EMEĞİN SESİ

İşçiler haciz kıskacında: “Çöp dağlarının sorumlusu biz değiliz”

Buca Belediyesi’nde aylardır süren maaş krizi yeniden büyüdü. DİSK Genel-İş, imzalanan taahhütnameye rağmen ödemelerin yapılmadığını belirterek sabah saatlerinden itibaren çok sayıda birimde iş bırakma eylemi başlatıldığını duyurdu. Özellikle çöp toplama ve bazı belediye hizmetlerinde büyük aksamalar bekleniyor. Genel İş İzmir 6 No'lu Şube Başkanı Değer Yıldız, işçilerin yaşadığı ekonomik zorluklara dikkat çekerek çöp dağlarının sorumlusunun işçiler olmadığını vurguladı.

Abone Ol

Rojda DOLGUN/ Buca Belediyesi’nde aylardır devam eden ödeme sorunları, imzalanan protokol ve verilen sözlere rağmen çözülemedi. Belediye yönetiminin sendika ile Eylül ayında yaptığı anlaşmanın gereklerini yerine getirmediğini açıklayan DİSK Genel-İş, hem Ekim ayı maaşlarının hem de geriye dönük TİS farklarının hâlâ yatırılmadığını duyurdu.

Sabah saatlerinde belediyenin çok sayıda biriminde çalışanlar, mesailerine kart basarak başladı ancak dakikalar sonra iş bırakma eylemine geçti. İlçenin en kritik hizmetlerinden olan çöp toplama faaliyetlerinde büyük aksaklıklar yaşanması bekleniyor.

“Söz verildi, protokol imzalandı ama ödenmedi”

Eylem sonrası konuşan sendika temsilcisi Değer Yıldız, sürecin nasıl tıkandığını ayrıntılarıyla anlattı. Yıldız, daha önceki eylemler sonucunda işçilerin iki aylık maaşlarının ve bazı alacakların ödendiğini, ardından belediye ile bir taahhütname imzalandığını hatırlattı.
Bu taahhütnameye göre, işçilere Ekim ayı maaşları ve geriye dönük haklarının üçte ikisinin 30 Kasım’a kadar ödenmesi gerekiyordu. Ancak Yıldız, belediyenin bu yükümlülüğünü yerine getirmediğini aktardı.

Belediyedeki tüm birimler etkilenebilir

Eylemin ilçe yaşamını doğrudan etkileyebileceğini belirten Yıldız, işçilerin haksız eylem yapmadığını vurguladı. Oluşacak olumsuzlukların adresinin işçiler olmadığının altı çizilen açıklamanın tamamı şu şekilde:
“Bu eylemin sonucunda iki aylık maaşımızı ve alacaklarımızın bir kısmını almış. Arkasından bir taahhütname imzalanmış ve bu taahhütnameye göre de biz eylemimizi sonlandırıp ondan sonraki süreçte taahhütnamenin günü geldiğinde alacaklarımızın bize ödenmesi için gerekli imzayı atmıştık. İki ay düzenli bir şekilde akşamlar olsa da ödemelerimizin belli bir kısmını aldıktan sonra ekim ayı yani kasım ayında almamız gereken ekim ayı maaşımız ve üçte ikilik geri dönüp alacağımızın ödenmesi 30 Kasım'da ödenmesi gerekiyordu.
Ödenmedi. Beş günlük süresi vardı. Beş Aralık’ kadar bekledik. O da ödenmedi. Bu sebeple de protokolde attığımız imzaya duyduğumuz saygı çerçevesinde verdiğimiz sözden dolayı bugün tekrar işyerimizde iş bırakma eylemini başlatmış oluyoruz. Başta Buca halkı şunu herkesin bilmesi lazım:
Bu şehirde oluşan çöp dağların sebebi biz değiliz. Öyle sosyal medyadan orada burada bize yazıp çizenler ya da bilmeden konuşanlar şunu iyi bilmeli ki, biz haksız bir eylem gerçekleştirmiyoruz.

İŞÇİNİN ALACAĞINI ÖDEMEMEK MODA OLDU

En son Sayın Belediye Başkanı'nın verdiği söze istinaden eylemi bitirmiştik. Maalesef biz sözümüzü tutarken Sayın Belediye Başkanı gene sözünü tutmayarak bizi yarı yolda bırakmış durumda. Yarın bu şehirde çöpler de birikecek. Anaokulları da kapanacak. Yemekhane de kapanacak. Diğer bütün birimler topyekun mutlaka kapanacak.

O günden itibaren Buca halkı gerekli hizmeti görmediğinde bunun sorumlusu ne sendikadır ne de burada çalışan üyelerimizdir. Sorumlusu bir fiil belediye başkanıdır. O yüzden de hesap soracaklarsa hesabı onlardan soracaklar.
Böyle bu şehirde her seferinde her uğursuzlukta her bir sıkıntıda işçinin maaşını kesmek, işçinin alacağını ödememek, işçi halkını atmak artık moda haline geldi. Kimse kusura bakmasın. Biz alın teri dikiyoruz.

İŞÇİLER HACİZLİK

Kimseden babasının cebindeki para istemiyoruz. Kimseden dilenmiyoruz. Kimseden hak etmediğimiz tek bir kuruş ücreti talep etmiyoruz.
Biz bir ay boyunca çalışıp kırk beş bin lira, elli bin lira falan da maaş alıp o maaşın da yaklaşık otuz bin lirasını ev kirasına verip geri kalan yirmi bin lirasıyla geçinmeye çalışan insanlarız. Şu anda Buca’da iki bine yakın işçi kardeşimiz maalesef yüzde doksan dokuzu tefeciyle eline düşmüş durumda. Yüzde doksan dokuzu hacizlik, yüzde doksan dokuzu ev sahibiyle sorun yaşıyor. Evine gidemiyor. Çocuğunuz yüzüne bakamıyor. Ama günün sonunda ne hikmetse bu ülkede iktidar neyse muhalefet de aynı şeyi yapıyor.

İşçiler susacak, onların hakkı ödenmeyecek, onlar tasarrufa tabi tutulacak, onlar bekleyecek, onlar işvereni her zaman idare edecek. Bizim artık kimseyi idare edecek ne bir durumumuz var, ne ruh halimiz var. Üç beş gün sonra, bir ay sonra bu meydanda bu belediyenin önünde insanlar kendine benzin döküp yaktığında kimse bize dönüp ne olduğunu sormasın.

BİR AVUÇ İNSAN TÜM İŞİ YAPIYOR

Bu belediyede çalışan insanlar ayın otuz günü çalışıp ay sonunda maaşını alamıyorsa kimse kusura bakmayacak. Hala bu şehirde diyorlar ki, işçi fazla. Diyorlar ki, bütçeyi zorluyor.Peki kardeşim, iktidara geldiğiniz günden beri bu belediyenin koltuklarına oturduğunuz günden beri kaç tane işçi işi aldınız? Herkes açıklasın. Hangi belediye, hangi belediye başkanı kaç tane işçi işe almış? O işçileri ne işe almış? Madem bütçeniz yoktu, madem para yoktu, madem belediye zor durumdaydı, madem borçlarınız vardı, siz bu kadar işçiyi işe niye aldınız? Bu insanları niye kandırdınız? Bu insanları niye burada açlığa yokluğa mahkum ettiniz? O yüzden derli kardeşlerim, hani işçi çalışmıyor diyorlar ya, vallahi kusura bakmasınlar, kusura bakmasınlar, ahbap ilişkileri, eş, dost, eş, dost, çavuş ilişkileriyle bu işçilerin de işçi işi alanlar o işçiyi çalıştırmaktan rüzgarım. Bir avuç insana bu şehrin bütün işini yapıyorlar.

Ama geri kalan işçilerin bir kısmı da kendileri istediyse çalışmıyorlar. Çalışamıyorlar. O yüzden işçiler işveren takıp da halka işçilerin çalışmadığını ve sayısının fazla olduğunu söylemesin. O yüzden buradan tek çağrımız Buca halkına. Buca halkı şunu bilmeli. Bizim artık dayanacak gücümüz yok. Yani bizi takip ediyorlar. Şu anda iki bin tane işçi varsa, bu işçilerin ev sahibi var. O ev sahiplerine sesleniyorum. İşçinin halini görüyorsunuz. İşçi maaşını alamadığında sana da maaş ödemiyor. O yüzden Siz de bugünden itibaren işçinin yanında olacaksınız.

Bakın su faturasını ödemediği için suyu kesilenler var. Şimdi çalıştığımız belediye hem maaşımızı ödemeyecek, hem de bize kestiği su faturasını ödemediğimiz için aynı zamanda da bizim suyumuzu kesecek. Var mı böyle bir adalet? Var mı böyle bir düzen? Var mı böyle bir hakkaniyet? Lafa gelince hak hukuk adalet diyenleri şimdi gerçekten mazlumlar burada gerçekten adalete ihtiyacı olanlar burada.

Sendikalarını tehdit etmeyin. İşçiyi tehdit etmeyin. Çünkü sosyal medyada biz rakam rakam anlatırız, diyorlar. Önce işe aldıkları işçilerin hesabını versinler. Sahip çıkamadıkları, yönetemedikleri belediyelerin hesabını versinler.”