Daha dün gibi değil mi? Salgın haberlerini televizyonlarımızdan, akşam haberlerinin içerisinde, bir dakikalık dahi olmayan görüntülü anlatımlarla izliyorduk. İzlerken de, aklımızın köşesinden dahi geçmiyordu, bu hastalığın bir gün bizi de maskeli süvarilere döndürebileceği... Ve hatta hasta edebileceği… Sadece beş, altı ay kadar önce öğrendik dünyanın diğer ucundaki bu gelişmeleri… Günler geçtikçe, akşam haberlerine konu olan bu gelişmeler; gelişme olmaktan çıkıp, önce burnumuzun dibine, sonra da içimize kadar girdi. Salgındı bunun adı…

Ne var ki, salgının da en ateşli zamanını geride bıraktık gibi. Evlere konserve gibi tıkılmaya zorlandığımız zamanlarda, inanıyorum ki, sizlerde de olduğu gibi, benim de en fazla yaptıklarımdan oldu okumalar… Ya da okuma süremizi artırdık. Belki de, salgının kazandırdığı tek şeydi insanoğluna… Oku ve kendine gel!

İşte o dönemlerde, -malumunuz tüm sportif faaliyetlere de son verilmiş zaten, Yılmaz Vural Hocamızın kitabı elime geçti; “İnadım İnat”.

Yılmaz Hoca ile Göztepe’yi çalıştırdığı kısa dönemde, 1. ligde şampiyonluk yaşayarak Süper Lige çıktıkları sezon, üç, beş kez aynı havayı teneffüs etme ve sohbet etme şansını yakalamıştım. Hem Bornova Aziz Kocaoğlu Stadında, hem de Urla’da, Adnan Süvari Tesislerinde… Yılmaz Hoca, Göztepe’nin Süper Lig özlemini o sezonki 12 maçlık periyotta dindirmiş, ancak yeni sezon için kendisi ile anlaşılamamıştı ya da Yılmaz Hoca anlaşmamıştı. Bu konunun esasını kitapta bulurum belki diye de merak etmemiş değildim. Ancak okuyunca gördüm ki, Yılmaz Hoca, 2015–2016 sezonunun sonuna kadar anlatmıştı hayatını ve hayatındaki bazı özel kesitleri… Göztepe hikayesi yoktu yani.

Kitabı iki ayrı bölümde değerlendirmeli diye düşünüyorum; birinci bölümde, Yılmaz Hoca, Adapazarı’ndaki baba evinden bir başlıyor anlatmaya… Mahalle aralarındaki maçlarından tutun da, ailesini, çocukluğunu, okul yıllarını ve o yılların kendisine kattıklarından ve eksilttiklerinden dem vuruyor. Bu arada bu bölümü anlatırken hiç sıkmıyor sizi… Mutlaka yaşamının bir kesitinden bir şeyler yakalıyorsunuz siz de… Sonra, sporcu olmak ve spor eğitimi almak hususlarında yaşadıkları da enteresan! Özellikle de, kendi şansını kovaladığı ya da resmen kendisine şans yarattığı zamanlar… Hele bir de yurtdışına çıkış macerası var ki; sormayın!

Kitabının ikinci bölümünde ise kronolojik bir anlatım var. Malatyaspor’a yardımcı hoca oluşu ile anlatmaya başladığı bu bölüm, Malatyaspor takımını sırtlanışı ile 2015–2016 sezonunun sonuna kadar takım, takım hocanın hayatını içeriyor. Futbolcu, futbolcu… Yönetici, yönetici ve olay, olay anlatmış Yılmaz Hoca…

Çok fazla tüyo vermeyeyim ama okuduktan sonra, neden Yılmaz Hoca’nın uzun soluklu takım çalıştırmadığını ya da çalışmasına müsaade edilmediğini anlıyorsunuz. Açıkçası, 2016 yılından sonrayı yazmamış olsa bile, Göztepe’ye neden devam etmediğini konusunda farklı anlamlar çıkarabiliyorsunuz.

Salgın yasakları yavaştan kalkmaya başlamış olsa da, zorla evde tutulmuyor olsak da, kitap okuma süremizin azalmasına müsaade etmeyelim; Yılmaz Vural’ın kitabı “İnadım İnat” ise spor camiası için okunası eserlerden biri kanımca… Bu yazımın dipnotunu da, Yılmaz Vural’ın kitabından vereceğim. İyi okumalar…

Dipnot; “Futbol sadece bir oyun değil, sosyal bir olaydır. Bu oyunla kitleleri yönlendirebilir ve onları eğitebilirsiniz.” Yılmaz Vural.