Zor bir yılı geride bırakıyoruz.

Son yıllarda huzur içinde geçirdiğimiz bir yıl olduğunu anımsamıyorum. Her yıl bir öncekini aratıyor. Yaşadığımız hiçbir olayı uzun süre konuşup değerlendirmeye fırsatımız olmuyor.

Yaşanan herhangi bir olayın şokunu üzerimizden atamadan bizi dumura uğratan bir gelişme mutlaka oluyor.

2018 ile ilgili her konuda birçok derleme haber internet sitelerinde yer alıyor. Bu derleme haberlere şöyle bir göz gezdirdiğinizde, ‘vay be, bunların hepsi bu yıl mı oldu’ diyorsunuz. Evet, Maalesef hepsi bu yıl oldu.

Umutlandığımız, hayal kırıklığına uğradığımız, sevindiğimiz, öfkelendiğimiz, neşelendiğimiz, umutsuzluğa kapıldığımız dolu dolu bir yıl oldu 2018. Bundan öncekiler gibi…

Kazananlar! oldu…

Kaybedenler! oldu…

İstismara ve şiddete maruz kalan kadınlar, çocuklar, engelliler oldu…

Hayvanlara uyguladıkları muamelelerle insanlığımızdan utanmamıza neden olanlar oldu…

İstanbul’un göbeğinde vahşice cinayete kurban giden oldu…

Bu cinayeti işledikten sonra elini konulu sallayarak ülkeden gidenler oldu…

Birden bire önlenemez yükselişe geçen dövizin allak bullak ettiği iş dünyasında kepenk kapatan ünlü markalar oldu…

İflastan önceki son hamle diyebileceğimiz konkordato limanına sığınan bine yakın şirket oldu.

Artık 2018’deki dertler tasalar, krizler kotamızı doldurduğumuzu düşünürken, bu ülkenin onuru Metin Akpınar ve Müjdat Gezen’e reva görülen muamele son noktayı koydu.

Ama büyük üstad Çetin Altan’ın dediği gibi, ‘enseyi karartmayın’…

Umut her zaman vardır.

Gelecek güzel günlere inancımız tamdır…

Mutlu yıllar…