Yaylaköylülerin duyurdukları ve fotoğrafladıkları olay kısa sürede Karaburun Kent Konseyi ile ve Karaburun Yurttaş Davaları sürecini yürüten Av. Cem Altıparmak ile de paylaşıldı.

Yaylaköy’de RES’lerden dolayı her geçen gün artan doğa talanı kuşaklardır hayvancılıkla uğraşan çobanları zorluyor. Birer ikişer sürülerini satmak ve sürü sayısını azaltmak zorunda kalan Çobanlar ve köylüler Yaylaköy’deki talanın biran once durdurulmasını istiyor.

Rüzgar türbinlerinin, civarda yaşayanları afet etkisinde tehdit edici olduğunun farkında olan bir üst akıl, Yaylaköy’ü boşaltmak için, 1958 de oluşmuş bir mevzi heyelanı fırsat bilerek, (1963) yılında sınırlı tutulan ve1983’te ise artık heyelan riskinin kalmadığına hükmedilen Devlet kararlarına rağmen, bilim ve hukuk dışı bir tutumla “Afet Bölgesi” de ilan etti.

Mahkeme kararlarını hiçe sayan, Yaylaköy’ün talanına seyirci kalan ilgili kurumlara “Karaburun Yarımadası-Ildırı Körfezi Özel Çevre Koruma Bölgesi” ilan kararını bir kez daha hatırlatarak acilen göreve çağırıyoruz.

Karaburun kent konseyi

Süreç;

Karaburun Yarımadası’nın %61’ini (252 km²) tek başına kaplayan LODOS Elektrik Üretim A.Ş’ye ait “Karaburun RES Projesi”ne karşı yürütmüş olduğumuz hukuk mücadelesi 4.yılına girdi.

Bu zaman zarfında, proje için verilen ÇED Olumlu kararı iki kez ve üretim lisansı bir kez iptal ettirildi. Ne yazık ki, bu iptal kararlarına karşın, gerek T.C Çevre ve Şehircilik Bakanlığı gerekse Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından, Mahkeme kararlarındaki iptal gerekçeleri dikkate alınmaksızın, üretim Lisansları ve ÇED izinleri hızlı bir şekilde yenilendi.

Karaburunlu yurttaşlar, Karaburun Yarımadası’nın doğal, kültürel ve ekonomik yaşamı üzerinde geri dönüşü mümkün olmayan ağır tahribata yol açan bu hukuksuz uygulamaların durdurulması için, bir kez daha yargıya başvurdu.

T.C Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından, 27.02.2018 tarihinde ilan edilen ve Yaylaköy’de dikili olan 50 türbinin yanında 37 adet türbinin de eklenmesine yol açan ÇED OLUMLU kararının iptali için, İzmir Nöbetçi İdare Mahkemesi’ne Karaburun Yurttaş Davacıları tarafından dördüncü kez dava açıldı. Mahkemenin bilirkişi inceleme raporu bir kez daha Karaburunluların lehine sonuçlandı.

Bu süreç yürürken bu kez Karaburun İlçesi sınırları içerisinde Lodos Karaburun Rüzgâr Enerji Santraline (2. etap) ilişkin toplam 48 MW kurulu güce sahip ilave 12 adet türbinden oluşan Rüzgâr Enerji Santrali yapılması amacıyla hazırlanan 1/5000 ölçekli ilave Nazım ve 1/1000 ölçekli ilave Uygulama İmar Planı teklifinin T.C Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca 04.03.2019 tarihli ve E.50526 sayılı yazı ekinde Re’sen onaylandığı duyuruldu ve söz konusu onaylı 1/5.000 ve 1/1.000 ölçekli ilave Nazım ve ilave Uygulama İmar Planı paftaları ile Plan Açıklama Raporları, 07.03.2019-06.04.2019 tarihleri arasında İzmir Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nde askıya çıkarıldı.

Bu esnada, 15 Mart 2019 gün ve 30715 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanıp yürürlüğe giren, 14.03.2019 tarih ve 823 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararına istinaden, Karaburun Yarımadası-Ildırı Körfezi Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edildi.

Bu kararın 2 nolu maddesine göre, "...Mevcut her ölçekteki plan plan kararı ve projeler konusunda mezkur Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine göre yapılacak değerlendirme sonuçlanıncaya kadar herhangi bir uygulama yapılamaz".

Lodos Elektrik Üretim A.Ş, bu kararla birlikte, Karaburun RES projesi ile ilgili hiçbir uygulama işlemine kalkışmaması gerekirken, proje sahasında henüz kurulmamış türbinler için beton atma ve yol açma işlemlerine başladı. Bu durum Karaburun Yarımadasını Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan etmekteki amaçla çelişmiş, bölgede ekolojik yapının bozulmasına ve geri dönülemez bir zararın doğmasına yol açmış aynı zamanda suç oluşturmuştur.

Danıştay'ın kararıyla birlikte LODOS Elektrik Üretim A.Ş’nin hukuken geçerli ve yürürlükte olan bir üretim lisansı kalmamasına rağmen, firmanın geçerli bir üretim lisansı olmadığı sürece ÇED başvurusunda bulunması ve bu başvuruya ilişkin olarak T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın ÇED sürecini başlatması, ÇED hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verebilmesi hukuken mümkün olmamasına rağmen yapılmaya çalışılan nedir?

Yatırımcı Firma, süren mahkeme nedeniyle kesinleşmemiş “ÇED Olumlu Kararına” rağmen, çalışmalarını kesmeyerek rezerv alanı ilan edilen Yaylaköy’de 9 türbinin yapılması planlanan alanında büyük bir tahribata neden olmuştur. Bunun hesabını kim verecektir? Hesap kuşa, arıya, keçiye, çobana mı kesilecektir?

Karaburun RES projesinin “ÇED OLUMLU” kararının iptali için 4. kez açılan davada; İzmir 3. İdare Mahkemesi (2018/491 Sayı ve 2019/1000 no.lu karar ile), kapasite artırımı amacıyla planlanan türbinlerden 9 (dokuz) adedinin yapılmak istenen alanın, davadaki bilimsel dayanak olan “Bilirkişi Raporu” ’nun tespitleri doğrultusunda flora ve ornitolojik açıdan doğru olmadığına dayanarak, dava konusu “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu Kararı” ‘nın hukuka uygun olmadığına karar vererek dava konusu “ÇED OLUMLU” kararını iptal etmişti.

Karaburun RES projesi Karaburun Yarımadası-Ildırı Körfezi Özel Çevre Koruma Bölgesi içinde yer almaktadır. Bakanlık, Yaylaköy’de yapılan suç duyurularına ve İzmir İdare Mahkemesi’nin hukuksuz bulma kararına rağmen projelere “olur” vererek yanıt vermiştir. Lodos Enerji A.Ş’nin gereksinimlerini karşılamak amacıyla alınmış ve hukuki tutarlılıktan yoksun olan bu karar, önceden çalınmış olan minare için, ilgili Bakanlığın hazırladığı kılıftır.

Lodos Elektrik Üretim A.Ş, Yaylaköy’de doğa katliamına devam ederek geçerli yasalar nezdinde suç işlemeyi sürdürmüştür. Mahkeme kararı ile iptal edilen ÇED raporuna bir iki göstermelik ilave yaparak ve mahkemenin sakıncalı bulduğu konularda esaslı bir düzeltme yapmadan, 4. ÇED süreci için Bakanlığa tekrar başvurarak İDK toplantısında “yeni” ÇED raporunu onaylatmıştır. Usulde hatalarla dolu olan bu toplantı da şaibelidir.

Biz Karaburun’da yaşayan yurttaşlar olarak, T.C Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan, doğaya karşı hoyratça tahrip edici davranışlarda bulunanları cesaretlendirici etki yapacak olan, yukarıda bahsedilen ÇED sürecinin sonlandırılmasını ve Karaburun Yarımadası-Ildırı Körfezi ÖÇKB Yönetim planının hazırlanması sürecini başlatarak, doğal değerlerin tahribatını önlemek üzere gerekli rezerv alanları, hassas alanlar ve yarı hassas alanların saptanması sonuçlanıncaya kadar, Yarımadada hiçbir yatırıma izin vermemesini istiyoruz. Bu yapılmadığı takdirde, Karaburun Yarımadası ve Ildırı Körfezi Özel Çevre Koruma Bölgesinde, korunmaya değer ve tahrip edilmemiş bir şey kalmayacağı kuşkusunu kuvvetle duyuyoruz.