Haber/Arzu Çakırca
Son yıllarda, hem ülkemizde hem de dünya genelinde yaşanan gelişmeler sonrası insanoğlu yeni döneme adapte olmakta zorlanıyor. Bizde hem değişen dünya sisteminde, bireysel olarak nasıl bir yol izlemek gerektiği hem de stresi azaltıp iletişimi kuvvetlendirmek ile ilgili Kişisel Dönüşüm Rehberi Çiğdem Adalı ile sohbet ettik.
DEĞİŞİME UYUM, DEĞİŞEREK SAĞLANIR
Dünya sistemi değişirken insanlarstabil kalmamalı. Evet, her şeyin çok hızlı değiştiği ve dönüştüğü bir zamanda olabiliriz ama bu, geç kaldık anlamına gelmez. Her zaman hatırlamalıyız ki, hedeflerde imkânsız yoktur, insanların bahaneleri vardır. Yerli ya da yabancı birçok stratejist, ekonomist, fütürist ve hatta finansal astrolog sosyal medya üzerinden ülkemizde ve dünyamızda hangi konularda ne gibi değişimler olacağı ile ilgili düzenli olarak gözlem ya da araştırmalarını anlatan videolar yayınlıyorlar. Bizim burada yapmamız gereken tek şey merak etmek ve kendimizi tanımak. Merak ederek yaptığımız araştırmalar sonucu, kendimizi yenileyerek içinde bulunduğumuz süreci kolaylaştırabiliriz.
ZAMANA UYUM SAĞLAMAK
Mesleğimiz her ne olur ise olsun bugün, o mesleği kolaylaştırmanın ve daha iyisini yapmanın yolları var ya da yan dalları oluşmuş durumda. Örneğin artık bir bilgisayarda eski sistem yazılımlar ile pek işe yaramıyor, çeşitli yazılımlar ile sistem zenginleştirilmiş durumda. Bu yazılımlar da hayatımızı kolaylaştırıyor. Hatta bizim mesleğimizde bile teknolojik gelişmeler kullanılıyor artık. Online verilen eğitimler bunun sadece bir örneği. Misal, şu an bizim kullandığımız QUEX Frekans Dengeleme sistemine geçmeden önce ciddi bir araştırma yaptık. MRNA, DNA, frekans, yazılım vs. İnternet vasıtası ile kullandığımız yazılım sistemi kişinin negatif yüksek değerlerini düşürüp, pozitif alçak değerlerini yükselterek dengelenmeyi sağlıyor. Hal böyle olunca kişi, çok daha kısa bir sürede özgüven eksikliği, stres, kilo verme, iletişim kurma, motivasyon gibi kendinde sorun olarak gördüğü özelliklerini daha kolay değiştirebiliyor. Yani NLP, akupunktur, homeopati gibi konularda bilgi sahibi olup bu bilgileri kendimizde uygulayıp sonuca ulaşabilmek aylarımızı alabilir ama frekans dengeleme sistemi ile bu uygulamalar sadece bir iki saat gibi bir sürede tamamlanıyor. Elbette sistemi kullanan uygulayıcının bu konularda bilgi sahibi olması artı özelliktir. Neticede çalıştığımız veya çalışmak istediğimiz meslek dalı ile ilgili gelecek yıllarda nasıl gelişmeler olacağını araştırmak, geçmiş ile gelecek bilgililerini harmanlamak bizleri alanımızda daha görünür hale getirir.
FREKANS NEDİR?
Okuduğumuz kitaplar, izlediğimiz filmler, dinlediğimiz şarkılar ve hatta sohbet sırasında kurulan cümleler hepsi birer frekanstır ve bu frekanslar bizlerin hayatını şekillendirir. Bu eylemler sırasında kullanılan anlamı olumlu kelimeler bizlerin zihninde düşüncelerimizi oluşturur, düşünceler alışkanlarımızı ve alışkanlıklarımız da başarıyı getirir. Hayatta hiçbir şey tesadüf değildir. Hem kendi geleceğimiz hem de yaşamlarına temas ettiğimiz insanların gelecekleri öylesine kurduğumuzu sandığımız cümlelerdeki kelimeler ile şekillenir. Birçoğumuz farkında olmadan, frekanslar ile bir nevi algı yönetimi yapıyoruz. Önemli olan bu bilgiyi bilinçli kullanabilmektir.
KENDİNİ TANIMAK
Günümüzde birçok insan gerek işyerindeki çalışma arkadaşlarını gerek eş adayını ya da yeni taşınan komşusunu tanımaya çalışıyor. Peki ya, kaçımız kendimizi tanıyoruz? Ulaşmak istediğimiz hedefimiz gerçekten bizim hedefimiz mi yoksa çevremizdeki kişilerin baskısı mı? Biz ne istiyoruz? Ne düşünüyoruz? Bizi mutlu hissettiren ne? Bizim için başarı ne anlam taşıyor? Bu ve benzeri soruları yaşamımızda kaç defa kendimize sorduk ve daha da önemlisi hiç cesurca cevap verebildik mi? Kendimiz ile iletişimimizde, kendimize ne kadar dürüstüz? Özet ile kendini tanımayan insanın başkasını tanıyabilmesi çok zordur. Bu da günümüz iletişim sorunlarının en önemli etkilerindendir.
KİŞİSEL İLETİŞİM
Kişisel iletişim, kişinin kendisi ile olan iletişimidir. Az önce bahsettiğimiz gibi kişinin kendine ne kadar dürüst olduğu ile bağlantılıdır ve daha da önemlisi kendini ne kadar sevdiği ile ilgilidir. Zihin dediğimiz sürekli konuşur. Herkesin zihninde, bir kişilik daha vardır. İşte kişisel iletişimde, zihindeki o ikinci kişi ne kadar pozitif olur ise bizim için o kadar iyi olur. Örneğin bir hedef koydunuz ve o hedefe ulaşamadınız o an zihninizden hangi düşünceler geçiyor? Yine başaramadın, beceriksizsin diye kendinize mi kızıyorsunuz yoksa bu bize deneyim oldu, bir sonrakinde daha iyi sonuç alacağız diyerek kendinizi motive mi ediyorsunuz? Bizler öyle varlıklarız ki, yaratılmış her canlıya şefkat gösteririz de çoğumuz bu şefkati kendimizden esirgeriz. Oysa asıl önemli olan tüm hatalarımıza rağmen önce kendimize şefkat gösterebilmektir çünkü kendini seven insan diğer tüm canlıları da sevebilir. Kendi ile derdi olmayan insan herkes ile iyi geçinir.
SİYASETTE KİŞİSEL İLETİŞİM
Kişisel iletişim sadece özel hayatımızda değil siyasette de önemlidir. Günümüzde birçok siyasinin başarısız olma sebebi kendi söylediğine kendisinin inanmamasıdır. Farkında olarak ya da farkında olmadan kurduğu hatalı cümlelere yahut başarabileceğine inanmayan siyasi, seçmeni ikna edemez. Zira dil, yalan söyleyebilen bir organ olsa da beden ve enerjimiz asla yalan söylemez. Bu da frekans dediğimiz şeydir. Zihinden geçen düşünceler otomatik olarak bedene yansır. Bu yansıma ile ağızdan çıkan cümleler arasında uyumsuzluk var ise seçmen bunu farkında olmadan, bilinçaltı kodları ile anlar ve o adaydan uzaklaşır. Bu yüzden adaylarının konuşma metni çok önemlidir. Yazılanı okumak değildir burada konu. Eğer o metin, o adayın karakterine uygun değil ise orada bir boşluk oluşur. Tıpkı bedenimize uygun olamayan bir kıyafet gibi belki dikkat çekmemizi sağlar ama önemli olan dikkat çekmek değil kıyafetimiz ile bütünleşerek, etkileyici olabilmektir.
Özet ile ister ticaret, ister siyaset ya da özel ikili ilişkilerimiz olsun; kendimiz ile iletişimimizi iyileştirip, dünya genelinde ki gelişmelerden bize uygun olanı hayatımızda uyguladığımız takdirde yaşamak çok daha kolay ve keyifli oluyor.
