Bugünlerde yaşamakla, daha fazla hayatta kalmakla ilgili derdimiz büyüdü... Çalışmak zorunda olmayanlarımız hem kendisi hem de çevresindekiler için evlere çekildi. Dünyamızı küçültüp odalarımıza sığdırdık. Ama bazen sığınmak da yeterli olmuyor... Her şeyle bağını kopartmak istiyor insan, özellikle Ceylan gibi 9 yaşında bir yavrunun babası tarafından dövülerek öldürülmesi gibi haberleri duydukça.

Haberde şöyle deniyor: “Bir yıl önce eşi Rukiye Aslan'ı bıçakladığı için cezaevine giren ve tahliyesinin ardından 3 çocuğunu alarak yaşadığı eve götüren Müslüm Aslan, büyük kızı Ceylan'ı döverek öldürdü.”

İngiliz yazar George Orwell, "Önemli olan yaşamak değildir, başarmak hiç değildir. Önemli olan insan kalmayı bilmektir" der.

***

“Yüzyıllık Yalnızlık” kitabında Gabriel Garcia Marquez, tam elli üç yıl, yedi ay, on bir gün, bir kadını, hiç bir zaman umudunu yitirmeden bekleyen bir adamı anlatır. Adam 84 yaşında sevdiği kadına kavuşur ve yarım kalan aşkları kaldığı yerden devam eder. Marquez, “Yüzyıllık Yalnızlık” kitabında bu ilginç hikayeyi tüm ayrıntılarıyla o kadar gerçek ve büyükannesinden öğrendiği gibi o kadar sıradan bir olaymış gibi anlatır ki kitabın okurlarının bir bölümü daha kitabın yarısına gelmeden sıkılır, aktarılanlar içinde kaybolur ve kitabı tamamlayamadan bir kenara koyar.

Gerçek olanı yansıtmak, anlatıcı için bir bıçak sırtıdır. Varolanı ortaya koymak cesaret ister. Bu cesareti son olarak İspanyol fotoğrafçı José Díaz'ın tek başına çektiği “100 Günlük Yalnız” adlı belgeselde bir kez daha hayranlıkla gördüm. José Díaz, ıssız bir dağda yalnız başına geçirdiği 100 gün boyunca hem doğayla bağ kuruyor hem de çevresindeki güzellikleri belgeliyor. Biz de onun yalnızlığını hissedip, ailesini ne kadar özlediğine ve inişli çıkışlı ruh haline tanık oluyoruz.

Díaz, bir dron ve beş kamerayla abisi Tino öldükten sonra, abisiyle sık sık gittiği dağlarda sorularına cevap arar. Bu kez amacı abisinin ölümünden sonra hayata farklı bir açıdan bakmak ve hayata anlam katmaktır. Belgeselin başında Diaz, “Soğuk, sessizlik ve yalnızlık bir gün altından kıymetli olacaktır” der. İzleyenler de 1 saat 33 dakika boyunca geyiklerin kaçışları, sisin vadileri doldurması, karacanın piyano çalıyormuşçasına adım atması, dört mevsimin geçişiyle "soğuk, sessizlik ve yalnızlığına" şahit olur. Yalnızlık gün geçtikçe büyür ama Diaz'ı hedefinden caydırmaz.

Hayatları boyunca yalnızlıkla sınanlar için elbette büyük bir başarı değil Diaz'ın yaşadıkları ama insan olma çabası, duygu ve düşüncelerini tartması takdir edilmeye değer. Ve tabi bu arada 100 gün boyunca çektiği harika görüntüleri de unutmamak gerekiyor. Evlerinizde yalnızsanız, bu yalnızlığın karşılığını bulmak sizin elinizde.

Ben kardeşimle toplamda 18 gün süren Karia ve Likya yürüyüşlerinden iki yazı dizi ve tonla ders çıkarmıştım kendime. Kim bilir Diaz belgeselinden aylar sonra bugün hangi duygular içinde?

***

Ve son olarak bir tavsiye var... Pelin Esmer'in yönettiği “İşe Yarar Bir Şey” adlı bir film... Biri şair ve avukat diğeri oyuncu olmak isteyen bir hemşire, uzun bir tren yolculuğunda tanışır. İnsanın kendi kaderini belirlemesi konusunda büyük bir dersle yüzleşirler. Pelin Esmer, acı ve hayal kırıklıkları dışında ortak noktası olmayan kahramanlarıyla beraber, izleyenlerle şiirsel bir yolculuğa çıkıyor. Başarılı oyunculuklar ve etkileyici görüntülerle taçlanan bu incelikli anlatı, yaşamın zorluklarıyla başa çıkmak konusunda değerli ipuçları barındırıyor.

Ne diyordu George Orwell, "Önemli olan yaşamak değildir, başarmak hiç değildir. Önemli olan insan kalmayı bilmektir."