Ekonomi gündemin ilk maddesi. Daha bir süre devam edecek. Nasıl sıkıntılı olmayalım? Pazarda file dolmuyor. Sebze, meyve fiyatları 10 liraya doğru gidiyor. Düşünün hamsi bile 25 lira.

Ekonomi uzmanları son yılların en yüksek enflasyonunun yaşandığını, 2018’deki düşüşün gerçekçi olmadığını belirtiyorlar.

Tabii ekonomik kriz yoksul kesimi vuruyor.

Ülkemizde 17 milyon yoksul var. Kredi kartlarına bakarsak 2 buçuk milyon kişi borçlu. Çiftçinin borçları 100 milyar lirayı geçmiş.Vatandaşın kredi kartı borcu 518 milyar lira. 2 milyon kişi kömüre muhtaç.

Gerçekten ekonomik krizle beraber fabrikalar peş peşe kapanırken,1 yılda kayıtlı işsiz sayısı yaklaşık 1 milyon kişi artarak 3.5 milyonu geçti.

Son verilere göre sanayi üretimindeki daralma yüzde 6 buçuk. Dünya Bankası büyümeyi yüzde 1.6 olarak öngörüyor. Otomotiv sektörü durgunluğa girdi. Bir firma 26 gün üretim yapmama kararı aldı.

Ekonomistlere göre bu yıl ekonomik bakımdan çok ağır bir yıl olacak; “Buna göre dördüncü çeyrek muhtemelen ekonominin yavaşladığı, negatif olduğu bir süreç olacak ve muhtemelen 2019’un ilk çeyreği de 0 büyümeye yakın bir yerde olur. Dolayısıyla bu, ekonomik yavaşlama, şirketlerin sorunlarla karşılaşması ve işsizliği getirir. Şirketler sorunlarla karşılaştığı zaman ister istemez eleman çıkarmaya başlayacaklar ki onlar zaten şimdiden başladı. Bu şekilde giderse 2019 çok ağır geçecek.”

Bu arada Fransız Haber Ajansı,Türkiye ekonomisindeki yavaşlama sonucu inşaat sektörünün çöküşe geçtiğini belirten bir makale yayınladı.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Aykut Erdoğdu, ekonominin küçülürken bile cari açık veren bir yapıda olduğunu söyledi; “Cari işlem açığındaki daralma durgunluk ve kriz ortamının sonucudur. 2018 yılında yurt dışına 11 milyar dolar kar payı ve faiz ödenmiş,yani dışarıya 11 ayda 2 tane Üçüncü Havaalanı kadar kaynak aktarmışız. Ekonominin kötü yönetilmesi sonucu yabancıya yüksek faiz ödeyen faiz batağına gömülmüş bir iktidar söz konusu.”

***

Bu arada ekonomi uzmanları Türkiye’den ABD’ye ç ok sayıda iş adamının yatırım yaptığını, sermaye akışında belirgin bir artış olduğuna ve bunun da Türkiye'deki siyasi belirsizlikten kaynaklandığına dikkati çekiyorlar. Hiç kimse ülkesinde ekonominin kötüye gitmesini istemez ama ülkemiz bu krizden nasıl çıkacak bilmiyoruz? Haftaya yeniden görüşmek üzere hoşça kalın dostlar.