İnanmayacaksınız ama bana hep olur. Ya başlangıçlarda ya da bitiş; vedalarda.

İlk cümleyi yazar, tıkanırım.

İlk ve son yazılar zordur bilirim ama, 45 yılı aşkın deneyim, bugüne kadar yazılmış binlerce yazı…

Maalesef o tıkanmayı önleyemiyor.

***

Dokuz Eylül deyince benim için akar sular durur.

Çünkü;

Doğum günüm 9 Eylül’dür, bu bir.

İkincisi 9 Eylül, Kurtuluş Savaşı’nın sonlandırıldığı, İzmir’in düşman işgalinden kurtarılarak tekrar vatan toprağı yapıldığı gündür.

Üçüncüsü; İzmir Gazeteciler Cemiyeti’nin “9 Eylül” başlıklı günlük gazetesinde yazmak benim için büyük onur ve şereftir.

Bana bu olanağı sağlayan başta İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi olmak üzere, uzun yıllar birlikte çalıştığımız gazeteci arkadaşım Esat Erçetingöz ve tüm yönetim kurulu üyelerine teşekkür ederim.

Artık her Cuma sizlerleyim.

-----------------------------------------------

Aman dolar canım dolar!..

Aman dolar, canım dolar / Artık sana, sana, sana muhtacım dolar, / Eninde dolar, sonunda dolar / Artık dizginlerim senin elinde dolar / Eninde dolar, sonunda dolar / Artık dizginlerim senin elinde dolar…

***

Anımsıyorsunuz değil mi; Ajda Pekkan ülkemizi 1980 yılında Eurovision Şarkı Yarışması’nda, o yıllarda ülke olarak bir litre benzine muhtaç olduğumuz için yazılan bu şarkıyı söylemişti. Biz de ağızlardan düşmedi ama yabancılar petrol sıkıntısı falan çekmedikleri için aldırmadılar ve bizi 15’inci sıraya attılar.

***

Diyorum ki, bugün o yarışma düzenleniyor olsa ve ülkemizi yine Ajda Pekkan temsil etse, şarkının sözleri “aman petrol” değil, kesinlikle “aman dolar” olarak başlardı!..

Çünkü bugünlerde doların rekor haftasını yaşıyoruz…

***

Tarihleri bir hafta geriye saralım. Dolar/TL kuru, geçtiğimiz haftaya 8.96’dan başladı. Hafta içinde yaşanan gelişmeler; kurun haftalık bazda yüzde 3.26, aylık bazda ise yüzde 10 yükselerek haftayı 9.27’den kapanmasına neden oldu. Haliyle piyasalarda tüm gözler, 21 Ekim’de gerçekleşecek Para Piyasası Kurulu’na (PPK) çevrildi. Faiz indirimine gidilmesi durumunda dolar/TL kurunun 9.50’nin üzerini test etmesi bekleniyor uyarısı yapıldı.

***

Para Piyasa Kurulu toplanmadı, faiz indirimi falan yapılmadı ama dolar (dün sabah itibariyle) 11 lirayı buldu?

Neler oldu?

Bakın; dolardaki yükseliş, Mart 2020’de Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nda (TCMB) yaşanan başkan değişikliğinden bugüne “istikrarlı” bir şekilde sürüyor; ancak asıl ivmenin son bir ayda yaşandığını söylemek mümkün. TCMB, eylül ayında piyasa beklentilerinin aksine politika faizini 100 baz puan indirerek yüzde 18’e çekmişti. Faiz kararı öncesi 8.30 TL’den işlem gören dolar, o gün içinde 8.80’e yükseldi.

Son bir haftada yaşanan gelişmeler ise dolarda alımları hızlandırdı: 11 Ekim: TCMB Başkanı Şahap Kavcıoğlu, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda yaptığı konuşmada, “Küresel gelişmelere bakınca kurun bizim faiz indirimimizle ilgisi olmadığını görüyoruz” açıklamasında bulundu.

Açıklamanın ardından dolar/TL kuru, 9 TL seviyesini aştı.

13 Ekim: Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve TCMB Başkanı Kavcıoğlu bir görüşme gerçekleştirdi ve 3 Para Politikası Kurulu üyesi görevden alındı. Kararın ardından dolar/TL, 9.18’in üzerini test ederek yeni bir rekor kırdı.

***

İlginçtir, ülkemizdeki durumun aksine dolar, ABD’de önceki hafta açıklanan Tarım Dışı İstihdam verisinin beklentilerin altında gelmesi ve enflasyonun yüzde 5,40 olarak açıklanmasının ardından küresel piyasalarda değer kaybetti. Son bir haftada, birçok gelişmekte olan ülke para birimleri dolar karşısında değer kazandı.

Biz de tam tersini yaşıyoruz. Dünyada dolar değer kaybediyor düşüyor, biz de yükseliyor; uçuyor.. uçuyor...

Ve, TL son bir yılda yüzde 19,07 ile dolar karşısında en çok değer kaybeden para birimi konumuna yerleşiyor. TL’yi, yüzde 15.13 ile Arjantin pesosu ve yüzde 13.78 ile Şili pesosu takip ediyor.

***

Peki şimdi ne olacak?

Dolar/TL’deki yükselişin devam edip etmemesinde 21 Ekim’de PPK’den çıkacak faiz kararının etkili olacağı düşünülüyor. Beklentiler, 50 baz puanlık indirime gidileceği yönünde. 75 baz puanlık indirime gidilmesi durumunda doların 11.30 seviyelerini göreceği, 100 baz puanlık indirimde ise 11.60 üzerini test edeceği tahmin ediliyor. Faizin sabit bırakılması halinde ise kurun tekrar 9 TL’nin altına düşmesi bekleniyor.

Tabi bir de doların 9 lira seviyeye inmesi için Erdoğan’ın konuşmaması gerekiyor.

Çünkü, Erdoğan ne zaman konuşsa, dolar TL karşısında biraz daha yükseliyor. 2-2.5 liradan adım adım nasıl 10-11 liraya nasıl fırladığını görüyoruz.

Bunun Türkçesi: Olağanüstü güven kaybından başka bir şey değildir!..

-----------------------------------------------------

Titreyeceğimiz bir kış geliyor!

Petrol, dolardan başladık, gelelim elektrik ve doğalgaz fiyatlarına… Son iki yılda üst üste yapılan zamlar ülkemizi Avrupa’nın zam şampiyonu yaptı. 2019 ile 2021 ilk yarılarını kapsayan 2 yıllık dönemde Türkiye’de elektrik fiyatları yüzde 47.4 artarken doğalgaz fiyatları da yüzde 42.3 yükseldi. İlginçtir, aynı dönemde Avrupa’nın birçok ülkesinde ise fiyatlarda düşüş yaşandı. Demek ki, suçlu elektrik ve doğalgaz değil.

Peki kim?

Biliyorsunuz, bana söyletmeyin…

***

Avrupa Birliği (AB) İstatistik Ofisi’nin (Eurostat) açıkladığı verilere göre Türkiye’de enerji fiyatlarında 2019 yılının ilk yarısı ile 2021 yılının ilk yarısı arasındaki 2 yıllık değişime bakıldığında ortaya şu tablo çıkıyor. 39 ülkenin 24’ünde fiyatlar yükselirken 15’inde düşüyor.

En çok artış yüzde 47.4 ile açık ara Türkiye’de. Ardından yüzde 21.9 ile Polonya ve yüzde 20.8 ile Ukrayna geliyor. Artışların çoğu yüzde 10’nun altında. 10 ülkede artış oranı yüzde 5’ten düşük.

***

Tüm vergiler dahil yerel para birimine göre yapılan hesaplamaya göre 15 ülkede ise fiyatlar düşmüş. Bunların başında yüzde 38 ile Hollanda geliyor. İsveç’te ise fiyatlar yüzde 16.2 gerilerken Letonya’da yüzde 13.9 düşüş yaşandı.

***

Şimdi sıkı durun…

Satın alma gücüne göre elektrik fiyatlarındaki değişime bakıldığında da zirvede Türkiye var. Satın alma gücüne göre son 2 yılda elektrik fiyatları Türkiye’de yüzde 30.6 arttı. Aynı dönemde AB artış ortalaması ise yüzde sadece 1.4…

Hollanda’da ise elektrik fiyatları yüzde 37.4 düştü. İsveç’te düşüş yüzde 15.5 olurken Kıbrıs’ta ise fiyatlar yüzde 12.8 geriledi.

***

Ve doğalgaz…

Son 2 senenin doğalgaz şampiyonu da açık farkla Türkiye.

2019-2021 yıllarının ilk yarısında konutlarda kullanılan doğal gazın fiyatı yüzde 42.3 yükseldi. İkinci sırada yüzde 12.7 ile Ukrayna var. Hollanda’daki artış ise yüzde 4.3 ile sınırlı kaldı.

32 Avrupa ülkesinden 11’inde fiyatlar artarken 21’inde doğalgaz fiyatları düştü. En büyük düşüş yüzde 38 ile Litvanya ve yüzde 33.4 ile Letonya’da yaşandı.

Müneccim değilim ama çok zor bir kış bizi bekliyor.

Bütün veriler bu yönde…

Bakın Enerji Piyasası Denetleme Kurulu verilerine göre Ocak 2018'den Mayıs 2021'e kadar geçen sürede faturalarını ödeyemeyen toplam 5 milyon 232 bin 917 abonenin doğalgazı kesildi. Ve hala da kesik!

Nitekim Metropoll araştırma şirketinin anketine göre, bu kış, halkın yüzde 82’si ısınmak için yakıt alamayacak ve doğalgaz fiyatlarındaki artış nedeniyle bu temiz enerjiden faydalanamayacak.

Eeee… Ne yapacak?

Tir-tir titreyecek!

-----------------------------------------------------

Mangal yürekli kadın gazeteci

Yıl 2017… Adı Yeliz Koray. Mesleği gazeteci. 2017 yılında; “Yerim Sizin Destanınızı..." başlıklı bir yazı yazıyor. O gün bu yazısıyla büyük ses getiriyor. Yıl 2021… Aradan geçmiş 4 yılı aşkın bir süre. Geçtiğimiz hafta Ankara'da gözaltına alınıyor.  Belli ki, yazının yayınlandığı tarihte, “malum” kişiler o yazıyı okumamış olmalı ki, şimdi okuyunca hop oturup hop kalkarak “atın içeri” buyurmuşlar!.

***

Yeliz, öyle ona-buna pabuç bırakacak bir kadın gazeteci değil; mangal gibi yüreği var. Gözaltı falan aldırış ettiği yok. İfadesi alınıyor. Korku dünyasının hakim olduğu günümüzde, öyle bir ifade veriyor ki, “benim diyen yiğitleri” bile solluyor. Bir gazeteci ve sudan bir yazı nedeniyle gözaltında verdiği ifadeyi okumanızı istiyorum. İşte satır-satır o ifade… Milli, manevi ve dini değerlerimize hakaret etmedim… “Atatürk manevi kızıyla ilişki yaşadı” demedim mesela… “Annesi Zübeyde Hanım genelevde çalışıyordu” da demedim. Sadece bu değil… Nefret ettiğim bir insan bile olsa ‘ölü’ye her zaman saygı duydum. Annesini millete yuhalatmadım! Benimle aynı fikirde değil diye sandıkta ‘evet’ diyenlere “terörist-şerefsiz” demedim…
A partisini B partisini destekliyor diye hiçbir sanatçıyı “sanatçı bozuntusu” diye aşağılamadım…
Eşini dostunu madende kaybeden acılı insanların isyanını tekmelemedim… Kimseye mezhebini sormadım. “Ölmüş mü? Zaten Aleviydi” demedim… Stres altındayken ve hatta sabrım sınanırken bile kimseye “gavat” demedim… O ya da bu nedenle “anam ağladı” diye şikayet eden birine “ananı da al git” demedim… Bana göre doğru olmayan şeyleri ‘doğru’ diye yazdığı için hiçbir gazeteciye “Sizi tasmalarınızdan kurtardım, nankörler” demedim… Bir ağaç için canını siper eden gençlere “Çapulcular-Vandallar” demedim… Bu ülke için ölen her bir asker, polis ve korucu için derinden üzüldüm, ağladım. “Yan gelip yatma yeri değil” de demedim… “Birkaç Mehmetçik için meclis açılmaz” da demedim… Kaç kişi olduğu mühim değildi, hiçbir can için ‘kelle’ hesabı yapmadım…
Dinimle alay etmedim. “Her Cuma bir dua sallıyorum” demedim… “Bakara makara” diye dalga geçmedim… “Namaz kılmayan hayvandır” da demedim… Kadınları bekaretine göre ayırıp “Kız mıdır kadın mıdır?” da demedim… Türbanına göre ayırıp “Türbansız kadın perdesiz eve benzer” de demedim…
Bitmedi…
“Çocuğu olmayan kadın yarım kadındır” da demedim… “Kadın makyaj yapıyorsa kaportası bozuktur” da demedim… “Beni desteklemezseniz başınıza şu gelir bu gelir” diye kimseyi tehdit etmedim… Beni gördüğüne sevinen birine “Bi takla at bakayım ne kadar sevindin?” diye aşağılamadım… Engelli gence “Görmeyen gözünle sana iş vermişiz daha ne istiyorsun?” demedim… Tecavüze uğrayan çocukları savunmak yerine “Bi kereden bir şey olmaz” demedim… Atanamayan bir öğretmene “Oy vermezsen verme” demedim… İlaçlarını alamayan kanser hastası birine “Al şu parayı git” diye dilenci muamelesi yapmadım… Gülüyor, sakız çiğniyor, düğünlerde oynuyor ya da karnı burnunda dışarı çıkıyor diye hiçbir kadına ‘iffetsiz’ demedim... “İffetli olsun da kürtaj yaptırmasın” da demedim… Yalnızca kendi edebime baktım, kimseye “edepsiz” demedim!..
Hiçbir cemaate, tarikata üye olmadım, onlardan övgüyle bahsetmedim… “Amerika’ya ‘Hocam gel artık’ diye ağlamadım… “Ne istedin de vermedik” demedim… MHP’ye “En iyi yaptığı şey kışkırtmaktır”, ülkücülere de “Kafatasçı vampirler, ırkçılar”demedim… PKK ile masaya oturmadım, “Oturdun” diyenlere “İspat etmezsen şerefsizsin” demedim… İspatı gelince de kimseyi ‘vatan haini’ ilan etmedim…
***
Peki, ben ne dedim; 15 Temmuz’dan bir gün sonra ‘Filler Tepişti’ başlıklı köşe yazımda; “Komutanın emriyle ağaca bile selam vermek zorunda olan gencecik askerler öldüresiye dövüldü. Tüm dünya askerlerimizin soyulduğunu, tokatlandığını gördü” dedim.
“Kurunun yanında yaş da yandı” demek isteyerek gariban Mehmetçiklere üzüntümü dile getirdim.
Ve ben şimdi, sırf bu yüzden Atatürk’e hakaret eden bir pislikte aynı maddeden, yani;
“Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik ve Aşağılama” dan yargılanacaksam söyleyecek pek bir şey yok.
En büyük mahkeme vicdanımdır. Oradan beraat ettim.
Şimdi şayet biraz kırıntısı kaldıysa yüce adaletimize sığınıyorum…