Türkiye'nin tarımsal üretim ve ihracatındaki lokomotif sektörlerinden biri olan hububat, bakliyat, yağlı tohumlar ve mamulleri sektörü, 2025 yılının ilk 8 ayını, ihracat geliri açısından başarılı bir tabloyla kapattı. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından açıklanan verilere göre, sektör, Ocak-Ağustos döneminde 217 ülke ve serbest bölgeye yaptığı ihracattan, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 4,2'lik bir artışla 8 milyar 63 milyon 567 bin dolarlık bir gelir elde etti. Ancak bu parlak tablonun ardında, sektörün geleceği adına endişe verici bir detay gizli: miktar bazında yaşanan düşüş. İlk 8 ayda ihraç edilen ürün miktarı, bir önceki yıla göre yüzde 4,6'lık bir gerilemeyle 7 milyon 784 bin tona düştü. Bu durum, ihracat gelirindeki artışın, daha fazla ürün satmaktan değil, artan birim fiyatlarından ve katma değerli ürünlere yönelimden kaynaklandığını gösteriyor.
İhracatın tatlı şampiyonu: Çikolata
Sektörün ihracat verileri alt ürün gruplarına göre incelendiğinde, en dikkat çekici performansın çikolata ve kakao bazlı ürünler kaleminde yaşandığı görülüyor. Türk çikolata sanayicileri, yılın ilk 8 ayında, bir önceki yılın aynı dönemine göre tam yüzde 61,8'lik rekor bir artışla, 844 milyon 71 bin dolarlık bir ihracata imza attı. Bu muazzam artış, Türk markalarının uluslararası pazarlarda hem kalite hem de marka bilinirliği açısından ne kadar yol katettiğini gösterirken, katma değeri yüksek ürünlerin toplam ihracat içindeki payını artırmasının da önemini ortaya koydu.
İhracat sıralamasında ikinci sırayı ise, yüzde 17,3'lük bir artış ve 708 milyon 589 bin dolarlık bir gelirle ayçiçek yağı aldı. Özellikle son yıllarda yaşanan küresel tedarik zinciri sorunları ve gıda güvenliği endişeleri, Türkiye'yi ayçiçek yağı üretiminde ve ihracatında önemli bir oyuncu haline getirdi. Bu iki ürün grubunun sergilediği güçlü performans, sektörün toplam ihracat gelirindeki artışın da ana motoru oldu.
Pazarlarda zıt yönlü seyir: Irak düşerken, ABD yükseliyor
Sektörün ihracat pazarları incelendiğinde ise, zıt yönlü bir seyrin hakim olduğu görülüyor. Yıllardır Türk hububat ve bakliyat sektörünün en büyük ve en istikrarlı pazarı konumunda olan Irak'a yapılan ihracatta, bu yıl ciddi bir kan kaybı yaşandı. Irak'a yapılan ihracat, yılın ilk 8 ayında bir önceki yıla göre yüzde 14,5'lik bir düşüşle 1 milyar 172 milyon dolara geriledi. Bu düşüşte, Irak'ın kendi tarımsal üretimini artırmaya yönelik politikaları ve bölgedeki siyasi istikrarsızlıkların etkili olduğu düşünülüyor.
Irak pazarındaki bu kayba karşın, sektör için en sevindirici gelişmelerden biri, dünyanın en büyük pazarı olan Amerika Birleşik Devletleri'ne (ABD) yapılan ihracattaki güçlü artış oldu. ABD'ye yapılan ihracat, yılın ilk 8 ayında yüzde 34'lük kayda değer bir artışla 570 milyon 918 bin dolara yükseldi. Bu artış, Türk firmalarının sadece komşu coğrafyalarda değil, aynı zamanda dünyanın en zorlu ve rekabetçi pazarlarında da başarılı olabildiğini gösteriyor. Pazarlardaki bu farklılaşma, sektörün geleceği için pazar çeşitlendirmesinin ne kadar hayati olduğunu bir kez daha ortaya koydu.
Tiryakioğlu'dan kritik uyarılar: 'Tarım küçülüyor, iklim değişikliği kapıda'
TİM Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri Sektör Kurulu Başkanı Ahmet Tiryakioğlu, açıklanan ihracat rakamlarını değerlendirirken, parlak rakamların ardındaki yapısal sorunlara ve geleceğe yönelik risklere dikkat çekti. Türkiye ekonomisinin yılın ikinci çeyreğinde yüzde 4,8 gibi önemli bir büyüme kaydettiğini hatırlatan Tiryakioğlu, ancak bu büyüme içinde tarım sektörünün payının azalmasının endişe verici olduğunu belirtti.
Tiryakioğlu, "Tarım sektörünün üst üste iki dönem küçülme göstermesi, tarımın ekonomideki payının ve öneminin artırılması gerektiğini acı bir şekilde ortaya koyuyor. Yüksek seyreden gıda enflasyonuyla mücadelenin en temel yolu, üretimi artırmaktan geçiyor. Bu noktada, hükümetimizin tarımsal üretimi yeniden önceliklendirmesi ve verimlilik artışı sağlayacak politikalara destek vermesi yönündeki adımlarını umutla takip ediyoruz" dedi.
Sektörün önündeki en büyük tehditlerden birinin de iklim değişikliği olduğunu vurgulayan Tiryakioğlu, özellikle son yıllarda yaşanan kuraklık ve düzensiz yağış rejimlerinin, buğday, arpa ve ayçiçeği gibi stratejik ürünlerde ciddi rekolte kayıplarına yol açtığını belirtti. "Yağışların azalması ve artan kuraklık, hem çiftçimizi zor durumda bırakıyor hem de sanayicimiz için hammadde tedarikinde ciddi bir istikrarsızlık ve maliyet artışı yaratıyor" diyen Tiryakioğlu, su kaynaklarının verimli kullanılması, kuraklığa dayanıklı tohumların geliştirilmesi ve modern sulama tekniklerinin yaygınlaştırılması gibi konularda acil ve kapsamlı adımlar atılması gerektiğini söyledi. Türk hububat sektörü, bir yandan ihracat rekorları kırarken, diğer yandan da üretimdeki yapısal sorunlar ve iklim krizinin gölgesiyle yüzleşiyor. Bu dengeyi sağlamak, sektörün gelecekteki sürdürülebilir başarısının da anahtarı olacak.