Bir ağabeyimiz vardı.

Yerelde idi ama sağlam siyasetçi idi.

Bir değerli belediye başkanımız, yeni belediye başkanı olmuştu.

Bu Başkan Bey, 3 ay kadar tebrikleri kabul etmekten işinin başına geçememişti.

Etrafı, bir sürü yalama, iş takipçisi, samimiyetsizlikleri yüzlerinden akan adamlarla dolmuştu.

Tabi  bu riyakar takım, Başkan Bey'e hep tezgahın mostrasını gösteriyordu.

Ohhh, Başkan Bey 3 aydır sokağa çıkamadığı halde, yalamalar kendine acayip raporlar veriyordu.

Her şey nasıl güzel, nasıl güzeldi ve daha da nasıl güzel olacaktı tahmin bile edemezdi…

O arada sağlam siyasetçi abimiz, Başkan Bey'i kenara çekti.

“Kardeş”dedi…” 5 yıl dediğin su gibi akar gider, nasıl olduğunu anlamazsın…”

“Sen sen, ol herkesi mutlu etmeye çalışma… Bırak bu samimiyetsiz samimiyeti, derhal işine bak.”

“Haaa şunu da ekleyeyim; Futbolda takımında, atan ile tutanın, siyasette sekreterin (özel kalem) ile  danışmanın iyi olacak. Bilgiyi getiren dürüst olacak. Seni temsil ettikleri için, taşı bile gülümseyerek atacaklar.”

Başkan Bey hak verdi… Hemen kendini toparladı.

Sekreteri, özel kalemi çağırdı. “Bu tebrik işini bitirin, iş yapalım” dedi.

Görmemişe yetki vermişler, önce babasını asmış misali yüz bulan sekreterya, Başkan Bey ile görüşmek isteyen herkesi tersledi, kimseye randevu vermedi.

Siyasi ağırlıklarını tahmin etmediği adamları bile kapı dışarı etti.

Büyük bir küskünler ordusu oluştu… Bundan Başkan Bey’in haberi olmadı.

Çünkü  O’na anlatılan hep güzel şeyler, hep tatlı rüyalar, pembe tablolardı.

Başkan Bey çok mutluydu…

Başkana yalamalık yapan, sekreterle yahut özel kalemle iyi geçinen yalama takımı Başkan Bey’in yanına  kadar sızıyor, istediğini yaptırıyordu.

Çok güzel çalışıyordu, herkes mutluydu, herkes O’nu seviyordu.

Hatta ,O öylesi bir şeydi ki, ilk genel seçimlerde Genel Başkan bile olabilirdi.

Öyle bir gaz almıştı…

Sonuç; ilk seçimlerde kendi yöresinden aday dahi gösterilmedi…

Etrafındaki yalaka takımı ilk terk eden oldu, kendisi de siyasi çöplüğe havale oldu…

…..

CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu geldiler İzmir’imize…

Cumartesi  günüydü… Ohhh hava güzel mis gibi…

Önce meyve sebze haline  gitti… Klasik fasulye halde 30 lira, limon bilmem ne lira, ziyareti yaptı.

Sonra  kentsel dönüşümün başlatılacağı alanda bir tören yapıldı…

Konu kentsel dönüşüm, dikkat buyurunuz…

Hemen peşinden de Karşıyaka’da Deniz Baykal Kültür Merkezi’nde “Kentsel Dönüşüm Çalıştayı” yapıldı…

Ankara’dan gelen genel başkan kime güvenecek? Burada görev verdiklerine tabii…

Bir güzel konuşmalar oldu ki, zannedersin, her biri, bir şehircilik bakanı …

Aslında arkadaşlar bu işi çözmüş…

Vallahi herkes alkışladı… Ben Kemal Bey olsam ben de alkışlardım…

Cumartesi sabahı …

Paralel evren de değil, tören alanlarından 5-6 kilometre uzakta, aynı saatlerde,

Deprem bölgesinin kalbi Mansuroğlu Mahallesi'ndeyim…

Şimdi sayfadaki fotoğrafa bakın…

Bu arkadaşlar Cumartesi Cumartesi, Kaymakam Özgür Azer Kurak okulunun bahçesinde ne yapıyor olabilirler?

Söyleyeyim. Bu arkadaşlar o alanda, orta hasar almış bir apartmanın sakinleri…

Okul bahçesinde apartman yönetim toplantısı yapıyorlar.

Evlerini kaybettiler… Hiç kimse hallerini hatırlarını sormadığından, okul bahçesine sığınmışlar.

Müteahhitlerin kucağına sevk edilmiş yüzlerce depremzededen küçücük bir kesit bu…

Müteahhitler, evlerini yerinde yenilemek için 500'er yüz bin TL istiyorlar…

Yıllardır çalışıp ödediğin ev gidiyor, deprem oluyor ve sana deniyor ki 500 yüz bin daha ver…

Kapılarını çalan “Halin nicedir aga” diyen var mı?

Yoktur…

Aynı saatlerde paralel evrende değil, 5-6 kilometre ötede, Kendilerini bu iktidardan kurtarıp, her şeyi çok güzel yapacak muhalefetin, belediye başkanları, “Kentsel dönüşümün faydaları” adlı “Gıy gıy”la Genel Başkanı’nı pişpişliyor…

Yani şöyle; Hayaller Paris, gerçekler Mansuroğlu misali…

Daha iki gün önce de, apartman sakinleri, yine bir parkın içerisinde toplanmışlar, hararetlenen toplantının bir yerinden sonra yumruk yumruğa birbirlerine girmişlerdi…

İnanın, insanlıktan çıkmışlardı… Çünkü yuvalarını kaybetmişlerdi…

Değerli okurlar…

Allah aşkına; İzmir milletvekili olsanız, belediye başkanı olsanız nerede olmanız gerekirdi?

Halkının yanında, o okulun bahçesinde dert mi dinlemeliydiniz?

Yoksa genel başkanı şak şaklama, önce kendini sonra bu depremzedeleri kandırma operasyonunda mı?

Neymiş, Kentsel Dönüşümün faydaları…

Vay arkadaş… Vardır büyüklerin bir bildiği…

Ama bana sorsan, kim inanır?

Açık ara Kadir İnanır…

***

Bu mahalleliler haksız mı?

Hadi biz  birkaç kızgın gazeteci eskisiyiz…

Karşıyaka Atakent Mahallesi,  Karşıyaka İnönü Mahallesi, Emlak Konutları sakinleri, Cumhuriyet Mahallesi sakinleri…

Bunlar isyanını dile getirip, karşı çıkanlar…

Pankartlarla, bağırarak, ses yükselterek kendilerini anlatmaya çalışıyorlar.

Örnekköy’deki törenlerde dikkat çekmek için protestolar yaptılar…

Bir bu kadar da orada olamayanlar var…

Şimdi, bundan sonra ne olacak önemli olanı da bu zaten…

Bu mahallelere ben de, Bayraklı’nın mahallelerini ekleyeyim…

Zaten haftalardır bağırıp, çağırıyoruz…

Mansuroğlu, Manavkuyu, Adalet…

Bu sesler, yanıt alacak mı yoksa, Genel Başkanı’nın gidişiyle dosya kapanacak mı?

Hem Karşıyaka Belediye Başkanı hem Bayraklı Belediye Başkanı mahallelilerini ikna edememişlerdir.

Bir dahaki sefer bu tepki çok daha yükselecektir emin olun…

Bakmayın patlayan konfetilere balonlara…

İşler iyi gitmiyor buralarda…

***

Reforma gel…

Aranızda berberden fiş alan var mı?

Çay ocağıdan?

Misal kaç kere dolmuştan fatura istediniz?

Tuhafiyeciye gidip, 10 liralık bir parça bir şey alıp da fişini alan kaç kişi var?

Ve benzeri 850 esnaftan vergi alınmayacağını anladım ben…

Bre arkadaşlar, bu esnafımız zaten götürü vergiye tabi çalışmakta, kötü niyetli olanı, zaten vergi dairesine uzaktan el sallamakta idi.

Bu 850’ye dahil, esnaf, KOBİ ve benzeri orta ölçekli işletme, 2019 dan beri daralan ekonomi ve kriz ile uğraşıyordu.

2020 malum, 2021’in Mart’ı oldu malum…

Çıkıp yine keman çaldı iktidar…

1 yıldır kapılarını açmasına izin vermediğin, binlerce esnaftan, birikmiş vergi ve SGK borçlarını istiyorsun…

Adamın evine götürecek parası yok, aylardır kirasını vermiyor…

Diyorsun ki; “Tamam tamam bi daha vergi almayacağım senden…”

Bu mudur yani…

Bu mu yüz binlerce esnafın beklentisi…

Çocuk avuntusu bile olmaz…

Hatta bence ayıptır bile…

Televizyon başında 40 dakika havadan sudan icraatın içinden dinleyen esnaf, “Vergi-SGK prim taksitlerini Haziran’a-Temmuz’a erteliyorum” demeni beklerken, takla attırılmış rakamlarla , “Bebelere balooon” çıktı paketten…

Hadi oradan yahu…

***

Gündüz şekerleri

Bu kafe barlar ve restoranlara 19.00 kadar izin var.

Kardeş durum vahim…

Güzel havayı bulan birahaneye, restorana koşuyor…

Saat 19.00 kadar hızlı versiyon kafayı bulma operasyonları…

Bu saat ve civarında Alsancak “Gündüz Şekerleri” ile dolu…

Saatli açılış pek yaramadı arkadaşlar…

DELİ ZİYA

“Kendini en fazla kandıran en çok mutlu olandır.”