"Ben kadınım, ben erkeğim değil; ben insanım diyebilmeliyiz, insan diyebildiğimiz zaman güzel oluyoruz, güzelleşiyoruz." -Ayşen GRUDA

En son kadim dostu Müjdat Gezen ile başrolünü paylaştığı “Sevgi Müzikali”nin İzmir’deki galasında karşılaşmıştık Ayşen Gruda ile. Kuliste oyun öncesi oradan oraya koşturuyor, sürekli genç oyunculara motivasyon sağlayıcı sözlerle destek oluyordu. İnanılmaz enerjikti yaşına karşın. Sanki bir sevgi dağıtıcısıydı. Oysa o günlerde amansız hastalıkla mücadele ediyordu. Bir ara yanımıza uğradı, “Gırgıriye” gibi, “Görgüsüzler” gibi birçok projede beraber olduğu Müjdat Abi’ye göz kırparak, “Ya Müjdat 53 yıl sonra bu kez sahnede iki sevgiliyi canlandıracağız” dedi. Müjdat Gezen de ona “Deli Ayşen... Deli Ayşen” diye karşılık verdi gülerek. Kahkahalar atarak yanımızdan ayrıldı Ayşen Gruda. Meğerse yıllar önce aralarında gizemli bir duygusal ilişki yaşanmış, hatta nişanlanmışlar bile (!)

***

Sevgiyi sevilmeyi umudu anlatıyordu müzikal. Performansı muhteşemdi o akşam Gruda’nın! İnanılmaz yaratıcıydı, replikleri mükemmeldi. İki insanın sıcaklığını harika canlandırmışlardı Müjdat Gezen’le. Hele finaldeki “Hüzzam” şarkı “Ömrüm Seni Sevmekle Nihayet Bulacaktır”ı birlikte öyle bir içten söylediler ki bütün salon da koro halinde eşlik etmişti.

Sahneyi de dakikalarca alkışlanarak elele beraber terk etmişlerdi.

***

Ayşen Gruda, bir ömür sahnelerdeydi. Tiyatro, sinema, dizilerle geçen 56 yıl. Yıllarca tiyatronun tozunu yutmuştu ama TRT’deki “Domates Güzeli” tiplemesiyle popüler olmuş, “Nahide Şerbet”le kadın komedyenliğin önünü açmıştı. Ya sinema filmleri… Kemal Sunal’la “Çöpçüler Kralı” nasıl unutulur? “Çiçek Abbas”ta Şener Şen ve İlyas Salman’la az mı güldürmüştü bizi! Pilot Vecihi’yi (Şener Şen) bekleyen saf aşık rolü. “Şabanoğlu Şaban”, “Tosun Paşa”, “Gülen Gözler”, “Şark Bülbülü”, “Süt Kardeşler” de öyleydi. Kaç kuşak bu filmlerle büyüdü kaç…

***

Ayşen Gruda’yı geçen yıl kaybettik. O günlerde Müjdat Gezen şöyle konuşmuştu mikrofonlara: “Bir siyah beyaz fotoğrafımız var, 1963’te çekilmiş. Muammer Karaca Tiyatrosu’nda ‘Şeş Beş’ adlı oyundayız. 53 yıl sonra Sevgi Müzikali’nde oynadık, sevgili rolünde. Tam 5 Gırgıriye filminde de birlikteydik. 7 Kocalı Hürmüz’de de. Ayşen kimselere benzemeyen, üstün vasıfları olan bir sanatçıydı. Sağlam bir Cumhuriyetçi, çok iyi bir Atatürkçü’ydü. Yeri kolay kolay dolmayacak bir oyuncuydu, çok özleyeceğiz onu.”

Ayşen Gruda’nın bir röportajındaki şu sözleri ne güzel mesajdı; “Bizler halkımızı mutlu etmeli, güldürmeliyiz. Çünkü insanımızın mutlu olmaya ve gülmeye çok ihtiyacı var!”

***

Ayşen Gruda duyarlı bir kimlikti. “Akıldane” dergisinde yazdığı hikayedir:

“Bir gün setten dönmüşüm, torunum Emre aradı; ‘Anneanne, yolda araba çarpmış bir kedi gördüm, veterinere götürdüm, tedavisini yaptırdım. Anneme götürdüm o da temizledi eve aldı’ dedi. ‘Peki getir bakalım’ dedim. Kediyi gördüm, bayağı çirkin bir şey. ‘Ay niye aldın bunu, pek de çirkinmiş’ dedim. ‘Anneanne sen de çirkinsin, sana da araba çarpsa bakmayacak mıyız?’ dedi. 'Ne faşist kadınmışım' dedim kendi kendime. Güzeli kurban ediyoruz ama çirkini dışlıyoruz, asıl onları almak lazım.”

***

O, pırıl pırıl enerjisiyle, duruşuyla, yeteneğiyle, hayata gülümseyerek/ gülümseterek bakmamızı sağlayan değerlerimizdendi; çok özeldi! Adile Naşit, Münir Özkul, Levent Kırca, Zeki Alasya, Halit Akçatepe gibi!.. Şimdi onların yanında “İki Gözümüzün Çiçeği”. Çok sevmiştik, unutulacak gibi değilsin. Seni yüreğimizin kanında sakladık! Bugün de Ayşen Gruda’nın doğum günü!..