Çok sesli topluluklarda çok sayıda kadın ve erkek, kimi sesiyle, kimi değişik sazıyla toplulukta yer alır.
Zevkle izlediğimiz ahenkli ve çok sesli toplulukların başarısı, o topluluğu yöneten şeflerin başarısıdır.
Çağdaş, laik ve demokratik toplumların yükseliş sebebiyse, yetiştirdiği liderlerinin sayesindedir.
Toplumları yönlendirmekle, kalkındırmakla, basın hak ve özgürlüklerini savunmakla yükümlü olan siyasi liderleri ben, tıpkı çok sesli toplulukları yöneten koro şeflerine benzetirim.
Son on iki yıldır Almanya’yı yöneten Başbakan Angela Merkel de iyi bir şeftir.
Hitler gibi zalim bir diktatörün yönetiminde yıkıma uğramış, Rus işgaliyle ikiye bölünmüş
bir ülkeydi Almanya.
Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla işgaldeki Doğu Almanya, Batı Almanya ile tekrar birleşmiş.
Yoktan tekrar var olmayı beceren bir Almanya, bugün çoğumuzun imrendiği bir ülke olmuş.
Bugün Avrupa Birliği’nin de lideri olan Almanya, boşuna lider ülke konumuna gelmemiş.
Başbakan Angela Merkel, öğrencilik yıllarında sosyalist bir kulübün üyesiymiş.
2005 yılından bu yana da Almanya’nın Başbakanlığı'nı yapıyor.
Merkel, görevi bırakırken öyle bir konuşma yaptı ki!
Almanya boşuna Almanya olmamış dedirtti hepimize…
Merkel, “Esas olan görevi zirvede gönüllü olarak bırakmaktır. Haysiyetimle devraldım, haysiyetimle devrediyorum. Bu zaman zarfında Almanya’ya hizmet etmekten haz ve şeref duydum” dedi.
Fizik alanında doktora yapmış olan Merkel, donanımlı ve dürüst bir lider.
Bu kadar sene ailesiyle ile ilgili tek kelime duymadığımız, iş çıkışlarında market kasalarında alışveriş ücretini ödemek için sırada bekleyen, hiçbir Alman modacının kıyafetlerine sponsor olmayan Betty Barceley’in 79 euroluk ceketlerini tercih eden, yurt dışı gezilerine tarifeli uçak seferleriyle giden, gösterişli hayattan hep uzak duran, dimdik bir kadın Angela Merkel.
Bundan sonraki seçimlerde aday olmayacağını, Almanya’nın genç insanlar tarafından
yönetilmeyi hak ettiğini, “Ben başbakan olarak doğmadım ki” diyerek Başbakanlık görevine veda eden onurlu bir siyasi lider, Angela Merkel.
Bu köşe yazımı kaleme almamın nedeni, Angela Merkel’i övmek değil.
Merkel’in soylu davranışları, onun ailece yaşam tarzı birçok siyasi liderlere örnek olsun diyedir.
Merkel, Alman halkının mutluluğu için her zaman akıl ve bilim yolunu seçmiştir.
Merkel, manevi kaynağında erdem olan, maddi kaynağında halkının refahı için çalışan, inanç ve basın özgürlüğünü her zaman savunan bir lider olarak anılacaktır.
Angela Merkel, koltuğuna yapışıp kalan liderlerden olmadığını, artık bu işi gençlerin yapması
gerektiğini veda konuşmasında söylemiştir.
Almanya, boşuna Almanya olmamışsa, bunun temelinde ‘bilim ve aklın’ yol gösterici olması vardır.
Almanya boşuna Almanya olmamışsa, bunun temelinde Merkel’in;
bütün Alman halkının ‘çıkarlarını’ hak ve özgürlüklerini her şeyin üstünde tutması vardır.
Güle güle Angela Merkel, Almanya seni unutmayacak.