Böyle seçim dönemi görmedim…

Daha kendi yarasını bastıramayanlar, kendini, kendine, arkadaşına, yoldaşına derdini anlatamayanlar, gelip seçmene nasıl kendini anlatacak?

Durum bildiriyorum; “Karanlık…”

Daha bir tane ayağı yere basan proje okumadım, görmedim duymadım…

Hiç birinden…

Hele Büyükşehir Adaylarından…

Sırf atmasyon, sırf hayal dünyası…

Hepsi birden…

Kusura bakmasınlar ama, damdan düşer gibi aday yapılınca böyle oluyor…

Onlar da haklı, hazırlıksız atanınca, ağza geleni söylüyorlar.

Örneğin, AK Parti adayı Sayın Nihat Zeybeki’nin İzmir’den zırnık haberi yok…

Ne yapılandan, ne projelenmişlerden…

Misal metronun otogara gitmesi, misal büyük kanal, misal katı atık tesisi…

Ya da hepsine hakim ama ağam bizimle dalga geçiyor…

Binali Yıldırım, iyidir kötüdür, yarısı atmasyon da olsa, hayal de olsa, Elinde dosyalarla 35 İzmir’e 35 proje diye dolandı en azından…

Kusura bakmasın, Sayın Tunç Soyer de bir başka hazırlıksız..

Zannımca Polyana, Erol Taş gibi kalır yanında…

Bu kadar toz pembe, pammmbuuk gibi bir dünya yok ki.

Partisinin içi karma karışık… Seçmen isyanda, partili tepkili, bırak partiyi, sokağa gidelim…

İzmirli trafikte inim inim inliyor, her sabah akşam ağzından küfür düşmüyor…

Birinin çıkıp “Şu projeyle trafiği rahatlatacağım” demesini bekliyor.

Ticaret dünyası, sanayici, kimliksizleşmiş kent vizyonu gibi, onlarca sıkıntının biriktiği İzmir’e bir ışık yakmasını bekliyor…

Oysa Sayın Soyer’den; “Güvercin ruhlarının tedirgin olmadığı bir kentte yaşayacağız” gibi Alfred Hitchcock filmi başlığına benzer mesaj alıyoruz…

Güvercin?

Tedirgin?

“Güler yüzlü flamingolar” ise kapasitemi aşar durumda.

Sayın Soyer, pespembe dünyasında bizi mutlu etmeye devam ediyor…

Örneğin geçtiğimiz hafta, belli ki makam aracında üretilmiş bir vaad yolladı kamuoyuna…

“Başarılı öğrencilerimiz ucuz binse otobüse…”

Kimse sayın başkan adayına söylemedi mi?

Hangi öğrenciyi hangi kriterle ayıracaksın?

Başarılı öğrenci, kırmızı kurdela mı takacak?

Daha koyu renkli bir öğrenci kartı mı taşıyacak?

Asıl başarısız öğrencinin derdini çözmek değil midir ağabeylik?

Neden başarısız? Sormak, çözüm bulmaktır. Mümkünse katkı koymak değil midir?

Belki o yaş diliminde misal, bluğ çağı sıkıntıları var.

Nasıl ayırırsınız öğrenciyi birbirinden…?

Liseyi 6 yılda bitirip doktor olmuş, profesör olmuş adam göstereyim mi size?

“Evladını birbirinden ayıran baba mı olur“ diyeni yok mudur?

Öğrenci öğrencidir…

Başarısız olanı “Tam bilet” ödesin bari, kurtulalım bu öğrenci müsveddesinden (!)

“Başarılı-başarısız” diye ayırmak kimin haddinedir?

Bu söylem, acilen düzeltilmeye muhtaç bir söylemdir…

…..

Her zaman olduğu gibi, bal böcekleri sarmıştır adayların yanını…

Her söyleme “Hürra , hülloooğ“ naraları başladı bile…

Yapmayın kardeşim…

Dost acı söyler…

Saçma sapan eylem ve sözlere karnımız tok.

Bizim beklentimiz, kente yönelik, kent yaşamına yönelik ayağı yere basan şeyler…

….

Bekliyoruz…

Görecek miyiz?

Yanıt veriyorum:

“Endişem yüksek, durum karanlık”

Zannımca; güvercinler ve de flamingolar da şaşkın…

Aslında ne oldu?

Aslında, benim yazacaklarımı CHP İzmir Milletvekili Tacettin Bayır söyledi.

Bu önemli…

Çünkü Tacettin Bayır partinin yaklaşık 40 yıllık çapacısıdır.

Bu milletvekili, canı yanmasa, dürüstlük damarına basılmasa, partisinin kirli çamaşırlarını söylemez, anlatmaz…

Durum böyle vahim demek…

Peki ne dedi Tacettin bayır;

1-Veli Ağababa, Tuncay Özkan ve Murat Bakan listelere müdahale etti.

2-Malatya milletvekili Ağababa ve Özkan, Güzelbahçe’den Buca’ya her yere karıştı.

3-Bu akıl tutulmasıdır

4-Bir önceki seçimde 8 kaybettik, şimdi 11-12 kayıp bekliyorum.

5-“Aman benim olsun, bir daha milletvekili olayım” kaygıları karıştırdı ortalığı.

6-Seçime 40 gün kala program yapamamış bir il başkanı var.

7-Bunlar İzmir coğrafyasını bilmeyen tabandan kopuk insanlardır…

Aslında tam da bunlar oldu…

Asıl düğün, asıl şenlik seçimden sonra…

Bu isyanı Tacettin Bayır yaptığına göre,

Taban karışık, seçmen mutsuz, genel merkez başarısızdır.

Çoban Ateşi

Eski bakanlardan Rıfat Serdaroğlu’nun başını çektiği

“Çoban ateşi” hareketinin organizasyonunu izledim.

Aziz Kocaoğlu ve Tunç Soyer de katıldı.

Hareket bir çıkış arayışı.

Katılımcıların yüzde 90’ı Doğru Yol Partisi’nin eski kadroları.

Genç arkadaşların katılımı azdı.

20-25 yıldır ortalıkta görülmeyen siyasetçileri gördüm.

Zaman yıpratmış bir çoğunu…

Bu haliyle çok iyi niyetli bir hareket olmasına rağmen,

Liselerin pilav gününü andırdı.

Çok da yüklenmemek lazım.

Katılımcılar tecrübeli olmasına rağmen, hareket çok genç çok yeni.

Ancak başarı isteniyorsa, “Ateş”i gençlerle harlatmak lazım.

 

Sosyal medyanın büyüsü

Sosyal medya kör eden bir büyüye sahip.

Bu büyü, adayları da sarmış durumda.

Ver ilanı, çık bir iki yayına tamam…

Olur mu?

Bence olmaz.

Seçmen dokunulmak ister, seçmen yüzünü görmek, sesini duymak ister.

Seçmen, bayrağıyla çanağıyla çömleğiyle güçlü bir örgüt ister.

Seçime parmakla sayılacak az süreler kaldı.

Pek hava yok hiçbir partide.

Sosyal medyadan kampanya ile seçime gitmek, ucuz ucuz yayınlara katılmak, oturduğu yerden başkan olmak istemek.

Büyünün etkisinde kalmaktan başka bir şey değil.

Zor dostum, zor…

DELİ ZİYA; “Bilmemek ayıp değil… Yeter ki çaktırma”