Koronalı korkulara, acılara, gerilimlere, kederlere, ölümlere karşın yaşam sürüyor.

Tam böyle zamanda yine bir şair sesi yükseliyor uzaklardan; Cemal Süreya’dan: “Hayat kısa kuşlar uçuyor…”

Bu şiirden yıllar sonra söylediği gibi “her ölüm erken” geliyor insana. Yazanlar ölümsüzlüğe geçmelerine karşın…

Ne ki düzen böyle oluşmuş; hayat kısa, kuşlar uçuyor hâlâ, ağaçlar yapraklanıyor, çiçekler açıyor, börtü böcek deviniyor, dereler nehirlere, denizlere doğru çoğalarak akıyor.

Şair, ressam, öykücü, yontucu, besteci, gazeteci, bilim insanı da durmuyor; üretimini sürdürüyor, yapıtlarını sunuyor.

Yaşar Ürük’ten İzmir’le İlgili Oylumlu Yapıt

Gerence’de İltur Sitesi’nden yazlık komşum yazar, tiyatrocu Yaşar Ürük’ün boş durduğunu görmek olası değil. Günün büyük bölümünde mutlaka yazacağı kitaplarla ilgili araştırmalar yapar, kaynakları tarar, bilgisayarda ter döker.

Geçen yıl “İzmir’de Ticaret Hayatı ve Çarşılar (1850-1930)” yapıtı için nasıl çalıştığına tanık oldum. Sonra öğrendim ki 1973’ten beri kafa yorarmış bu kitap için. Araştırma, üç yüze yakın kaynakları tarama, yazma uğraşı kesintilere uğrasa da sonunda oylumlu kitabı Ege Sanayicileri ve İşinsanları Derneği’nin katkılarıyla çıktı gün yüzüne.

Korona dolayısıyla ona ulaşması da gecikmiş. Rastlantı bu ya; geçen hafta Gerence’ye ona gönderilen kitabı birlikte açtık. Benim olmasa da elime aldım. Taşımakta zorlandım!

Ürük, “İzmir ekonomik merkez olmanın yanı sıra, 37 tiyatro ve 32 sinemasıyla sanat ve kültürün de merkeziydi. Bu çalışma ile özel bir konuda özel bir geçmişe ışık tutmaya çalıştım” diyor.

Sekiz ana bölümden oluşan kitapta, 1850-1930 arası Alsancak Garı’nın 1853’te açıldığını, Çakabey’in ilk gemileri İzmir’de yaptığını, Göztepe ve Karşıyaka’da tramvayların taşıt aracı olarak kullanıldığını, Kadifekale’yi Aydınoğlu Mehmet Bey’in aldığını, ilk ticaretin dünyanın en büyük açıkhava alışveriş merkezi olan, içinde 52 çarşıyı barındıran Kemeraltı’nda yapıldığını, 34 han ve 14 otel bulunduğunu, İzmirlilerin telefon, elektrik ve havagazıyla nasıl tanıştığını öğreniyoruz.

İzmir’de Yeni Bir Yayınevi: Varyant Yayıncılık

Sözlükler varyantı “ana yoldan belli bir noktadan ayrılarak başka bir noktada aynı yolla yeniden birleşen ikinci yol” olarak tanımlıyor.

“Bir metnin biçim, içerik yönünden bir takım ayrılıklar taşıyan örnekliğinden her biri” de varyant karşılığıymış.

İzmir’in de simge yollarından, yokuşlarındandır Varyant…

Tam adı Mehmet Nusreddin Özbay (kısaca Nusret diye katarım dostluğuma), yayıncılık yaşamındaki 30 yıllık deneyimini bir yayıneviyle taçlandırdı: VARYANT YAYINCILIK…

İlk kitap Gülümser Şimşek’ten, çocuklar için: “Batık Gemi Balık Okulu”. Ötekisi dilin kökeni ve evrimi alanlarında çalışmaları bulunan Prof.Caner Kerimoğlu’ndan: “Neandertaller konuşur muydu? – İnsanın ve dilin kökenine bir yolculuk”.

Yola çıktık diye duyurular yapmıştı Nusret. Yolları açık olsun diyorum ben de.

Bedri Karayağmurlar’dan “SANAT Yazıları”

İzmir’in çiçeği burnunda yayınevlerinden Pagos, yeni kitaplar yayımlamayı sürdürüyor.

Ressam, şair, akademisyen Bedri Karayağmurlar’ın makale, bildiri, konuşmalarından oluşan SANAT YAZILARI kitabı korona kesintilerine karşın okuruyla buluştu.

Yazarın araştırma, sorgulama, tartışma, söze dökme süreçlerinden süzülen bir seçki.

Güzel sanatlar, yazın, sanat felsefesi, estetik, yaratıcılık, sanat eğitimi konularında okunası bir yapıt.

Hayat kısa; ama kuşlar da uçuyor hâlâ şairler, yazarlar üretmeyi sürdürüyorlar ne güzel...