Haber / Gökçe ADAR

İZKA İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Mimar Azat Yeşil, İzmir depreminin yıkıcı olmasının sebebinin binalarda kullanılan zayıf betonlar olduğunu ifade ederek, depremin bina inşaatı konusunda sinyal niteliği taşıması gerektiğini söyledi. İzmir'de 2006 yılında depreme dayanıksız binaların tespit edildiğini ve kayıtlara geçtiğini söyleyen Yeşil, “2006 yılında depreme dayanıksız binaları tespit ettik. Binalardan öyle numuneler aldık ki, insanı tedirgin ediyor. Bazı binaların nasıl ayakta kaldığına hayret ettim. Eskiden binalar yapılmış ama altında zemin iyileştirmesi yok, kazıklar yok. Karşıyaka metrosunun inşaatında binaların altından öyle betonlar çıktı ki, biz şu an bu betonları binaların parkelerinin altına bile kullanmıyoruz. O derece zayıf betonlar kullanılmış. Tabi, bu durum o zaman koşulların teknolojisiyle de ilişkili ama şimdi fabrikalar çok güzel betonlar üretiyor. O yüzden bu ürünlerle yapılan binalarda deprem riski olmaz. Yeterki mühendislik hesabı yapılsın” dedi.

YÜKSEK KAT RİSKLİ DEĞİL

Depremde yüksek katlı binaların yıkılacağı algısının yanlış olduğunu da söyleyen Yeşil, “Biz, yatay mimariyle projeler üretiyoruz. Daha az katlı projelerimiz de var, çok katlı projelerimiz de var. Aslında depremin yıkıcı olmasının binanın alçaklığı ve yüksekliğiyle alakası yok. Depremde, 8 katlı binalar yıkıldı. 35-40 katlı binalar yıkılmadı. Bu şunu gösteriyor; önemli olan binada doğru proje geliştirmek, projenin denetlenmesi ve aynı zamanda proje planlarının da sahada uygulanmasını sağlamak. Konutlarda yaşam başladıktan sonra da bu sistemin bozulmaması için işlevsel olarak takipçisi olmak gerekir. Depremde yüksek katlı binaların yıkılacağı algısı yanlış. 30 yıl önce de usülüne uygun yapılan binalar ayakta kaldı. Depremi çok önemsemek gerekir. Yapı stoğunun hızlı bir şekilde belli bir planlama doğrultusunda geliştirmek gerekir. İzmir depremi bir sinyal niteliği taşımalı. Depremi her an yaşabilecekmişiz gibi önlem alınması gerekir” ifadelerini kullandı.

DÖNÜŞÜMDE GEÇ KALINDI

Depremde yıkılan veya hasar aldığı gerekçeyle yıkılan bina alanlarına kentsel dönüşümle yeni bir bina yapılmasının riskli olmadığını ifade eden Yeşil, İzmir'de kentsel dönüşüm sürecinin vatandaşları mağdur ettiğini ekledi. Yeşil, “Yıkılan binaların alanında yeni bir binanın yapılması yıkıcı deprem karşısında riskli değil. Ancak, İzmir'de kentsel dönüşüm sürecinde çok geç kalındı. Depremin üzerinden 1 yıl geçmesine rağmen, bir çok vatandaş mağdur oldu. İnsanlar evsiz kaldı bir yılda evlerinin temeli bile atılmadı. Çok iyi bir şekilde bir ay içerisinde organize olup, ikinci ayda çalışmaların başlaması lazımdı. Bu çok mümkündü. Bunun yapılmamasını ben hayretle karşılıyorum. Büyük bir felaketten sonra hızlı bir yol alıp, insanların evlerinin yapılması için koşullar sağlanmalıydı. Bir yıl geçtikten sonra emsal tartışmaları yaşanmaya başladı, bu bir ay sonra da yaşanabilirdi” şeklinde konuştu.

Binalar hazırlıksız yakalandı

1999 depremi öncesi İstanbul ve Bursa depreminin binaları hazırlıksız yakaladığını ifade eden Azat Yeşil, “99 depreminden önce yapılan İstanbul ve Bursa depreminden önce binalar hazırlıksız yakalandı. Bu dönemde hem inşaat teknolojisinin geri olması hem de mevcut deprem yönetmeliklerinin o döneme göre kaliteli üretme koşullarından uzak olması ve de iyi mühendislik hizmetleri verilmemesinden kaynaklı bölgelerde hasarlar oluştu fakat iyi mühendislik hizmeti veren bir çok bina da bu depremi hasarsız geçirdi, dolayısıyla yapılan yapılarda çok iyi mühendislik hizmeti varsa depremden korkulmamalı” dedi.

'30 senedir sektördeyiz'

İZKA'nın 30 senedir iyi mühendislik hizmetine sahip binalar inşaa ettiğini dile getiren Azat Yeşil, şunları söyledi: “30 senedir biz inşaatlarımızla sektördeyiz ve inşaatlarımızda hasar oluşmadı. İşimizi iyi mühendislik hizmeti vererek yapıyoruz. Depremden sonra da tüm müşterilerimizle plan ve projelerimizi paylaştık.”