Gündemde partili Cumhurbaşkanı’nın AKP'nin  ''Türkiye Yüzyılı'' tanıtım  toplantısında açıkladığı vizyon belgesi var. Aslında tipik bir AKP Grup toplantısı. Ancak öyle bir allayıp pulladılar ki, sanırsınız yüzyılın projeleri açıklanıyor. Yine de ilginç yaklaşımlar var Erdoğan'ın konuşmasında; ''Türkiye yüzyılı, kutuplaştırma siyaseti yerine bütünleştirme siyasetini, nefret siyaseti yerine sevgi siyasetini ikame ettirmenin adıdır.''
Hayal mi gerçek mi?.
20 yıl boyunca toplumun 'Bizden olanlar, bizden olmayanlar’ diye bölünmesini, ''dindar ve kindar bir nesil yetiştireceğiz'' söylemlerini  bu konuşmanın neresine koyacağız?
'Yaptıklarımız, yapacaklarımızın teminatıdır' demişler.
Eyvah ki eyvah!.. Gerçekler ne diyor; şimdi gözlerinizi kapatın, şöyle son 20 yılda neler yaptıklarını, neler yaşadığımızı hatırlamaya çalışın:
Hain FETÖ ile 15 yıl beraber yürüdüler. Her istediklerini verdiler. Yargıyı, orduyu, emniyeti, eğitimi bu hainlere teslim ettiler. Ergenekon, Balyoz davalarıyla asker, akademisyen, gazeteci onbinlerce aydının hayatını söndürdüler.
FETÖ böyle de PKK nasıl? Dolmabahçe, Oslo görüşmelerini, Habur'da çadır mahkemeleri rezaletini, (s)açılım sürecinde dökülen kanları unutabilir miyiz? 2019 yerel seçimlerinde bebek katilinin mektubunun devlet televizyonunda okunmasını, kardeşinin televizyonlara çıkarılmasını nereye koyacaksınız?
Şam'da Emevi Camii'ne cuma namazına  giderken(!)  milyonlarca Suriyelinin sınırlarımızı kevgire çevirmesine ne buyrulur? Arkasından gelen yüzbinlerce Afgan, Pakistan göçmenini ne yapacaksınız?
Tüm seçimlerde elektriklerin kesilmesini, trafolara kedilerin girmesini, 2017 referandumunda mühürsüz oyların geçerli sayılmasını unutabilir miyiz? 'Atı alan Üsküdar'ı geçti' sözleri hala hafızalarımızda değil mi?
Ekonomideki başarılarına(!) girersek kitap yazmak lazım. Ne diyorlardı? 'Enflasyonu tek haneye düşüreceğiz, işsizlik yüzde 5’lere gerileyecek. Enerjide dışa bağımlılığı azaltacağız. Kişi başına milli geliri 25 bin dolara çıkaracağız.''
Hepsi hayal... Gelinen noktada emekli, memur, işçi ay sonunu getiremiyor. Çiftçi, esnaf perişan. Mutfaklarda yangın var. Açlık sınırı milyonları aştı. Asgari ücret bile açlık sınırının altında kaldı. Elektrik, doğalgaz faturaları ödenemiyor. 2002 yılından bu yana sattıkları 273 kuruluştan 268'inde kamu payı kalmadı. Kuyrukları eleştiren AKP iktidarında patates, soğan, ucuz ekmek, şeker, pirinç kuyrukları ise hiç unutulmayacak.
Yolsuzluklar... Hangisinden söz edelim? Para sayma makinelerinden mi? Çikolata kutularında sunulan dolarlardan mı, hayırsever Rıza Sarraf'dan mı? Bakanlığına dezenfektan satan bakandan mı? SPK'de dönen milyarlarca liralık rüşvetten mi? Mafya babalarından ayda 10 bin dolar maaş alan siyasilerden mi? Kolombiya'dan uyuşturucu taşıyan gemilerle bağlantılı politikacılardan mı? Hangisinden?..
Peki ya özgürlükler? 2002'de hapishanelerde 50 bin tutuklu ve hükümlü varken bugün bu sayı 315 bine ulaşmış. Gazeteciler, akademisyenler, siyasetçiler, öğrenciler iktidarın hışmına uğramış. Son 7 yılda cumhurbaşkanına hakaret iddiasıyla 160 bin soruşturma açılmış. 2 bin 600 kişiye hapis cezası verilmiş. Yetmemiş, 'Dezenformasyon' Yasası olarak özgürlükleri tırpanlayacak bir yasayı yürürlüğe koymuşlar.
AKP iktidarının bilançosunda adalete güvenin azaldığı, kadın cinayetlerinin ve kadına şiddet olaylarının arttığı kalemlerde yerini almış durumda...
Şimdi bu iktidarın bir milletvekili çıkmış '90 yıllık reklam arası bitti' diyor. Yanılıyor. Bitecek olan 20 yıllık reklam arası. Atatürk, devrimler, Cumhuriyet düşmanlığıyla birlikte ülkeyi bir Ortaçağ karanlığına sürüklemek isteyen zihniyet seçimlerle birlikte tarihin çöplüğüne atılacak. Parantez sandıkta kapanacak.