İzmir öyle kurak bir sonbahar geçirdi ki, hepimizin gözü kulağı yağacak yağmurlardaydı… Sonunda kentimiz yağış almaya başladı da derin bir nefes aldık.

Tabii bu yağışlar, onca ayın kuraklığını giderecek seviyede değil ama en azından susuz bir kış ve ilkbahar geçirme riskimiz azaldı diyebiliriz.

Geçtiğimiz gün hafif yağmur atıştırırken dışardaydım.

Severim böyle zamanları… Havanın kokusu güzelleşir, sanki renkler daha bir canlıdır, sokaklar gözüme daha temiz gelir.

İşlerimi halledip eve doğru yürürken keyfim yerindeydi… Ta ki yine bildik manzarayı görene kadar!

Ben aslında sokakta “bilinçli hayvan besleme” konusunu daha önce defalarca yazdım. Ama yanlış besleme örneklerini her gördüğümde dayanamayıp kağıda kaleme (daha doğrusu klavyeye) sarılıyorum.

Elimde değil.

***

Yolumun üzerinde en az 3 farklı noktada karşılaştığım manzarayı size şöyle tarif edeyim:

Sokak başlarında, kaldırım üzerinde yağmurdan ıslanmış, rengi tuhaflaşmış, deyim yerindeyse cılkı çıkmış kuru mamalar yığın halinde duruyor.

Kuru mama, sokak hayvanlarını beslemek için aslında en ideal ve temiz yöntem. Bu konuda hemfikiriz. Ama maalesef yaz haricindeki aylarda kuru mamaların sokakta yerleştirildiği noktalara çok dikkat etmemiz lazım.

Adı üstünde kuru mama bu, ıslandığında ne kokusu, ne tadı, ne de besin değeri kalır. Böyle olunca da hiçbir hayvan gelip o berbat haldeki şişmiş, ıslak kuru mamaları yemez.

Onlar yemediği gibi, günlerce o mamaları kaldırıp bir zahmet atan da çıkmaz.

Hayvanlar için iyi bir şey yapmak isteyen herkesin başımın üzerinde yeri var. Ama düşünmeden besleme yapıldığında sonuç kimsenin yararına olmuyor.

Hem hayvanseverlerin mamaya verdikleri paraya yazık oluyor hem kedi ve köpeklerin karnı doymuyor hem de sokaklarda istenmeyen, kötü, hijyenden uzak görüntüler oluşuyor. Azıcık dikkat lütfen!

***

Çeşme’den üzen kış manzaraları

Yazlık yerlerde kış mevsimi sokak hayvanları için en zor, en ölümcül zamandır. Nüfusun azaldığı, işletmelerin kapandığı kış aylarında, hayvanların hayatta kalmaları, belediyelerin ve az sayıdaki gönüllülerin çabasına kalıyor maalesef. Bu yıl bir de pandeminin getirdiği olumsuz koşulları eklediğimizde işlerin eskisinden de kötü hale geldiğini söyleyebiliriz.

Çeşme’de de kışın sokak hayvanları adeta yaşam mücadelesi veriyor. Paşalimanı, Çeşme’nin en pahalı villalarının bulunduğu, en nezih bölgelerinden bir tanesi… Yaz mevsiminin renkli, cıvıl cıvıl ve popüler adreslerinden biri olan Paşalimanı’nın kış manzaraları ise insanı neredeyse dehşete sürüklüyor.

Facebook’ta HAYTAP İzmir Temsilcisi Esin Önder’in paylaşımına denk geldim… Fotoğraflar ayrı üzücü, video apayrı bir hikaye…

Önce size videoyu anlatayım. Bir yanda trilyonluk, bakımlı mı bakımlı villalar, diğer yanda açlıktan bir deri bir kemik kalmış sokak hayvanları. Hayvanlar öyle ürkek; kovalanmaya, kış kışlanmaya ve kimbilir başka daha ne tür kötü muamele görmeye öyle alışmışlar ki, önlerine konulan yemeye çok istemelerine rağmen yaklaşmaya korkuyorlar. İzlerken insanın içi cız ediyor.

Sonuçta o evlerin bahçelerindeki masa-sandalyenin parasıyla birden çok köpeğin, kedinin karnını haftalarca doyurmak mümkün.

Ha şimdi diyeceksiniz ki, “Eh kış zamanı, kimseler yoktur oralarda”. Doğru tabii, yaz nüfusu kadar kalabalık değil ama hala evlerde yaşayanlar var; evine uğramasa da bakımı ile uğraşsın diye adam tutanlar da var. Yani, “sahipsiz hayvanlar kışın ne yer ne içer” diye düşünülse ve gerçekten istenilse bu hayvanlar böyle kötü durumlara düşmezdi, diye düşünüyorum.

Gönüllüler ve belediye el ele

Neyse ki, sayıları az olmasına rağmen Çeşme’de belediye ekipleri ile birlikte gönüllü mesai yapan hayvanseverler var da, bölge bölge dolaşıp canlara yardımcı olmaya çalışılıyor.

Çeşme’den son durumla ilgili sevgili Esin Önder’in aktardıkları şöyle:

“Ekim sonunda Çeşme Paşalimanı’nda çok sayıda yardıma muhtaç köpek gördüğünü söyleyen hayvansever Özge Susur ile bölgeyi gezmiş; iyi ve kötü insanları, çok aç canları ve çok uyuzlu köpekleri tespit etmiştik. Devamlı şiddet gördükleri için ürkek olan bu köpeklerin kısırlaştırma ve bakım için yakalanamadıklarını da görmüştük. Aklımız onlardaydı.

Sonunda Çeşme Belediyesi ekipleri ve Özge Susur ile buluşup yardıma muhtaç hayvanların olduğu bölgeleri ziyaret ettik. Karşımıza daha önce görüp yakalayamadığımız uyuzu kötü durumda olan can da çıktı. Yakalama için çok koşturduktan sonra almayı başardık.

Hemen orada bir başka uyuzlu köpek daha yatıyordu. Onu da aldık. Sonra bir evin kapısının önünde iyi bir insanın baktığı 7-8 can olduğunu fark ettik. Uyuz tespit ettiğimiz birini daha aldık.

Hasta ve kısırlaştırılması gereken canları toplamak için çalışmalarımız sürecek. Trilyonluk villaların olduğu yerlerde bizler gibi çaba gösteren hiç kimse yok mu? Durum çok ama çok üzücü.”

***

Kent Ormanı’nda işbirliği canların sorunlarını çözecek

Birkaç hafta önce sizlere Kent Ormanı’nda köpeklerin kayıt altına alınma çalışmalarının başladığından bahsetmiştim.

Burası, sahipsiz hayvan nüfusunun yoğun olduğu bir bölge. Kent Ormanı’nın yapılan kısırlaştırmalara rağmen hayvan nüfusu yıllardır artmaya devam ediyor. Bu durumun temel nedeni, “nasıl olsa bakan var mantığı” ile köpeklerin belli bölgelerden buraya taşınması.

Yıllardır devam eden bu durumun önüne geçmek için İzmir Valiliği Hayvan Koruma İl Kurulu kararı ile bölgede mevcut tüm sokak hayvanları çiplenerek kayıt altına alınmaya başlandı. Yine karar kapsamında, kayıt işlemi bittikten sonra bölgeye bırakılan hayvanlar bakımevine götürülecek.

Bazı hayvanseverler kayıt sonrası tespit edilen hayvanların barınağa alınmasına karşı çıksa da, sürekli artan nüfusun kontrol altına alınabilmesi için başka çare yok gibi görünüyor.

Bakımevi kararı buraya hayvan bırakılmasına karşı caydırıcı olması için alındı. İnşallah insanlar da artık kendi vicdanlarını rahatlatmak için buraya köpek bırakmaktan vazgeçerler.

Çalışmalarla ilgili aldığım bilgiye göre şu ana kadar 30 civarında köpek kayıt altına alınarak Kent Ormanı’na geri bırakılmış. Kayıt işlemleri kapsamında henüz kısırlaştırılmamış canların kısırlaştırmaları da yapılıyor. Bu da nüfusun sabit tutulmasına çok yardımcı olacak.

Yaklaşık 100 civarında hayvanın yaşadığı düşünülen bölgede çalışmalar devam edecek.

HAYTAP İzmir temsilcisi Esin Önder de çalışmalarla ilgili şunları söylüyor: “Kayıt çalışmaları sürüyor. İBB ekipleri bizzat Kent Ormanı’na gelerek kontrolleri yapıp, çip takıyor. Burada canlarla ilgilenen gönüllüler Orhan Sesigür ve Hasan Özgöçmez de ekiplere yardım ediyor. Gönüllüler ve belediye işbirliği sürecek. Veteriner İşleri Müdürümüz Hande Özyoğurtçu Gültekin bizler gibi can dostudur. Bunun bilinmesini rica ediyor; besleme yapan kişilere de mama desteği verilmesi çağrısını yapıyorum.”

***

Haftanın Karesi

Tayvan’da nesli tükendiği sanılan “Bulut benekli leopar” (clouded leopard) ailesinin dünya tatlısı bir üyesi, fotokapan sayesinde böyle bir pozuyla dünyayı selamlamış. Bizden de ona selam olsun…

***

Kimi takip etsek?

Bu hafta size Instagram’ın en meşhur hesaplarından “Dogsofinstagram” adresini tanıtmak istiyorum. Eğer sosyal medyayı kullanıyorsanız ve köpekleri seviyorsanız büyük ihtimalle zaten bu hesabı duymuşsunuzdur. Hesabın tam 4.8 milyon takipçisi var. En sevimli, komik, güzel köpek videolarına ve fotoğraflarına buradan ulaşabilirsiniz.

***

Sosyal Medyadan İnciler

Twitter’da rastladığım ve çok hoşuma giden bir haberi bu hafta bu köşeden paylaşmak istedim.

Twitter kullanıcısı @SCMcrocodile bir arkadaşının dükkanının tavanını camla kaplatarak kedileri için özel bir yer yaptığını yazmış.

Kediler cam bölmeyi o kadar sevmişler ki, günün büyük bir bölümünü orada dükkanın içini gözleyerek geçiriyorlar. Sosyal medyanın onlara verdiği isimle; “Tavan Kedileri” müşterilerin de beğenisini kazanmış. Hatta bazı müşteriler kedilerle bakışmaktan alışveriş yapmayı unutuyormuş.