Müzik Dergisi HEY’in “Yılın Ümit Veren Erkek Şarkıcısı” seçilmişti. İlk sahneye de İzmir Fuarı’nda Göl Gazinosu’nda çıkmıştı. 1974 olabilir yıl. Gönül Yazar’ın assolist olduğu, Ateş Böcekleri, Müjde Ar, Nazan Şoray, kantocu Nurhan Damcıoğlu’ lu kadroydu hatırlayabildiğim. Sunucu da Halit Kıvanç’tı. Bembeyaz takımları içinde mavi papyonuyla elinde gitarı ile bugün de ezbere bildiğimiz bestelerini söylüyordu; naif, yumuşak, pürüzsüz ses tonuyla. Yine hatırladığım o yıllardan; 'Boşver Arkadaş', Tarık Akan, Selma Güneri ve Reha Yurdakul’un rol aldığı filmdi.

O yıllarda İlhan İrem fırtınası yaşıyordu Türkiye. Bursalı gencin hem çalıp hem söylediği besteleri dillerde marştı. 45’lik plakları satış rekorları kırıyordu. Filmin müziklerini, İlhan İrem besteleri oluşturuyordu. 'Haydi Sil Gözlerini/Boşver Arkadaş', 'Yazık Oldu Yarınlara'…

Tarık Akan’ın, Necla Nazır ve Gülşen Bubikoğlu ile başrolünü paylaştığı filmlerde de İlhan İrem şarkıları, film müziğiydi yine. Tek kanallı TRT Televizyonu’nun siyah-beyaz ekranında Cuma-Cumartesi akşamları eğlence programlarında hep konuktu İlhan İrem.

xxxx

7’den 70’e hepimizin tanıdığı, sevdiği, mutlaka bir-iki şarkısını ezbere bildiğimiz büyük bir sanatçıydı. Hayatını ve hayallerini basının önünde yaşamayan “kendi cennetimdeyim” diyen mütevazılığı; yaşam tarzıydı ...

Romantikti…Söz yazarlığı, besteciliği ve yorumculuğu ile ve duruşuyla, müzik dünyasında yeri bambaşkaydı. Güzel izler bırakandı özgün besteleriyle...

Röportajlarındandır şu cümlesi; “Ruhunuzla üretirseniz ruhlarını yitirmemişler sizi anlarlar, ruhlarının taa derinlerinde hissederler.”Yani; "O, daima ruhuyla üretendi."

Dolayısıyla; “ruhlara iyi gelen, şifa veren, mutlu eden ve düşündüren ve dahi bir yanı vardı.”

xxxx

Türkiye’ye aşıktı, Atatürk sevdalısıydı, ülke sorunlarına son derece duyarlıydı;

İçinde utanmak kelimesi olmayan yeni bir lisan yarattılar.

Oysa biz denizlerin deniz, yağmurların yağmur, aşkların aşk, insanların insan olduğu masumiyet çağından geliyoruz…”

Cumhuriyet ile hevesleri kursaklarında kalan şeriat sevdalıları ve yarım kalmış medeniyet sanrısıyla, batmış bir imparatorluğu yeniden canlandırma hayalcileri karşı devrim peşinde.

Dindar ve kindar nesillerin nasıl bir cehennem yarattığını görüyoruz.

(…) Dünyaya geldiğim topraklar için kaygılanmak, haksızlıklara itiraz etmek, ülkeme borcumdur. Umutlar hep yaşayacak… Her şeyin bir sonu varsa, Türkiye geçmişi ve geleceği hatırlayıp mutlaka karanlıklardan çıkacak. Işık ve sevgiyle…"

xxxx

Din tüccarlığını benimsemiş tarikatlara cemaatlere yol verilirken yandaşlarca övgüler düzülürken bakın ne yapmış İlhan İrem?;

1999’da Yeni İleri Gazetesi’nde “Sevgili Fetuş” diye bir yazı kaleme aldı.

ABD’deki Fethullah Gülen’e sesleniyordu;

Sana inanarak banknotlarla uzlaşıp hoşgörü yoluna serilenleri böyle öksüz bırakmaya hakkın var mı?”

Yazısını şu tümceyle sonlamıştı; “Gel de içten pazarlıklı hayallerinin hiçbir zaman gerçekleşmeyeceğini gör!” Cemaat o zaman güçlüydü ya, yüklü tazminata mahkum edildi İlhan İrem. Sonrasında kara listeye alındı, konserleri peş peşe iptal edildi.

Seneye dikkat çekelim; 1999. O, gerçeği görmüştü; aldanmamıştı!..

xxxx

Bengi Başer Hocam paylaşmış;

Karabulutlar üstümüze çökse de, bir anda paramparça dağılacaklar.

Bulutlar geldikleri gibi giderler, oysa güneş hep vardır” diyen, gençliğimizin önemli bir bölümüne damgasını vurmuş İlhan İrem de terk etti bizleri..."

Evet, "sazlıklardan havalanarak"...

Şafak Türküsü”nün şairi Nevzat Çelik de ne güzel yazmış ardından;

Sömürgenler kazık çakarken bu hayata, sevgili İlhan İrem’in aramızdan ayrılmasına kimin gönlü razı olabilir ki?

Yazık Oldu Yarınlara’ demeyeceğim…

Çünkü o hep aramızda olacak bugün ve güzel yarınlarda…”

O inci dizeli şarkıların bizimle...

Hep yüreğimizde kalacaksın:

"Her sevincin her kederin

En ölümsüz sevgilerin

Sonsuz denen göklerin

Herşeyin bir sonu varsa…"

Sürgün gibi masallarda yaşadı” İlhan İrem…

O, müziğiyle ve omurgalı tavrıyla bambaşkaydı.

Işık ve sevgiyle İlhan İrem.