Atila Sertel / Tahsin Öztin’i kaybetmemizin üzerinden tam 21 yıl geçti. Sedat Simavi ile birlikte Hürriyet’i kuran son kişi olarak 21 Kasım 1993’te toprağa verdiğimiz Tahsin Öztin’i genç kuşak gazeteciler pek tanımazlar.
1912’de Rodos’ta doğan, çocukluk yıllarını İzmir’de geçiren Tahsin Öztin, gazetecilik yaşamı boyunca tam 45 yıl Hürriyet Gazetesi’nde çalışarak kırılması zor bir rekora da imza atmıştır.
Mustafa Kemal Atatürk’ü yakından gören ve çocukluğunda Uşakizade Muammer Bey’in, yani Atatürk’ün kayınpederinin köşkünün bahçesinde oynadığını yazan Tahsin Öztin bir anısını şöyle dile getirir:
TAHSİN ÖZTİN’DEN İZMİR GÖZTEPE ANISI
“Anılar vardır adeta insana tapulu olurlar. Tüm yaşantısında düşüncelerinden kopamazlar. Benim de böyle bir anım vardır.
Hem de Atatürk’e ait.
Bu benim ilkokul çağından filizlenip, bugüne değin zevkle düşüncemde kilitlendiğim bir anımdır.
Çocukluğum İzmir’in Göztepe’sinde geçti. Yakınımız olan Sadık Bey’e akar gider. Uşakizade Muammer Bey’in köşkünün geniş bahçesine yaşlarımız 7–8 olduğundan bahçıvan amca bizleri bırakır, ikindi serinliğinde bahçede Karadeniz oyunları, zeybek oynayan muhafızları seyrederdik.
Karanlık basmadan, bahçıvan amca ‘Hadi çocuklar’ der, topluca köşkü terk ederdik. Gazi Mustafa Kemal Paşa, yanında hanımı Latife Hanım ve yakın arkadaşlarıyla bu oyunları seyretmekten büyük zevk duyar, ara sıra ‘Bravo’ der, alkışlardı.
Bazı ikindiler, Sadık Bey’deki kayınpederi Uşakizade Muammer Bey’in köşkünden çıkar, yaya olarak, hanımı, arkadaşlarıyla Göztepe’ye kadar yürüyüş yaparlardı. Bizler de, Göztepeli çocuklar, yaya kaldırımlardan toplu olarak Gazi’yi izler, zevkle, heyecanla beraber yürürdük.
Bir gün, gene bir ikindi, güneşin sıcaklığının henüz Göztepe Tramvay Caddesi’nden çekildiği bir zamandır. O zaman, öyle trafik yoktu, ne otobüsler, ne de ardı arkası kesilmeyen otomobiller. Yalnızca 15 dakikada bir geçen Konak-Kokaryalı (Güzelyalı) atlı tramvayları vardı.
Gazi yanında Latife Hanım’la, arkasında onu takip eden arkadaşlarıyla caddenin ortasından yürüyorlardı. Karşı taraftan, Güzelyalı tarafından da elinde yuları, bir deveci, devesiyle geliyordu. Tam vapur iskelesi önünde karşılaştılar. Deveci:
‘Aman bey, yan dur’ diye titizlendi. ‘Deve huysuzdur.’
Gazi ve deveci adeta karşı karşıya, caddenin ortasında konuşuyorlardı. Bizler de hemen çepeçevre halka yapıp merakla onları dinlemeye koyulmuştuk.
- ‘Deve ısırır beyim.’
- ‘Bana onlar bir şey yapmazlar ağa.’
- ‘Benim deve nalettir.’
- ‘Nalet olamaz onlar. Koca harpte, onlar bana az mı cephane, yiyecek taşıdılar. Develer beni severler, ben de onları severim, ağa.’
Deveci anlayıvermişti.
- ‘Bu bey Mustafa Kemal Paşamdır’ diye. Ne korkmuştu, ‘Yan dur, bey’ diye Gazi’ye seslenişinden. Çünkü etrafı bizler de dâhil kalabalıklaşıvermişti. Gazi’nin ellerine sarılmak istedi. Gazi devecinin sırtını okşadı. Kendisine bir sigara ikram etti, deveci iki büklüm olarak utandı.
- ‘Sana güle güle ağam’ dedi.
Gazi’nin ikramı sigarayı alarak kuşağının arasına soktu. Ve yoluna devesiyle ağır ağır İzmir istikametinde devam etti.
Yedi yaşın anısı, bu bende.
Atatürk hala sesiyle, sapsarı buğday rengi saçlarıyla, tunca çalar çehresiyle çocukluk düşüncelerimden beni yoklar.”
İZMİR’DE GEÇEN YILLARIN ARDINDAN
Tahsin Öztin, İzmir Amerikan Koleji’nde okudu. Lise yıllarında bile yazıya, çiziye olan merakının yanı sıra güzel sanatlara karşı da çok ilgiliydi. Bu merakı onu Güzel Sanatlar Akademisi’ne yöneltti ve bu okulu da başarıyla bitirdi.
Gazeteciliğe 1936 yılında Sedat Simavi’nin yanında 7 Gün Dergisi’nde başladı. 1 Mayıs 1948’de Sedat Simavi’nin kurucusu olduğu gazetenin Türk Bayraklı logosunu çizmek Tahsin Öztin’e nasip olmuştu. Gazetenin kurucu kadrosu içinde önemli bir yer edindi ve ölünceye kadar bu gazeteye emek verdi.

Tahsin Öztin’in ilkleri vardır. Örneğin Türk basınında ilk hac röportajını yapan gazetecidir. Sovyetler Birliği’nin 1968 yılında Prag’ı işgal edişi sırasında orada bulunan Türk gazetecidir. Hiroşima bombalandıktan sonra oraya giden ilk Türk gazetecidir. Kerbela’da ilk röportajı gerçekleştiren gazetecidir.
Yazı işleri müdürüdür…
Köşe yazarıdır.
Mesleğinde sayısız ödüle sahip Tahsin Öztin, 1987 yılında da Burhan Felek Ödülü almıştır.
UĞUR DÜNDAR’A ZOR GÖREVLER VERMİŞ
Tahsin Öztin, bizim kuşağın ve öncesinin sevgiyle, saygıyla andığı, gazeteciliğe emek vermiş çok değerli, İzmir kökenli bir gazetecidir. Geçtiğimiz günlerde Uğur Dündar ile sohbet ederken Tahsin Öztin’in adı geçti. Uğur ağabey “Biliyor musun, bana meslekte ilk görevi veren ve beni işe almayan Tahsin Öztin’dir” dedi.
“Nasıl yani” demişim, nasıl yani? Uğur Dündar anlattı:
“Bak anlatayım. Yıl 1964… Gazetecilik Yüksek Okulu’ndan yeni mezun olmuşum, sırım gibi delikanlıyım. Mutlaka gazeteci olacağım. Gittim Hürriyet’in Babıali’deki yerine. İçeri girmenin imkanı yok. Benim Tahsin Öztin’le görüşmem gerekir, dedim. Kapıda ki vatandaş, ‘Ne yapacaksın Tahsin Bey’i’ dedi. Çok önemli bir haber vereceğimi söyledim. Yukarıya telefon açtılar, ‘Gelsin’ demiş.
Gittim yanına… Masasının üzeri dolu, çalışıyor.
‘Söyle evlat’ dedi, ‘Neymiş önemli haberin’ diye noktaladı.
Cesaretimi topladım ve gerçekleri, gerekçeler de ekleyerek dile getirdim:
‘Efendim ben gazeteci olmak istiyorum. O nedenle yanınıza geldim. Gazetecilik Yüksek Okulu’nu bitirdim, çalışmak istiyorum. Eğer bana bir şans tanırsanız sizi mahcup etmem, çok başarılı olurum. Üstelik size bir durumu daha izah edeyim, derslerimize giren Abdi İpekçi beyefendi benim çok iyi bir gazeteci olacağımı söyledi. Referansım da olur.’
Tahsin Öztin dinledi, dinledi…
‘Olur’ dedi.. Heyecanlanmıştım.
‘Olur ama benim senden istediğim üç röportajı gerçekleştirirsen gel hemen Hürriyet’te işe başla’ dedi.
Kalbim küt küt atıyor.
Tahsin Öztin konuşmasını sürdürdü:
‘Üç kişiyle röportaj istiyorum. Birincisi Papa ile konuşacaksın, birlikte fotoğraflı olarak röportajı bana getireceksin. İkincisi Latife Hanım’la konuş, anılarını anlatsın yaz bana getir…’
Üçüncü röportaj yapılacak ismi de söylemiş ama Uğur Dündar onun kim olduğunu anımsamıyor.
Kısacası, ‘Olmayacak duaya amin’ demek düşmüş Uğur Dündar’a, teşekkür etmiş ayrılmış.”
Uğur abi, yıllar sonra Hürriyet’e Çetin Emeç döneminde 1986 yılında çok yüksek bir ücretle başlamış. Odaları Tahsin abi ile çok yakınmış. Bu anısını anlatmış Tahsin Öztin’e karşılıklı gülüşmüşler.
Uğur Dündar, Hürriyet’te en etkin haberlere giderken, Tahsin ağabey mutfaktaki çalışmasını aynı disiplinle sürdürüyormuş. Sabahları erkenden geliyor, tüm gazeteleri okuyor. Elinde makası önemli ve takip edilecek haberleri kesiyor, özenle saman A4 kağıtlarına yapıştırıyor ve gazetenin genel yayın yönetmenine altına kendi fikrini de yazarak takdim ediyormuş.
Uğur Dündar geçtiğimiz günlerde Sözcü Gazetesi’nde işe başlayan bir arkadaşına takılırken, “Senden beklentimiz çok büyük değil. Önce ABD Başkanı Obama ile bir röportaj yap gel, sonrasını konuşuruz” dedi.
Sonra gülerek bana döndü, “Nur içinde yat Tahsin Öztin ağabeyim” diye noktaladı.
Gülüştük…