Demokrasi kalitesi olarak uluslararası kıstaslara göre Gambiya, Benin, Zambiya, Uganda, Fas, Tanzanya, Ermenistan, Madagaskar, Fiji, Malawi, Tayland, Arnavutluk, Karadağ, Sırbistan, Moğolistan, Gana, Yunanistan hepsinin altında olan bağrı yanık ülkemizde… En üst fitbol liginde sekizinci haftayı devirirken… İzmir’i beşinci sezon üst üste ligde temsil etmeyi başaran Göztepe sıralamada beş puanla düşme hattında…

Giresun maçı ölüm kalım maçı olmasa da çok kritikti. Yönetim “Bir de böyle deneyelim…” dedi taraftarı dinledi ve 3. ve 4. kategori biletler için 50 TL-25 TL bilet fiyatı yaptı. Tribünler tam dolmasa da ülkedeki en kalabalık üçüncü tribün oluştu. Buna karşı takım ara ara parlasa da (parladığında bulduklarını atamasa da), genelde vasat bir oyunla kazandığı penaltıyı atamazken Berkan Emir ve İrfan Can Eğribayat ile verdiği çok çok gereksiz penaltıyı yedi sonra da çıkaramadı.

Tribünün takıma desteği yenen golden sonra azaldı ve sona doğru maç henüz bitmemesine rağmen protestoya dönüldü. Bu noktada bütün Göztepe camiasının, küme düşülen Tavşanlı Belediyespor maçı ile Süper Lig’e çıkılan Eskişehirspor maçının uzatma dakikaları arasındaki farkı hiçbir zaman unutmamasını diliyorum. Taraftarın tam desteği olmasaydı takım son dört sezonda en az üç kez düşmüştü. Bu sene de an itibariyle en kuvvetli adaylardan biri. Evet, protesto herkesin doğal hakkı mevcut şartlarda… Lakin hiçbir maç bitiş düdüğünden önce kaybedilmiyor.

Maçın en önemli konularından biri hakemlerdi. Ülkemizdeki demokrasi kalitesini aratmıyor fitbolumuzdaki hakem kalitesi… Orta hakem Burak Şeker ve video yardımcı hakem Emre Malok hakem yorumcularına göre rakibe bir kırmızı kartı ve iki net penaltıyı atladı. Takımın genel olarak nispeten düşük oyun kalitesinden bağımsız, Antalya maçındaki ve bu maçtaki penaltılar verilseydi şimdi en az 4-5 puan daha fazlası vardı Göztepe’nin...

Yazının ana konusuna gelirsek… Geçen hafta Çarşamba günü Gürsel Aksel Göztepe Stadı’nda Sayın Başkan Mehmet Sepil’in Göztepe sosyal medya temsilcileri ile yaptığı Göztepelist adına katıldığım toplantıdan özetler geçmek istiyorum.

Yaklaşık 20 dakika geç katılabildim toplantıya iş nedeniyle… Sayın Başkan geçmişte geri çekildiğini ve yorulduğunu beyan etmişse de sanılanın aksine şu an enerji ve mesai olarak 24 saatini Göztepe’ye harcadığını ve geri çekilmediğini, kendisinden daha iyisini yapabilecek birisi bulduğuna inandığında sistemi devredebileceğini, aksi takdirde Göztepe’de kalacağını ve görevinin başında olacağını söyledi.

Menejerlik sisteminin Türkiye’ye uygun olmadığını söyledi. “Hocalar ekipleriyle geliyor… Ama bizde de yıllar içinde bir ekip oluştu, gelenlerin bizim ekip ile de çalışmalarını bekliyoruz… Bununla birlikte Avrupa’da bazı takımlardaki gibi bir tek teknik direktör gelsin değişsin yardımcıları dahil kimse değişmesin olası olmuyor…” dedi. Takımın analisti Hakan Bey ile Maestro ve Palut Hocanın yoğun mesai geçirdiğine değindi.

Transferde 10-12 kişinin etkisi mevcutmuş. Üç farklı ülkede temsilci varmış. Teknik direktör ve İlhan Şahin’in bunlardan biri olduğunu ama son kararı Başkan’ın kendi verdiğini transfer başarısızlığında suçlanacak biri varsa kendisi olduğunu belirtti. Federasyon nezdinde lobi için sürekli çaba gösterdiklerini söyledi.

Spekülatif bir cümle olarak teknik direktörleri aslında taraftarın gönderdiğini ve taraftar bunu anlamazsa sürecin değişmeyeceğini belirtti. İşler kotu gittiğinde birilerinin gitmesinin istendiğini kendisine en yakın kimse onun üzerine gidildiğini söyledi. Bunu özellikle İlhan Palut ve Okan Buruk için vurguladı. Ünal Karaman Hoca da aynı şekilde mi sorusuna net yanıt vermedi.

Toplantıda uzun süre konuşulan İlhan Şahin’in yardımcı teknik direktör olarak saha kenarına geçmesini İlhan Palut’un ricasıyla başladığını belirtti. Palut Hocanın Şahin’in analizlerini beğendiğini ve böyle bir teklif getirdiğini ve sürecin böyle başladığını söyledi.

Kendisi, İlhan Şahin ya da başkasının teknik direktörlere şunu oynat ya da oynatma demesi gibi bir durumun kesinlikle olmadığını belirtti. “Karakterli Hoca da zaten böyle bir şey istemez ve istememeli ki hepsi gayet karakterli insanlar…” şeklinde konuştu. İlk onbiri kendisinin de maç günü gördüğünü ve bazen taraftar kadar şaşırdığını belirtti.

Ortalama yıllık bütçenin 15 milyon Euro civarı, gelirin ise 10 milyon Euro civarı olduğunu belirti. Geçen sezon ve bu sezon taktik değiştirdiklerini yurt içinden hazır bilinen oyuncu almak yerine gençlere döndüklerini parlatıp satmaya çalışacaklarını söyledi. “Bu sene geçen seneden az harcamadık, daha fazla bonservis verip daha az maaş veriyoruz.” dedi.

Damadı Kaan Bey’in eski Göztepe Başkanlarından Nuri Öz’ün torunu olduğunu, yurt dışında olmasından dolayı yurt dışı ilişkilerden sorumlu olduğunu, fuarlarla ilgilendiğini, Nestor El-Maestro Hoca ile de ilk bağlantıyı onun kurduğunu belirti.

Stadı devraldıklarını ama spor yasasında değişiklik olmadıkça otopark dışında bir kısmını işletmelerinin zor olduğunu belirtti. Manşetlik bir cümle olarak aynı spor yasası çıktığında Göztepe’nin şampiyon olabileceğini söyledi.

Şu an başarısız olduklarını bunda en büyük sorumluluğun kendisinde olduğunu belirtirken, takımdan ümitli olduğunu ve toparlanılacağını belirtti. Transfer döneminde sağbek almayı hiç düşünmediklerini söyledi. Bu sezon geleceğe yatırım olarak dört genç oyuncu aldıklarını ve bunları başka takımlara yarı maaşlarını da Göztepe’den vererek, başka takımlarda süre almalarını beklediklerini belirtti.

Prime hic inanmayan bir Başkan olduğunu Avrupa’da prim gibi bir olgunun neredeyse hiç olmadığını Göztepe’nin galibiyet priminin 10000 TL olduğunu söyledi.

Deplasman yasağının devam edeceğini, Nestor Hocadan çok umutlu olduğunu, İrfan Can’ı Galatasaray’ın kendilerinden istemesi gibi bir durumun hiç olmadığını, Galatasaray maçı sonrası İrfan Can ile beyanları için uzun bir toplantı yaptıklarını, Altay maçı öncesi tesis ziyaretini kabul edenin de kendisi olduğunu söyledi.

Altyapı tesisi için 100 dönüm yer bulunursa iki senede üstünü dikeceklerini beyan etti. Bornova’daki arazinin çözülmesinin zor olduğunu belirti. Sulak, İzban ya da Metro güzergahında, 100 dönüm olarak betimledi aradıkları altyapı tesisi arazisinin özelliklerini…

Yeni logolu ürün dükkânları açmaya çalışırken pandeminin çıktığını ve küçülmeye gittiklerini belirttiler. Yönetimden Sayın Fatih İncekara son altı ayda mağaza ürün kalitesinin arttığını ve destek istediklerini belirti.

Kritik bir cümle olarak borç olmadığını belirtti Sayın Başkan Sepil.

Scoutlardan transfer sisteminden memnun musunuz sorusuna geçen sene için evet bu sene için şu ana kadar hayır ama henüz net yanıt için erken dedi.

Şu an takımın kötü olduğunu ama bunun düzeleceğini düşündüğünü, sorumlunun kendisi olduğunu, başka sorumlu aranmaması gerektiğini söylerken “Giresun maçı kritik ama ölüm kalım maçı değil” dedi.

Hatay maçı sonrasında oyuncuların tribüne gitmemesinin gitmelerinden daha büyük sorun çıkartacağını düşündüklerini o yüzden gittiklerini belirtti Sayın İsmail Tur.

Spekülatif bir cümle olarak Başkan, muhtemelen transfer yapacaklarını ama beğenilmeme olasılığının da olduğunu belirti.

Velhasıl kelam… İletişmenin iletişmemekten daha iyi olduğunu, Sayın Başkan Mehmet Sepil’in yaptığı toplantının benzerlerini daha sık yapması gerektiğini düşünürken… An itibariyle takım düşme hattında… Bence temel dert Kapo nam-ı diğer İlhan Şahin değil. Tabutta röveşatacı Kapo, giderse de sıradaki kişiye yürünecek o yüzden. Bir problem riskli transfer politikası, diğeri politika nedeniyle takımda tecrübeli oyuncuların iyice azalması. Geçen sene nispeten tutan ümit vaad eden topçu transferleri bu sezon şu ana kadar çok fayda vermedi. Diğer hatta en kritik problem atan ve tutan geçen sezonki kadar formda değil. Başka bir sorun temelde Halil Akbunar/kanatlar üzerinden geçiş oyunu ve duran top dışında fazla hücum seçeneği yok. Bu yüzden iç sahada topu Göztepe’ye verdiklerinde zorlanıyorlar, deplasmanda ise daha rahatlar... Hepsinin sonucunda ve ek olarak saçma goller yeme, çok kolay golleri atamama ve hakemler ile birlikte durum çok sıkıntılı… Üstüne dikilen tüy olarak takım-yönetim-taraftar üçgeni arasındaki ilişki negatif fasit daireye girdi. Adis Jahovic acilen maksimum 3-5 hafta içinde forma sokulamazsa (devre arasına kadar eldeki en mantıklı çözüm bu gözüküyor) işinin çok zor olduğunu düşünüyorum Göztepe’nin… Yine çok kritik bir başka noktanın da hakem sistemi, tarafından gözden çıkarılmış gibi durması takımın... İzmirli milletvekillerinin, Belediye Başkanlarının gücü yeten herkesin Göztepe’nin maçlarının kendi adıma lehine hakem hatası istemiyorum, maçların adil yönetimlerce yönetilmesi için çaba harcaması gerektiğini… Takımın ve taraftarın oyunu son düdüğe kadar kovalamaları gerektiğini… Başkan, Yönetim, Takım, Taraftar herkes pozitife dönmek için çaba harcamazsa, kendine düşen görevi en üst seviyeden yapmazsa, birbirine hoşgörüyle bakmazsa düşme hattından kurtulmanın kolay olmadığını düşünüyorum. Umarım takım toparlanır da sezon sonunda kahrolanlar olmayız…