İnsan sınıflandırmasını oldum olası sevmem. Kişileri, dinine, ırkına, siyasi görüşüne, bakış açısına, hayattaki seçimlerine, düşüncelerine veya savunduklarına göre sınıflandıran biri olmadım hiç. Herkes gibi benim de kendi doğrularım vardır elbet ama başkasının doğrularına da saygım sonsuzdur.

Aslında hayatta savaşmamız gereken iki sınıflandırma var. İyiler ve kötüler. Başka da sorgulanacak bir şey olduğunu düşünmüyorum. İyiliğin yanına eğitimi eklersen öne geçiyorsun, erdemliği de eklersen daha da öne, adaleti de eklersen daha da öne. Böyle uzayıp gidiyor bu liste…

Ailemizden hep öğüt alırız: Başarılı ol, çok çalış, iyi meslek sahibi ol, iyi paralar kazan, hayatını kurtar…

Oysa alınabilecek tek özel öğüt var. İyi insan ol.

Zaten geri kalan hepsi bununla birlikte sana gelecek emin ol.

Her şeyin özüne baktığında her şeyin iyilikten sonra geldiğini göreceksin.

Mesela eğitim en güzel şey ama alabilene güzel. Ne eğitimli insanlar görüyoruz, duyuyoruz, okuyoruz.

Yüksek lisans yapmış, doktorasını tamamlamış, profesörlüğe adımını atmış ama bakıyorsun ne üslup biliyor, ne de insanlara saygı duyuyor. İki kelime edeceksin bilmişlikle lafı ağzına tıkıyor. Eğitim alsan 5 üniversite bitirsen ne olur? İyi bir yüreğe sahip değilsen daha saygıyı bile öğrenemediysen bu dünyada ne yapsan zaten boş arkadaşım çok uğraşma. Eğitim anlayışı gerçekten bu olmamalı. Bilgisiyle etrafına öyle bir ışık yaymalı ki herkesi aydınlatmalı.

Sonra başka birine rastlıyorsun. Hayatı boyunca bir gün bile okul yüzü görmemiş, okuma yazması yok. İşi, gücü yok. Kimsesi yok. Ama kocaman bir yüreği var görüyorsun. Sokaktaki insana, kediye, köpeğe, kuşa davranışına bakıyorsun gözlerine inanamıyorsun. Sevgi dolu, saygı dolu yüreğiyle gerçekten insanlık dersi veriyor herkese.

E şimdi nerede kaldı eğitim? Biri profesör, biri okuma yazma bile bilmiyor. Kimsenin aldığı, eğitime, yaptığı işe aldanmayın. İyi insan olabilmenin eğitimi ne yazık ki verilmiyor.

Muhammed Ali’nin çok güzel bir sözü vardı.

“Bana iyi davranan ama garsona kaba olan birine güvenmiyorum. Çünkü o pozisyonda olsaydım bana da kötü davranırdı.”

İşte olay tam olarak da bu. “İyilik” makama, mevkiye, kişiye göre değil gerçekten yürekten gelen bir eylem olabildiğinde bu dünya yaşanabilir olacak. İyilik daha da çoğaldıkça insanlık gerçekten her şeyi mümkün kıldıracak.

Diliyorum ki hepimiz iyi bir insan olarak bu dünyaya veda edelim.

Geride bıraktıklarımıza “Ah ne iyi insandı” dedirtebilelim.

**

Ülkeyi kurtaracağını zannettiğimiz 5 şey: Şahıslar, seçimler, ideolojiler, ırklar, inançlar.

Ülkeyi gerçekten kurtaracak 5 şey: İyilik, saygı, adalet, erdemlik ve bunların yanında eğitim.