Pınar Karşıyaka'nın Avrupa kulvarındaki final kaderinde Ruslar hep bir var. 8 yıl önce bir Rus takımı Krasnye Krilya'ya kupanın bir ucundan tutmuşken kaybeden Kaf Kaf, bu sezon finaldeki rakibi Rus olmasa da Rusya'nın Novgorod şehrinde düzenlenen organizasyonda 2.'likle yetindi. FIBA Şampiyonlar Ligi finalinde San Pablo Burgos'a yenilen Kaf Kaf'ta Ufuk Sarıca kupa koleksiyonundaki eksik tek parça olan Avrupa Kupası hayalini başka bahara bıraktı. Aslında çok kötü olmadı bu durum. Hep bir hedefin peşinde koşmalı hayatta. Belki 8 yıl önce Ufuk Sarıca, Pınar Karşıyaka'daki ilk yılında Avrupa Kupası alsa, sonraki kariyerinde lig şampiyonluğu, kupa zaferlerini almak için yeterli motivasyona sahip olmayacaktı. Şimdi Sarıca, Kaf Kaf'taki 2. dönemine de benzer bir senaryoyla başladı. Geçen yıl yarım kalan sezonu saymazsak, bu yıl Avrupa Kupası'nı müzesine götürse, hırsı biraz olsun eksik olabilirdi. O yüzden tarih tekerrürden ibarettir demek istiyorum ve bu ikincilik güzel günlerin, yeni kupaların habercisidir umarım. Evet FIBA Şampiyonlar Ligi organizasyonu çok gelişti ve Euro Cup seviyesine yaklaştı ama Avrupa'da basketbolun vitrini Euroleague'dir. Pınar Karşıyaka da basketbol kültürüyle bu ligin gediklisi olmalıdır. Yakıştığı lig buradır. Kupayı olması evet çok zor ama sürekli o lige katılan, Kızılyıldız, Baskonia, Valencia gibi takımlardan farkı yok İzmir ekibinin. Vizyonu, hedefi ora olmalıdır. Nasıl bu yıl Bayern Münih, Zenit gibi takımlar çok yüksek olmayan bütçeleriyle renk kattılarsa Kaf Kaf da o potansiyele sahip. Euroleague'e gitmenin yolu nereden geçiyor peki. Önce kendi yerel liginde başarı. Final ya da şampiyonluk durumunda Avrupa'nın 1 numaralı liginin biletini alıyorsun. Sonraki adım Eurocup'ta şampiyonluk ya da diğer olasılıklara göre final. Ve bu iki alanda da süreklilik arz edersen Euroleague organizasyonu sana daimi "wild card"ını veriyor ve Anadolu Efes ve Fenerbahçe Beko gibi ligdeki durumun ne olursa olsun, Euroleague'in gediklisi oluyorsun. Ufuk Sarıca bunu yapabilecek güçte. Önümüzdeki 5 yıllık periyotta, kendisine destek olunursa, 2015-16 yılında olduğu gibi Pınar Karşıyaka yine Euroleague'de boy gösterebilir. Hem de bu kez kısa süreli değil, devamlı bu turnuvada boy göstererek. Bir de 8'li finalde parkede olup bitenleri analiz etmeye çalışalım. Nasıl finale çıkıldı? Neden şampiyonluk gelmedi? Çeyrek finalde oynanan Nymburk maçı Kaf Kaf'ın final dahil en zorlandığı maçtı. Takım oyununu kusursuz oynayan rakip karşısında İzmir ekibi, birebir hücumlarla Sek Henry, Amath Mbaye ve Raymar Morgan'ın kişisel becerileriyle galibiyete ulaştı. Yarı finaldeki Zaragoza maçında ise 3 önemli yabancımıza ek olarak, Onuralp Bitim ve Metecan Birsen'in katkısı rahat bir oyunla kazanmamıza yol açtı. Ek olarak Mahir Ağva'nın mücadelesi de final için umut vermişti. Finalde ise Burgos karşısında son dakikalara kadar getirdiğimiz maçı lider karakterli bir kısa oyuncumuzun olmaması sebebiyle kaybettik. Günümüz basketbolu kısalar üzerinden dönüyor. Ve pota altı oyuncuların ne kadar iyi olursa olsun, oyun kurucun ya da şutörün maçın kaderini belirliyor. Kaf Kaf'ta da pota altı oyuncuları Morgan ve Amath Mbaye bu takımın liderleri. Aslında oyun kurucu Tony Taylor'da da o potansiyel var ancak bir türlü zincirlerini kıramıyor. Kaçırsa da hata da yapsa sonuna kadar giderim diyemiyor. Bobby Dixon'un cesaretini tam göremiyoruz. Ama zamanla bu da olacak. Nasıl Dixon da yıllar geçtikçe geliştiyse, Sarıca, Taylor'ın içindeki canavarı çıkaracak. Ve yine bu tür bir final ortamı olduğunda Taylor sazı eline alacak. ABD'li oyuncuda o yetenek var. Sek Henry 8'li finalde çok önemli şutlar soktu. Ancak kendi şutunu yaratabilecek bir oyuncu olmadığından tutuk kaldı. Evet bu sezon oynanacak bir lig maratonu ve Play Off'lar var ama hedefler daha yükselecekse İzmir ekibinin, Jaycee Carroll, Jon Diebler gibi saf bir şutör, Tony Taylor'u dinlendirebilecek Dj Strawberry gibi bir kısa ve Morgan ile Mbaye'yi mutlak suretle yedekleyebilecek uzun 2 oyuncuya ihtiyacı var.