İki duruşma

Abone Ol

100 günü aşan bir tutukluluk. Toplumun hukuka duyduğu güven ayaklar altında. Haber alma hakkı ve hukukun güvenliği bir şekilde hukukçular tarafından ortadan kaldırılmış durumda.
Nasıl kaldırılmasın ki? Bakın Erdoğan Amerika'daki Blomberg Küresel İşbirliği Forum'unda ne diyor;
"Tutuklu gazetecilerin çoğu teröristtir "
Hayrettir. Cezaevindeki tutuklu gazetecilerin sayısı 182. Henüz hiçbiri hakkında yargı kararı yok. Normal bir hukuk düzeninde hepsinin beraat etmesi gerekir. Ancak Erdoğan peşin hükmünü vermiş. Bunları terörist olarak niteliyor. Şimdi bu yargıçlar bu açıklamanın baskısı altında nasıl karar verecekler?
Erdoğan açıklamak zorunda; Murat Sabuncu mu, Kadri Gürsel mi, Ahmet Şık mı, Gökmen Ulu mu, Akın Atalay mı, Emre İper mi terörist? Kim terörist?
Eski Adalet Bakanı ise şakalarına bir soğuk şaka daha ekliyor;
"Türkiye'de yargı kesinlikle bağımsızdır " diyor. Ancak bu kişi iddiasına bir açıklık getirmeli. Yargı adaletten mi, hukuktan mı bağımsız?
Önceki gece hukuk açısından çok önemli bir gelişme yaşandı. Sözcü Gazetesi İnternet Haber Müdürü Mediha Olgun 120 günlük tutukluluktan sonra tahliye edildi. İstanbul 5. Sulh Ceza Hakimliği'nin kararı şöyle ;
"Dosyada yapılan inceleme sonucunda, Mediha Olgun"un sabit ikamet sahibi olduğu, soruşturmanın geldiği aşama, şüphelenin ailevi sorunları, tutuklu kaldığı süre değerlendirildiğinde, tutuklu kalmasının soruşturmaya katkı sağlamayacağı, bu aşamada adli kontrol hükümlerinin uygulanmasının yeterli, ölçülü ve orantılı bir tedbir olacağı anlaşıldığından yurtdışı çıkış yasağı konularak tahliyesine karar verilmiştir."
İşte budur. Hüküm verilene kadar tutuksuz yargılanmak esastır. Şimdi yarın yapılacak olan yukarıdaki gerekçelerin hepsinin mevcut olduğu davada tüm tutukluların tahliyesine karar verilmesidir...
İkinci duruşma Newyork'da. Hayırsever vatandaşımız Rıza bir kez daha hakim önüne çıkacak. Yargıç Richard Berman, eski bakan Zafer Çağlayan'ın dosyaya dahil edilmesiyle, davanın seyrinin değiştiğini söylüyor. İddianame ise ibretlik.
İddianamede Erdoğan'ın Rıza hakkında, 'Hayırsever' nitelemesine de yer verilerek (philanthropist), TOGEM-DER ve TÜRGEV'e yaptığı bağışlardan söz ediliyor. Deneyimli gazeteci Yılmaz Polat, iddianamede yer alan, Hayırsever Rıza'nın (!) dağıttığı paraları şöyle özetliyor;
'Zafer Cağlayan'a 32 milyon Euro, 10 milyon dolar, 300 bin İsviçre Frangı, saat, değerli taşlar ve piyano. Muammer Güler'e 5.8 milyon Euro. Egemen Bağış'a 500 bin Euro, Süleyman Aslan'a 2.5 milyon Euro, 1.4 milyon dolar.'
Hediye olarak verildiği bildirilen bu servetin, rüşvet olup olmadığı da irdeleniyor iddianamede. Anlaşılan hayırsever vatandaşımız ötmeye başlamış ve bu ötüşü de devam ettirecek.
Yılmaz Polat yazısında ayrıca, Erdoğan'ın Amerika ziyaretinde, Hayırsever Rıza'nın (!) avukatı eski Newyork Belediye Başkanı Rudolph Guiliani ile görüşülüp görüşülmediğini de sorguluyor .
Evet. Vicdanlari karartan iki duruşma. Biri İstanbul'da, diğeri Newyork'da. Gönül her ikisinden de vicdanları serinleten kararlar bekliyor...