İnsan-lık sevdamızdır! Richard Bach’ın da dediği gibi; “fiziksel bir tanım değil ruhsal bir amaçtır insanlık. Bize verilmiş bir şey değildir. Onu kazanmamız gerekir!” Küfürün, kinin, nefretin, öfkenin yeri yoktur yaşamımızda. O kinin, nefretin “insan yüreğine yük olduğunu” çok iyi bilenlerdeniz. Yüreği kendisine benzeyen insandan vazgeçemez insan!

***

Sevgi… Dostluk… Sonsuzluğa dek uzar gider… Sevgi olmazsa mutlu olamayız, mutlu olamamak da ölmek değil de nedir? Mutlu olmak varken, ölmek niyedir? Mutlu olmak için sevmek, yaşama sarılmak gerekir. O sevgi, o hayat, o sevda var ya… Bana; “Sevginin sesi var kulaklarımda/ Kulaklarım kulaklarım/ Kulaklarım nerede/ Sevdanın gözü var gözlerimde/ Gözlerim gözlerim/ Gözlerim nerede/ Kaf Dağı’nın ardı mutluluk/ Mutluluk mutluluk/ Mutluluk nerede”yi yazdırır!..

***

Sevmek… Cömertçe… Yürek isteyen şiiri, sanatı, sporu... Kırçiçiçeğini, karanfili, nilüferi, algülü… Ardıçkuşunu, serçeyi, kelebeği, atları… Siyah-Beyaz’ı, Kırmızı-Lacivert’i, Sarı-Kırmızı’yı, Yeşil-Kırmızı’yı, Sarı-Lacivert’i… Cahit Sıtkı’nın “Gündüze alışan renkler/
Her gece perişan renkler’’ini sevmektir!

“Hiçbir zaman, hiçbir insanın unutamayacağı bir güzellik vardır. O da bir insanın bir insandan

gördüğü yürekten sevgidir, sevdadır insanın” diyen Yaşar Kemal’in elbet bir bildiği vardır.

***

Çok sevdalar yaşayan ben… Çok kahırlar yaşayan ben… Sevgi… Hayat… Sevda… Şiir…

Usuma gelince çıkar balkonuma; Ataol Behramoğlu dizelerini okurum, gırtlağım patlarcasına;

“Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle
Çünkü acılar da, sevinçler gibi, olgunlaştırır insanı
Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına
Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı

Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara,

göğe, bütün evrene karışırcasına
Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata

sunulmuş bir armağandır
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana.”

Ne kadar sevinç varsa yaşamda, sevdiklerinizin sevenlerinizin olsun!