan örgütlenerek 4 Ekim’de özel bir eylem gerçekleştirecek.
Sosyal medya platformlarından paylaşılan metinde şu ifadelere yer verildi:
“İSYANDAYIZ! Aç bırakılarak, hapsedilerek, boğularak, bıçaklanarak, diri diri gömülerek, vurularak, damarlarına çamaşır suyu enjekte edilerek katledilen köpekler için siyah kıyafetlerimizle yürüyoruz!”
İzmir Yaşam Hakkı Savunucuları ve İzmir Vegan Platformu tarafından duyurulan ve birçok hayvan hakları oluşumunun da paylaşarak ve katılım yapacağını belirterek destek verdiği yürüyüş 4 Ekim saat 19.00'da Alsancak Gar önünden start alacak.

Almanya karıncayı bile incitmedi!

Yaygın Türk deyimlerinden biri olan “Karıncayı bile incitmemek” deyimi, Almanya’nın Berlin şehrinde, adeta gerçek oldu. The Berliner’de yer alan habere göre kentte yapılması planlanan 2500 konutluk dev proje inşaat alanında nadir bir tür kırmızı orman karıncasının yuvası bulununca durduruldu. Doğa Koruma Yasaları kapsamında karıncaların taşınması için uygun dönemin geçtiği belirlenerek inşaatın devamına izin çıkmadı. Proje karıncalar için en güvenli yöntem bulununcaya dek askıya alındı.
Avrupa’nın birçok bölgesinde bulunan ve ekosistem için son derece önemli olan kırmızı orman karıncaları toprağın havalanması, zararlı böceklerle mücadele gibi görevleri yerine getirerek doğanın dengesine katkı koyuyor. Tam da bu yüzden Avrupa’da koruma altında bulunuyorlar.
Haberin Türkçe olarak sosyal medyada paylaşılmasıyla kullanıcılar farklı yorumlarda bulundu. Sosyal medya kullanıcıları ülkemizde sokak hayvanları yasasıyla öldürülen köpekleri, maden yasasıyla toprağından sökülen bereketli zeytin ağaçlarını, yakılıp yerine otel projeleri yapılan ormanları örnek göstererek Almanya’daki doğa duyarlılığının ülkemizde olmamasını eleştirdi.

KULAĞIMIZA KÜPE OLSUN

“Dünyada görmek istediğin değişimin kendisi ol.”

- Mahatma Gandhi