İnsan yaşamının sürdürülmesi ve gelişmesinde "İLK"ler önemli bir etken olmuştur.
Ateş'in bulunması, tekerleğin keşfi, korunma içgüdüsü ile mağara ve evlere sığınılması,
yazının keşfi, avcılık, dışardan gelecek saldırılara karşı balta ve kargılarla silahlanma,
yetmezliğe karşı EMPERYAL duygularla göç ve savaşlara yönelmeyi bunlar arasında
saymak mümkün.
Tarih boyunca bu böyle devam etmiş, etmektedir.

Matbaanın, yeni kıtaların keşfi, kolonyel yaklaşımı gündeme getirmiş, sömürgecilik anlayışının insan hayatının içinde yerleşmesine neden olmuştur.

1789 Fransız devrimi ile başlayan sosyal yapının değişimi, sanayileşme sürecinde işçi sınıfı oluşmuş, sınıfsal katmanlar arasındaki çıkar çatışmalarını ortaya çıkarmıştır.

Uluslarda bu çatışmalara EMPERYAL emellerini gerçekleştirebilmek için 1. Dünya savaşını çıkartmış, bu beraberinde 1917 İşçi devrimini getirerek komünizmi alternatif bir siyasal yapı oluşmasına yol açmıştır.

Hasan Tahsin'in attığı ilk kurşun, Cumhuriyet'in kuruluşuna yol açan gelişmelerde önemli bir faktör olmuştur.

Amerika'nın uluslararası platforma çıkmasına neden olan 2.dünya savaşı sonrası oluşan iki kutuplu
dünyada,aya ayak basılması yeni bir dünya yapısının oluşmasının ilk adımı olmuştur.
Tüm bu gelişmeleri yönlendiren en önemli faktörlerinden biriminde "din" unsuru
olduğu unutulmamalıdır.
Bugün içinde bulunduğumuz dünya yapısı içersinde Suriye-Irak'tan, Hong Gonk ve Şili'ye
Venezüella'dan Kuzey Afrika'ya, Avrupa daki "saldırgan" siyasi bir sağ anlayışın yükselişi
yeni bir "İLK"i yaşayacağımızın göstergesi olarak algılanmalıdır.

Bu da sosyal alanda yeni bir yapılanmayı da beraberinde getirecektir.