“…

Büsbütün unuttum seni eminim

Maziye karıştı şimdi yeminim

Kalbimde senin için yok bile kinim

Bence sen de şimdi herkes gibisin.”

Büyük usta, Nazım Hikmet’in “Herkes Gibisin” adlı şiirinin son kıtasını alıntıladım. Nazım’ın bütün şiirleri elbet ki çok güzel ve elbet ki okuyanlar, mutlak suretle içerisinde barınıyor, kendinden bir şeyler buluyor. Biz de bulacağız ama önce, Türkiye Futbol Federasyonunun (TFF) fi tarihindeki bir organizasyonundan bahsedelim ki, artık bugün uygulanmıyor;

Kısa adı HİF olan “herkes için futbol” adlı organizasyonunu on bir yıl önce düzenlediler ve bence ülke genelinde profesyonel ve amatör futbolcular dışında kalan ve spor yap(a)mayan gruplara futbol özelinde spor yaptıran, fikrimce de başarılı olan bir organizasyondu bu. 7’den 70’e herkesi içerisinde barındıran ve kişileri sağlıklı yaşam için spor yapmaya davet eden bir çalışmaydı ki, nedendir kesildi ve bir daha da duymadık!

Kişi eğer spor yapacaksa ve de bunu kendisi için bir yaşam stiline dönüştürmüşse, zaten o kişiyi bağlasanız tutamazsınız. Bir şekilde spor yapmaya devam edecek ve bunu hayatının sonuna dek sürdürecektir. Soru zaten yapmayanları nasıl teşvik ederiz sorusundur ki; HİF bunu sağlayabilecek güçteydi kanımca… Ve elbet ki varsa eksiklikleri, süreç içerisinde gelişirdi.

Neyse, TFF ya da devlete ait başka kurumlar; spor yap(a)mayan ya da sporla yaşamı içselleştirmemiş insanları, spor yapanlar grubuna dahil edebilmek için daha fazla çaba göstermeliler ve halkın direkt içerisinde olabileceği çalışmalar yapmalılar.

Peki, hiçbir amatör ya da profesyonel spor dalı ile uğraşmayıp, ama en azından haftada bir de olsa, halı saha adını verdiğimiz sahalarda ter atanlar var ki, eminim erkek okurlar için büyük çoğunluğu en az bir kez futbol oynamıştır bu sahalarda… Hani, dört tarafı tel örgü ile çevrili, üstü de ağ ile kapanmış, suni çim adı verilen bir çeşit halı ile zemini kaplı, bildiğiniz futbol sahasının küçültülmüş şekli… Genç yaşlı, birçok kişinin; en azından bu şekilde spor yapayım düşüncesi ile kullandıkları sahalar…

Halı sahaları sahipliklerine göre yazarsam; devlete ait olanlar ki, Gençlik Spor İl Müdürlüklerine ait olanlar, belediyelere ait olan ve diğer kamu kurumlarına ait olanlar ile Ahmet’e, Mehmet’e yani sıradan vatandaşa ait olanlar var. Sayıları çok az da olsa, spor kulüplerinin kurdukları var. Ha, bir de okul bahçelerine kurulmuşlar var ki artık nerdeyse her okulun bahçesinde bir adet var bunlardan.

Vatandaş olarak hangisinden faydalanmak isterseniz isteyin, parasını ödeyip, sırasına girdiniz mi; istediğiniz bir saatlik dilimde futbolunuzu oynar, yaşam sürenize, belki de on saat daha ilave etmiş olursunuz. Ancak, kime ait olursa olsun, kullandığınız bu halı sahalar; normlara uygun olarak imal edilmiş mi? Kullanım süresi zarfında, bakım ve onarımları doğru ve eksiksiz olarak yapılmış mı ve yapılıyor mu? Gerekli sağlık ve temizlik kurallarına uyuluyor mu? Bu sorulara cevap verebiliyor musunuz? Elbet ki, kullanan olarak sizin sorumluluğunuzda değil bu konular ve siz değilsiniz bu soruların muhatabı…

Bahsini ettiğim bu soruların yanıtsız kalmaması için, halı sahaların bir yönetmeliği var. TFF bu konuda bir talimat hazırlamış ve isteyenler https://www.tff.org/Resources/TFF/Documents/TALIMATLAR/Hali-Sahalarin-Denetimi-Siniflandirilmasi-Aralik-2009.pdf internet adresinden inceleyebilirler. Ayrıca halı saha sahibi, söz konusu bu talimata göre halı sahasının kaydını TFF’ye yaptırdıktan ve geçer notu aldıktan sonra, bir de içerisinde bulunduğu ilçe belediyesinden işletme ruhsatı da almak zorunda…

Buraya kadar sıkıntı yok; daha doğrusu uyulması gereken kanunlara göre bir sıkıntı yok. Elbet ki talimatlara uyanlar için… Ya uymayanlar? İnanması güç ama maalesef, ülkemiz çapında yukarıda yazdığım uygunlukları olsa dahi, kayıtlı olmayan binlerce halı saha işletmesi var. Bir de kurallara hiçbir şekilde uygun olmayanlar var tabii…

Bu konudaki farklı bir hadise de, okullara ait olan halı sahalar için ortaya çıktı; Cumhurbaşkanlığı genelgesiyle, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okulların bahçelerinde olan halı sahaların kesinlikle kiraya verilmemesi, işletmeci barındırılmaması ve sadece; ders saatleri içerisinde okulun öğrencileri için, diğer saatlerde de Gençlik Spor Müdürlüklerinin işareti ile ilgililerine ya da işaret ettikleri spor kulüplerinin kullanımına sunulması istemiş. Ve hatta, okul aile birliklerinin dahi söz konusu halı sahaları kiraya veremeyeceği ya da işletemeyeceği ısrarla belirtilmiş.

Sıradan olan ve herhangi bir sportif hikâyenin içerisine olmayan, ancak ve sadece haftada bir de olsa halı sahada ter atmak suretiyle hayatına ekstra dakikalar ekleyenler, anlaşılan o ki, okul bahçelerinin içerisindeki halı sahaları kullanamayacaklar! Ama okula yakın konumda olup da, halı sahayı kullanamayan amatör spor kulüpleri de, artık ücretsiz olarak faydalanabilecek bu kez ilgili sahadan.

Kararı siz verin; hangisi daha kullanışlı veya faydalı?

Ha, bu arada, ister halı saha olsun, ister farklı bir spor alanı; spor yapmaya yapmaya, Nazım Usta’nın şirindeki, “herkes gibi’ye” dönüşmemeli insan ve bir farkı olmalı, bunun için çabalamalı…

Dipnot; “Yaşam size verilmiş boş bir film. Her karesini mükemmel bir biçimde doldurmaya çalışın.” Ara Güler.