Hazırlayan/ Lütfü Dağtaş

Aziz Nesin’inden adıma hiç imzalı kitap edinmedim ama oğlum Ekin ile kızım Eylül adına, 18 Mayıs 1991 günü Mahmut ile Nigâr adlı kitabını imzalatmıştım. Bir de öncesinde, mektupla isteğim sonucu bana elyazılı “Çıtır” adlı şiirini, 31 Ocak 1983’te göndermişti. Ayrıca açtığım fotoğraf sergilerinden birisini gezdikten sonra sergi anı defterime 4 Eylül 1993 günü yazdıkları hazinelerim arasındaki yerini almıştı.

Aziz Ustamızdan adıma imzalı kitabı olmasa da adıma imzalı bir fotoğrafı vardır. Onun öyküsünü aktarayım.

Muğla’da, belediye tarafından 1986 yılından düzenlenen Güz Etkinliği proğramı sırasında bir gün topluca Yatağan’daki Stratonikeia Antik Kenti’ni dolaşmaya gittiğimizde onun ağız dolusu gülerken portresini çekme başarısını elde etmiştim. Başarı dememin nedeni şu: Aziz Bey de elbet diğer insanlar gibi gülmesini bilir. Ama kendi demesiyle gülmece yazarı olmasından mıdır, nedir, genelde hiç gülmez; asıkla düşünceli bir yüz ifadesi algılarımızda daha kalıcı yer edinmiştir. Nitekim fotoğrafı çektikten çok sonra bir gün Karşıyaka’da kitap imzası sırasında önüne kitap yerine imzalaması için uzattığımda Usta bunu onaylamıştı. Bu şöyle oldu:

Yıl 1991. Karşıyaka Belediyesi’nin sahilde, Özgürlük Anıtı’nın bulunduğu yerde, 18 Mayıs 1991 günü düzenlediği bir kültür etkinliği var. O gün yazarlar, çizerler, şairler bir arada. Aziz Nesin de çağrılı konuklardan. Üzeri kitaplarıyla dolu bir masanın gerisinde oturuyor . Önünde çocuklardan yaşlılara uzun bir okur kuyruğu kitap imzalatmak için sırada. Ben de sıraya giriyorum ama elimde kitabı değil, 1986 Ekiminde, Muğla’daki Strotonikea’da o ağız dolusu gülerken çektiğim siyah beyaz fotoğrafı var. Aziz Usta, sırası gelene, “adın soyadın” diyor ama kaldırıp başını karşısındakinin yüzüne bakmıyor, daha doğrusu imza kuyruğunun hayli uzun oluşu nedeniyle bakamıyor. Okurun adını soyadını öğrenip imzalayacağı kitabın ilk sayfasına yazıyor, imzasını basıp yine başını kaldırmadan kitabı sahibine uzatıyor. Derken sıra bende. O, daha “adın soyadın” derken ben fotoğrafı uzattım. Önce şaşırdı ardından bir süre portresini inceledi, sonra kaldırdı başını yüzüme baktı:

-Ben hiç gülmem ki. Nasıl çektin bu fotoğrafı?

Gülümsedim.

-Peki, adın soyadın?

Söyledim. O da imzaladı.

Ord. Prof. Dr. Ekrem Akurgal

Arkeoloji dünyasının büyük adı Ord. Prof. Dr. Ekrem Akurgal ile 3-5 Ekim 1986 günleri düzenlenen, izleyici olarak benim de son derece mutluluk duyduğum Muğla Güz Şenliği sırasında Muğla’da tanıştım. Ekrem Hoca, bizlere Yatağan’daki Antik Strotonikai Kenti’ni yerinde anlattı, birlikte kent merkezindeki eski doku alanı Saburhane evlerini dolaştık. Hocanın, evlerden birinin sahanlığında birkaç kare fotoğrafını keyifle çektim. İzmir’e dönüşümde, o yıl Hüseyin’in Kemeraltı’ndaki ara sokaklarından birisinde ekmek teknesi Başak Matbaası’nda bastırdığım “Günün En Güzel Saatleri” adlı şiir kitabımı, Muğla’da çektikten sonra karta bastırdığım fotoğraflarını Hocamızın, Cinnah Caddesi 90/5 Çankaya Ankara, adresine postayla yolladım. Kısa süre sonra adresime, 31 Aralık 1986 tarihli, üzeri titrek elyazısıyla yazılı bir zarf geldi. Zarfın sol üst köşesinde, Prof. Dr. Ekrem Akurgal yazısını hemen okudum. Heyecan ve mutluluktan yüzümün al al olduğunu şimdi bile net anımsıyorum. Aynı heyecan içerisinde zarfı gelişigüzel yırtmamaya çalışarak dikkâtlice açtım. Ekrem Hoca, Topkapı Sarayı Müzesi’ndeki 1. Ahmet Albumü. XVII. yy. Bir eviçi gösterisinde maskeli curcunabazlar’dan parça adlı gravürün yer aldığı bir yeniyıl kutlama kartı gönderme inceliğinde bulunmuştu. İzmir Bayraklı kazılarının başlatıcısı, hocaların hocası Sayın Akurgal, “Sayın Lütfü Dağtaş, şiirlerinizi büyük zevkle okuyorum. Yeni yılda en iyi dileklerimle” diye yazıp altını imzalamıştı.

Hocadan adıma yeni yıl kartı gönderilmiş olmasından kaynaklı heyecanımı, gökyüzünde uçurtma gibi gezdiren diğer bir unsur kartın sol sayfası olmuştu. Hoca, bu karşı sayfaya da, kendisine gönderdiğim şiir kitabımdan, 12 Eylül Askeri darbesi ile ilgili olarak kaleme aldığım aşağıdaki şiirimi, yine aynı titrek elyazısıyla yazmış, hazinemi daha başka boyutta varsıl kılmıştı.

Yazılar şimdilik görünmez duvarlara yazılır!

Ayrı yollardan yürünür şimdilik