“İşçiyi koruma borcunun” gereklerinden biri olan işverenin eşit işlem yapma borcu, işverenle işçiler arasında çalışma barışının ve huzurlu bir ortamda çalışılmasının sağlanması açısından önemlidir. Bu da aynı durumdaki işçiler arasında farklılık yaratmamak olarak özetlenebilir. Aslında işyerinde çalışan işçilere eşit davranma ve çalışma koşullarının eşit bir şekilde uygulanması, çağdaş iş hukukunun kabul ettiği hakkaniyet esasına dayandırılan bir borçtur. Bu yüzden İş Yasası'nın 5'inci maddesinde aynı ya da eşit değerde bir iş için cinsiyet nedeniyle daha düşük ücret kararlaştırılamayacağı hüküm altına alınmıştır. Aynı maddede işçiye cinsiyeti nedeniyle özel koruyucu hükümlerin uygulanması, kendisine daha düşük bir ücretin verilmesini haklı kılmayacağı belirtilmiştir. Bu ayrım yasağı yalnız ücret ödemede değil, işverenle iş sözleşmesinin yapılmasından sona ermesine kadar her aşama ve durumda geçerli olacaktır. Nitekim aynı maddenin 3'üncü fıkrasında “İşveren, biyolojik veya işin niteliğine ilişkin sebepler zorunlu kılmadıkça, bir işçiye, iş sözleşmesinin yapılmasında, şartlarının oluşturulmasında, uygulanmasında ve sona ermesinde, cinsiyet veya gebelik nedeniyle doğrudan veya dolaylı farklı işlem yapamaz” düzenlemesine yer verilmiştir.
Yine İş Yasası ayrım yasağı ile ilgili olarak “İş ilişkisinde dil, ırk, renk, cinsiyet, engellilik, siyasal düşünce, felsefî inanç, din ve mezhep ve benzeri sebeplere dayalı ayrım yapılamaz.” ilkesini benimseyerek belirtilen sebeplere dayalı ayrımın işçilerle yapılan iş sözleşmesinde değil, iş ilişkisinde de yapılamayacağını belirtmiştir. Bu nedenle hem iş ilişkisinde hem de iş ilişkisinin sona ermesinde eşit davranma ilkesine aykırı davranan işverene karşı işçi dört aya kadar ücreti tutarındaki uygun bir tazminattan başka ayrıca yoksun bırakıldığı haklarını da talep edebilir. Burada ayrım yapıldığının kanıt yükü işçiye aittir. Ancak, “işçi bir ihlalin varlığı ihtimalini güçlü bir biçimde gösteren bir durumu ortaya koyduğunda, işveren böyle bir ihlalin mevcut olmadığını ispat etmekle yükümlü olur.”
Öte yandan ülkemizde ayrımcılık sendikaya üye olma, sendikal faaliyetlere katılma konusunda da yapılmakta olup, bu konuda işverence işçiye sendikaya üye olması ya da sendikal faaliyete katılması nedeniyle farklı işlem yapılması halinde bunun yaptırımı 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Yasası’nın 25'inci maddesinde bir yıllık ücret tutarından az olmamak üzere sendikal tazminat olarak düzenlenmiştir.
Kendisine yukarıda sayılan hallerden biri nedeniyle eşit davranılmadığı, farklı işleme tabi tutulduğu, bu nedenle ya da sendikaya üye olup faaliyetlerine katıldığı için işten çıkarıldığını iddia eden işçinin iş mahkemesinde 4 aylık ücreti tutarında eşit davranmama tazminatı ile ayrımcılık nedeniyle yoksun bırakıldığı (örneğin yapılmayan ücret zammı, ödenmeyen ikramiye gibi) diğer haklarına ya da bir yıllık ücreti tutarında sendikal tazminat davası açması gerekmektedir.