Dünyanın akciğerleri dediğimiz Amazon Ormanları'ndaki yangınlar aylardır devam ediyor. Binlerce hektar alan yok olup gitti. Çözüm bulmak yerine ülkedeki iktidar ve muhalefet hala birbirini suçluyor. Brezilya'daki yerli halk, hayvanlar ve bitki örtüsü, yer altındaki madenler nedeniyle yok ediliyor. Evet evet ülkemizdeki gibi... Orta Doğu'daki, Kuzey Afrika'daki ya da Batı Asya'daki gibi... Amazonlar'ı etkisine alan yangına Paraguay ve Bolivya da müdahale etmişti. Bugün iktidar mücadelesiyle birlikte başlayan olayların bir türlü bitmediği Bolivya'da da yangın, 500 bin hektar ormanın kül olmasına yol açmıştı.

***

Giderek büyüyen bir atık sorunumuz var. Bir türlü çözemedik. O kadar çok atık üretiliyor ve bunların geri dönüşümü sağlanmıyor ki artık okyanuslarda biriken çöplerden koca bir kıta meydana geldi.

Buzullar eriyor, yeşil yok ediliyor, sera gazı emisyonun artmasıyla dünyanın sonu yavaş yavaş geliyor. Dünyada ve Türkiye'de de İstanbul ve İzmir gibi pek çok şehirde hava kirliliği giderek artıyor. Çin'de bazı bölgelerde asit yağmurları nedeniyle insanlar kentleri terk ediyor.

Nüfus arttıkça kaynaklar azalıyor, işsizlik ve yoksulluk artıyor ama insanlar buna rağmen daha fazlasını ve hatta marka olanını istiyor.

İnsanların büyük bölümü savaş ve ekonomik nedenlerle yaşadıkları coğrafyaları terk edip daha fazla refah sahibi olan topraklara göç etmeyi seçiyor. Avrupa'ya giden bu göç yollarından birinin üzerinde de Türkiye var. Kendi vatandaşlarımızın da büyük bölümü, insani şartlarda yaşayabilmek için göç etmeyi düşünüyor ya da bunu yapan milyonlarca insan içinde çoktan yer almış bulunmakta.

Ülke olarak o kadar berbat durumdayız ki "içinde hazine var" diyen birkaç kişi yüzünden 12 bin yılda oluşan Dipsiz Göl'ün suyu bile devlet olanakları kullanılarak boşaltılabiliyor.

Her şey kirlendiği gibi ruhlar da kirleniyor. Kanada'da, kamuoyuna ilk kez açıklanan soruşturmanın sonuçlarına göre, ülkede 1950 yılından bu yana 36 papazın 29 çocuğa cinsel tacizde bulunduğu açıklandı. Bu durum maalesef Kanada'ya has değil. Pek çok ülkede ve maalesef bizim ülkemizde de benzer olaylar o kadar çok ki... Dünya Çocuk Hakları Günü’nde öğreniyoruz ki 7 milyon çocuk özgürlüğünden mahrum. Gözaltında, cezaevinde, yetimhanelerde, göç merkezlerinde ve terör kamplarındalar…

Bunun yanında kadına şiddeti önlemeyi bırakın, her geçen gün daha da kötüye gidiyoruz. Tüm dünyada cinsiyet ayrımının yanında, ırkçılık ve ötekileştirme de vazgeçilmeyen çürümüş yanımız…

Etrafınızda dolandırılmayan, bir hırsızlık olayı ile karşı karşıya kalmayan biri kaldı mı? Ben böyle bir şeyle karşı karşıya kalmadım diyenlere, ellerine geçen faturaları bir kez daha incelemelerini tavsiye ederim ya da aldıkları hizmetlerin kalitesine bakmalarını.

Umutlu olmaktan da öte, umuttan sonraki aşamayı yaşamak istiyorum artık. Dünyanın bu halini gördükçe yaşama olan inancım sarsılıyor. Bugünün çocuklarına yarın bırakacağımız dünya yaşanılır olmayabilir. Ve o noktaya gelmek için nedense büyük bir çaba var. İyi insan olmak bu kadar mı zor? Daha fazla para ve güç için harcanan bu çabanın nedeni nedir? Anlamak mümkün değil.