“Değerli İsveç halkı, değerli vatandaşlarım,
Her şey ne güzel gidiyordu, ta ki o lanet virüs ortaya çıkana kadar. Devlet hastanelerini kapatmış, şehir hastanelerini kurmuş, müşterilerini (!) ayarlamış, patronlara müşteri garantisi vermiş, anlaşmazlıklarda İngiliz mahkemelerini yetkilendirmiş, gül gibi idare edip gidiyorduk.
Ama olmadı. Uzatabildigimiz kadar uzattık. Yine de bu hain virüs geldi bizi buldu.
Önce ölümleri sakladık. Adı batasıca Dünya Sağlık Örgütü pandemi ilan edene kadar vakaları da gizledik. Ama binlerce İsveçli bu dönemde Kudüs'e hacca gidince iş çığırından çıktı.
Kralımız Karl Gustav, 'Halkımız dut pekmezi yesin, virüs bulaşmaz' dedi. İtiraz ettim. Kolonya, dezenfektan önerdim. Anında etil alkol karaborsaya düştü iyi mi?
Biz koskoca İsveçiz. İtibarımızı herkes bilsin. 'Kıskananlar çatlasın' dedik, Çin'e maske sattık.
Aksilikler peşimi bırakmadı, kriz çıktı. Maske bulamadık. 'Parayla satalım' dedim. Kral Gustav 'Olmaz, parasız dağıtacağız' dedi. Piyasada maske kalmadı, maskesiz kaldık.
Sağlıkçılardan bir kurul oluşturduk. Adam televizyona çıkıp önce 'Maske takmaya gerek yok' dedi. Ertesi gün çıkıp 'Mutlaka maske takılmalı' buyurdu.
Maskeleri posta idaresi dağıtsın dedik olmadı, eczaneler dağıtsın istedik yine olmadı. İş yerlerinden alınsın dedik, beceremediler. Nihayet 'bedava olmasın bir liraya satılsın'da karar kıldık.
Kralımız Karl Gustav çok kızdı. Ucuz konut kredisi verdi. Uçak biletlerini ucuzlattı. O da çare olmadı, virüs azdıkça azdı. O dönemde Eğitim Bakanı da tuhaf şeyler yaptı; Okulları bir gün açtı, ertesi gün kapattı.
'Fırsat bu fırsat, yardım toplayalım' dedik. Banka hesap numaraları verdik. O da işe yaramadı.
Aksilikler peşimi bırakmadı. Test kitleri bitti. Çin'den yeni kitler gelene kadar test yapamadık.
Ne yapalım? 'Süreci iyi yönettik algısı yaratalım' dedik. Ölüm sayılarını gizlemek için Kovid yazmadık, bulaşıcı hastalık yazdık. Vaka sayısı yerine hasta sayısı verdik. Bu sefer de medya durmadı. Kontrolümüz dışındaki iki buçuk gazete, 3 buçuk televizyon bas bas bağırdı. Vaka sayısı bir günde 3 binden 30 bine çıktı.
Ne güzel her şey kontrolümüz altında gidiyordu. Yalan söylemenin en iyi yolu araya küçük doğrular sıkıştırarak, karşınızdakileri yalan söylemekle suçlamaktır. Az daha Nobel'e aday gösteriliyordum. O derece yani...
Sevgili İsveç halkı, aşı konusunu hiç sormayın. 11 Aralık'ta başlıyoruz dedik olmadı. 25 Aralık'a attık. Yine olmadı. 50 milyon doz dedik, zorla 9 milyon doz geldi. Neye yetecek? Kime yetecek? Bilmiyorum. Bir de çıkmışlar anlaşma nerede? Kaç paraya anlaştınız? gibi saçma-sapan sorular soruyorlar. Gidin Kral Gustav'a sorun. Her şeyi o biliyor.
Değerli İsveçliler, bütün bunlar parasızlık mı? Beceriksizlik mi? Bilmiyorum. Beceriksizlik dediğinizi duyar gibiyim. Takdir sizin. Ben daha fazla dayanamayacağım. Bu koşullar altında Sağlık Bakanlığı görevimden istifa ediyorum. Kralımız Karl Gustav buna istifa mı, görevden af mı kabul eder bilemem. Açıklama bir hafta sonra yapıldığında hep birlikte görürüz.”

İsveç Sağlık Bakanı Gabriel Wikstrom

***


Değerli okurlar bu olaylar gerçekten İsveç'te geçseydi sonuç elbette böyle bir istifayla sonuçlanırdı. Ancak ne var ki 35 yaşındaki İsveç Sağlık Bakanı aslanlar gibi görevinin başında.
İyi ki bizim ülkede bu tür olaylarla karşılaşmıyoruz!