Avrupa Acil Tıp Birliği Konsey Üyesi ve Herkes için Acil Sağlık Derneği (HİASD) Başkanı Dr. Ülkümen Rodoplu, uyuşturucu maddelere ulaşmanın kolaylaştığını, bağımlılık yaşının 10'lara kadar düştüğünü, sentetik uyuşturucuyla ölümde Türkiye'nin Avrupa'da birinci olduğunu belirtti. Devletin resmi rakamlarına göre son 10 yılda uyuşturucu madde bağlantılı suçlardan dolayı ceza infaz kurumlarında bulunanların sayısının yüzde 410, madde bağımlılığından kurtulmak için tedavi merkezlerine ayaktan başvuru yapanların sayısının ise yüzde 674 oranında arttığını söyledi.

Avrupa Acil Tıp Birliği Konsey Üyesi ve Herkes için Acil Sağlık Derneği Başkanı Dr. Ülkümen Rodoplu, Türkiye'de uyuşturucu madde kullanımı ile ilgili verileri paylaştı. Uyuşturucu madde konusunun fazla gündeme gelmediğini, ancak madde bağımlılığının ülkenin kanayan yaralarından olduğunu söyleyen Dr. Ülkümen Rodoplu, sorunun halının altına süpürüldüğünü ifade etti. Türkiye'de madde bağımlılığının büyük boyutlara ulaştığını kaydeden Dr. Rodoplu, "Madde kullanan kişi sayısında, hastanelere başvuru oranlarında ciddi bir artış var. Özellikle sentetik uyuşturucu madde, yani bonzai kullanımı ve buna bağlı sorun yaşayan kişilerde ciddi artış var. Ayrıca bağımlılık yaşının çok düştüğünü görüyoruz. 11, 12, 13 hatta 10 yaşında madde bağımlılığı için hastaneye getirilen çocuklar var" diye konuştu.

Birleşmiş Milletler (BM) Uyuşturucu ve Suç ile Mücadele Dairesi verilerine göre sentetik uyuşturucu kullanımı sonucunda yaşanan ölümlerde Türkiye'nin, Avrupa ülkeleri arasında 1'inci sırada yer aldığına dikkat çeken Dr. Ülkümen Rodoplu, uyuşturucu maddelerin, vatandaşa, çocuklara ve gençlere ulaşmasının kolaylaştığını söyledi.


'MADDE BAĞIMLILIĞI GENÇ NÜFUSU TEHDİT EDİYOR'


Devletin resmi rakamlarına göre 2015 yılında 580 kişinin yüksek dozda uyuşturucu kullanımı nedeniyle yaşamını yitirdiğini vurgulayan Dr. Rodoplu, şöyle konuştu:

"Sentetik uyuşturucunun en yaygın olarak kullanılanı bonzai. Bunun nedeni, diğerlerinden ucuz olması. Uyuşturucu tacirleri, 'Fakir fukara çocuklar da kullansın' diyor. Bu çok ciddi bir sorun. Resmi rakamlara göre son 10 yılda uyuşturucu madde bağlantılı suçlardan dolayı ceza infaz kurumlarında bulunanların sayısı yüzde 410 arttı. Madde bağımlılığından kurtulmak için tedavi merkezlerine ayaktan başvuru yapanların sayısı son 10 yılda yüzde 674, madde bağımlılığından kurtulmak için yatarak tedavi olanlar yüzde 381 oranında arttı. Yatarak tedavi gören hastaların, maddeyi ilk kullanma yaşına bakınca da dehşet verici bir tablo var. Hastaların yüzde 10.9'u, 15 yaşından küçük. Yüzde 39.2'si 15-19 yaş, yüzde 30.1'i 20-24 yaş arası, yüzde 11.6'sı ise 25-29 yaş arasında. Madde bağımlılığı, Türkiye'de genç nüfusu tehdit ediyor. Geleceğimizi de yok ediyor. Bonzai, ilk kullanımda  öldürebiliyor. Son 2 yıldır ilk kullanımda ölenlerin sayısında bir gerileme var. Bu, kullanımın azaldığı anlamına gelmiyor. İnsanlar, hangi dozun öldürücü olduğunu öğrendi."

'İÇİNDE FARE ZEHİRİ BİLE VAR'


Sentetik uyuşturucunun içine fare zehrinden, naftaline, saman parçalarından çiçek tozlarına kadar değişik maddelerin karıştırılabildiğini belirten Dr. Ülkümen Rodoplu, "İlk kullanımda dahi beyin hasarı başlıyor. 'Bana bir şey olmaz, merak ediyorum. Bir tadına bakayım' diyerek bir tek doz dahi alsa, beyin hasarı başlıyor. Bu durum bonzaide daha belirgin olmak üzere bütün uyuşturucu maddeler için geçerli. Uyuşturucu madde kullananlarda 50'li-60'lı yaşlardan sonra Parkinson, Alzheimer görülme oranı yüzde 60'larda" dedi.

Bu maddeleri kullanan kişilerde ilk dozdan itibaren karaciğer ve böbrek hasarının oluştuğuna değinen Dr. Rodoplu, hiçbir uyuşturucu maddenin coşku verici, özgüven arttırıcı etkiye sahip olmadığına dikkat çekti. Tam tersi uyuşturucu madde kullanan kişinin içine kapandığını, depresyona girdiğini ve ölümü düşünmeye başladığını anlatan Dr. Rodoplu, "'Kendimi daha iyi hissedeyim, mutlu olayım, sevdiğim insana daha rahat açılayım' gibi bir algı ile uyuşturucu madde kullanımı yaygınlaşıyor. Birey bunu kullandığında umduğunu bulamayınca dozunu arttırıyor. Daha güçlü bir maddeye geçiyor. O nedenle tehlike çok hızlı büyüyebiliyor" diye konuştu.

'İLK DOZDA BAĞIMLILIK ORANI YÜZDE 50'


Uyuşturucu maddeyi bir kez kullanan kişinin bağımlı olma olasılığının yüzde 50 olduğunu, bunun da insanların hayatları için yazı-tura atmak gibi olduğunu vurgulayan Dr. Ülkümen Rodoplu, şunları söyledi:

"Biz de yaptığımız çalışmalarda, tedavi olmak için hastaneye başvuranlarda özellikle genç yaşlardakilerin yüzde 90'ının işsiz, yüzde 80'inin ise ilkokul terk, ilkokul mezunu olduğunu gördük. İşsizlik ciddi bir sorun. İşsizlik arttıkça bu sorun büyüyor. Ama bireyin işi varsa, bir gelecek umudu varsa, madde bağımlılığına yakalanmıyor. Eğitim arttıkça bağımlılık oranı düşüyor. İşsizlik ve eğitimsizlik temel sorun. Çağdaş dünyaya baktığımız bu sorunun eğitim sayesinde alışabildiğini gördük."

Uyuşturucu madde ticareti yapanlara, bu işi gelir olarak görenlere karşı emniyet birimlerinin daha sert, daha katı davranması gerektiğine işaret eden Dr. Rodoplu, "Benim kafamda 'Acaba uyuşturucu madde ticaretini yapanlara karşı yeterince hassas mücadele edilmiyor mu?' diye soru işaretleri var. Bu kadar kameranın olduğu bir ortamda, rahatlıkla kimlerin bunu dağıttığı, çocuklara verdiği belirlenebilir. Yürürken bile köşe başlarında, bazı kafelerin yanlarında, arkasında o alışverişi ben kendim görüyorum" dedi.

AİLELER NASIL ÖNLEM ALACAK?


Ailedeki iletişimin son derece önemli olduğunu söyleyen Dr. Ülkümen Rodoplu, "Çekirdek aile, ev çok önemli. Ailede iletişim varsa, o evden kolay kolay madde bağımlısı çıkmıyor. Ama iletişim kopuksa, anne ve babalar bireysel olarak çocukları ile ilgilenemiyor, hayatın akışı içinde onların sorunlarını gözden kaçırıyorsa, bağımlı olma olasılığı da yüksek" şeklinde konuştu.

Ailelerin, madde kullandığından şüphelendikleri çocuğun gömleğini kokladıklarını, eşyalarını karıştırdıklarını, kimlerle mesajlaştığına bakarak anlamaya çalıştıklarını, ancak bunlara gerek olmadığını, şüphe duyulması halinde çocuk ile açıkça konuşulmasının önemli olduğunu söyleyen Dr. Rodoplu, uyuşturucu madde kullananların çok su içtiklerini, bulantı şikayetlerinin olduğunu, yüzünde, kulaklarında ve gözlerinde kızarıklıkların oluştuğunu aktararak, "Bu kişilerde hijyen bozulmaya başlar. Yavaş yavaş içine kapanmaya başlar. Aynı kıyafeti günlerce giyebilir ve birileri uyarmadıkça bunun farkına varmaz. Dış dünyadan beklentisi kalmaz. Çocuğun gözünün feri kaçar. Çocuk anne ve babasından uzaklaşır" diye konuştu. Dr. Rodoplu, Avrupa'da hemen her çocuğun spor yaptığını ve sporun madde bağımlılığı ile mücadelede çok etkili bir yol olduğunu kaydetti. DHA