''Bir kahraman takım ve de Yahya Çavuş'tular.
Tam üç alayla burada gönülden vuruştular.
Düşman Tümen sanırdı bu şaheser erleri,
Allah'ı arzu ettiler, akşama kavuştular.''
105 yıl oldu bu şaheser erleri toprağa vereli.
Çanakkale Destanı'nın yazılmaya başladığı 18 Mart 1915'te ilk şehitlerimizi Dardanos Bataryası'nda veriyorduk.
Bataryanın olduğu yerde dikilen anıtta şu satırlar yer almakta; ''22 düşman harp gemisinin zorladığı Çanakkale Boğazı, Türk azmi karşısında geçilemedi.

O gün 18 Mart 1915, Türk zaferi üstün başarısını bu topçu bataryasıyla göstermiştir.

Burada o gün yurdu için savaşırken şehitlik mertebesine yükselen Batarya Komutanı Üsteğmen Hasan ile Teğmen Mevsuf ve dört eri yatmaktadır.''
Resmi olmayan kayıtlara göre 250 bin, Genelkurmay kayıtlarına göre ise 57 bin şehit...
Ne demiş şair;
''Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker !''
İşte yalnızca bu topraklar için toprağa düşen askerlerle 'Şehitler Tepesini'ni zamanında böyle doldurmuş bu millet!
Unutulmamalı; Çanakkale Savaşı yalnızca bir kahramanlık destanı değil,vatanları için gözünü kırpmadan ölüme koşanların, ülkeleri için kanlarını akıtanların, canlarını verenlerin, kefensiz yatanların öyküsüdür.
Ve elbette büyük kahraman, Ulu Önder Mustafa Kemal'in yıldızının parladığı savaştır Çanakkale Savaşları...
Yarbay rütbesiyle başladığı savaşı General rütbesiyle tamamlamış, dönemin padişahı V.Mehmet Reşat tarafından madalya ile ödüllendirilmiştir.
Şimdi bazıları Mustafa Kemal'i Çanakkale Savaşları'nda yok saymaya, O'nun dehasını saklamaya çalışıyorlar.
Bu en basit tarih bilgisinden yoksun sözde tarihçiler, yalnızca deniz savaşlarını öne sürüp, savaşın sonucunu belirleyen, en kanlı çarpışmaların meydana geldiği kara savaşlarını gözden uzak tutma çabasındalar.
Din adamı kisvesindeki bir meczup, bir medya maymunu, savaşı meleklerin kazandığı zırvasını ortaya atıyor.

Buna göre Çanakkale'de savaşan bir Anzak askeri, yakın tarihte ülkemize gelerek, Çanakkale'de savaşan bir gazi ile karşılaştırılıyor.

Anzak askeri güya (Hayır bizim cephede savaştığımız askerler bunlar değildi, onların boyları minare boyunda uzundu) diyor.
İlave ediyor medya maymunu; ''Melek Ordularını Müslümanlar görmez.

Kafirler görür!''
Sahte din adamları bunları söyler de Diyanet durur mu?

Tam 5 yıldır Çanakkale Savaşları'nın yıldönümünde Cuma Hutbelerinde Atatürk'ten söz edilmiyor. Bu yıl ne yapacaklar merak ediyorum.
Akılları sıra unutturacaklarını sanıyorlar.
Onlar öyle sansınlar.

Bakın dönemin İngiliz Denizcilik Bakanı Winston Churchill ne demiş savaş sonrası; ''Şu anda yenilgiyi bütün damarlarımda hissetmekteyim.

Çok üzgünüm!

Oldukça mutluydum, umutluydum.

Daha düne kadar Çanakkale bizimdir! Diyordum.

Çünkü bu savaşı kazanmak için askeri, parayı cephaneyi, her şeyi hesaplamıştım.

Hepsinde çok üstündük.

Mutlaka yenecektik.

Yalnız bir şeyi hesaba katmamışız.

Mustafa Kemal'i !...''
Kanlarıyla suladıkları bu topraklarda kefensiz yatan şehitlerimizi rahmetle anıyor, yüce anıları önünde minnet ve saygıyla eğiliyorum...