Dokuz Eylül gazetesindeki yazılarım birinci senesini doldururken... İzmir’i, güzel ama bir o kadar bakımsız, dillere destan ileri demokrasisi dünya demokrasi liginde Uganda’nın altında seyreden ülkemizin en üst fitbol liginde, beşinci sezondur üst üste temsil etmeyi başaran Göztepe, haftayı Başakşehir önünde 0-1 geriden 2-1 yapmayı başararak üç puanla kapattı. 

Maç öncesinde Göztepe açısından önemli bir değişiklik takımın, 18 sene sonra Süperlig’e çıkılan 1998-99 sezonunun ardından başa geçen Jarabinsky’nin yaklaşık 22 yıl sonrasında sahaya yabancı teknik direktör ile çıkmasıydı. İlk 11 Lourency dışında Ünal Karaman Hocanın onbiriyle aynıydı. Anlaşılan şu ki ilk 11 kim gelirse gelsin aynı oluyormuş… Takım maça taraftar ile birlikte önde baskılı başladı ama Ünal Hoca dönemindeki gibi üçüncü bölgedeki son paslarda Soner dahil yeterince verimli olamayınca sonuç alamadılar... 6. dakikada golü yiyince de maç, Aykut Kocaman takımına karşı doğal olarak sıkıntıya girdi. İlk devre gol sonrası takımın tamamı rakip karşısında zorlanırken maç 0-3’e gitmediyse, sevgili dostum Doğan Gazioğlu’na selam gönderen İrfan Can Eğribayat sayesindeydi. Devrenin sonuna doğru girilen bir kaç pozisyonda da takım, Ndiaye ve Adis Jahovic ile etkisiz kaldı. Maçın ikinci devresinde bir kaç önemli şey oldu. Taraftar maçı gerçekten istediğine tekrar karar verdi. Maçın ilk 6ı dakikasındaki ve stadın açılış maçı Beşiktaş karşılaşmasına benzer şekilde oyuna ıslık destek ıslık destek çok yoğun müdahil olmaya başladılar. Konyaspor’a gidinceye kadar Göztepe’de aldığı insiyatifi, bu gelişinde çok nadiren alan taraftarın gönlünün sultanı Adis Jahovic (ki ilk devre son dakikada kendine yakışmayan bir vuruş yaptı) oyundan çıktı, Tijanic oyuna girdi ve ileri uca Ndiaye geçti... Oyuna hızlı başladılar ama yine ileri uçta son paslarda zorlanırlarken 70’de Lourency asistinde Ndiaye, 83’de Ndiaye asistinde Tijanic iki gole katkıda bulunarak... Bjk maçı sonrası ilk seyircili resmi maç galibiyetine, sezonun ve Nestor El-Maestro’nun ilk üç puanına imza attılar. Bütün bunlar olurken ikinci gol sonrasında gol yenmediyse, Göztepe’nin kaleci performansı olmazsa kazanmasının çok zor olduğunu vurgulayarak, İrfan Can’ın ciddi katkısı oldu. Paluli-Kerim Berkan Emir-Burekovic değişiklikleri zorunluluktan idi. Buna karşı Hocanın Adis Jahovic-Tijanic, yorulan Lourency-Baku, Soner-Atakan değişiklikleri taraftar tarafından beğenildi ki bu Göztepe’nin Hoca istikrarı yakalayabilmesi açısından çok kritik. Göztepe’nin çocuğu Halil Akbunar ile Kerim Alıcı uyumu ümit vericiydi. Lourency takımın olası yeteneklerine, Tijanic pas hızı ayarına alıştıkça daha da verimli olacaklar gibi.

Bir not hakem adına... Tugay Kaan Numanoğlu’nun maç sonucuna etki eden hatası olmadı.

Sakatlanan Murat Paluli ve Berkan Emir’i oyundan çıkarken ıslıklayanlar ve alkışlayanlar ayrı bakış açılarını temsil ediyorlardı. Bir kez daha vurgulayayım... Murat Paluli enerjisini daha verimli kullanıp asiste ya da kritik pasa çevirmekte daha da evrilmeyi başarırsa (zor ama imkansız değil) Milli Takımlık olur. Umarım sakatlığı ciddi değildir. Ndiaye’ye gelecek olursak maçtaki en kritik iki adamdan biriydi İrfan Can Eğribayat ile birlikte...Attığı gol güzeldi asisti ise daha güzeldi. Göztepelilere 24 saat huzur çok olsa gerek... Maçın son düdüğünün ardından bir gün bile olmadan kendine gelen eleştirilere veryansın ederek taraftarı eleştiri bombasına tuttu. Ergun Hiçyılmaz’ın çok eski bir yazısına attığı bir başlık vardır “Yerden yere yerden göğe” diye... ”İlk amacı düşmemek olan takımların camiaları için netice bazlı olmamak neredeyse imkansızdır.” doğrusunu kabul ederek... Ne yazık ki fitbola eleştirel bakış açısı nadiren bu dört kelimenin dışına çıkar coğrafyamızdaki yoğun “sonuç bazlı” bakış açısında. Maçta 40 metreden gelen pası tutmakta başarılı olamadığında nasıl eleştirildiyse (eleştirenlerin o topu büyük sahada o topu ondan daha iyi alma konusunda daha tecrübeli olma olasılıkları konusunda şüphelerim olsa da) gollerden sonra da alkışlandı. Şu ana kadar Göztepe tribününde Ndiaye aleyhinde toplu tezahürat duymadım. Münferit negatif tepki ise Ndiaye’nin yaşadığı o takımda miktar olarak belki de en düşük olandır. Bunlara karşı öyle veya böyle online ya da başka şekilde münferit tacizden sıkıntılıysa bu konuda adli yardıma başvurması (bu diğer oyuncular için de geçerli) camianın tamamını töhmet altında bıraktırtmaması açısından çok daha faydalı olabilir.

Velhasıl kelam... Göztepe için üç puan çok kritikti. Taraftarın ve takımın Başiktaş maçı kadar istediği her maç rakip kim olursa olsun, Göztepe’nin favori olduğu gerçeği bir kez daha doğrulandı. O veya bu yüzden dikkat dağınıklığı ise negatif sonuçlara gebe bıraktırıyor Göztepe sistemini. Önümüzde Altay maçı var... İlk iki hafta iyi bir başlangıç yapan Altay ardını son iki haftada getiremedi. Hem Göztepe’de takımın maçın ciddiyetini kavrayarak maçı istemesini dileyerek... Hem Göztepe hem Altay camiaları adına isteğim... Enerjilerini birbirleri üzerinde birbirlerini adeta yok etmek için değil Dörtlü Oligarşi üzerinde harcamaları. Umarım hakem konuşmayacağımız, iki camianın birbiri yüzünden ceza almayacağı bir maç olur.