TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, “Toprağı korumadıkça küresel ısınmayı önlememiz zor, toprağı korursak iklimi koruruz” dedi.

ENGİNTEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç toprak ve iklimin birbiriyle yakın ilişkili olduğunu belirterek, “İklim değişikliği bugün ve yarınımızı tehdit eden en önemli sorunlardan biri. İklim değişikliğine özellikle fosil yakıt kullanımı sonucu ortaya çıkan sera gazları (karbondioksit vb.)neden oluyor” dedi.
Sera gazlarının küresel ortalama sıcaklıkları artırdığını belirten Ataç, yakın zamanda dünyadaki ortalama sıcaklığın 1 derece arttığını, bu artışın 1.5 derece ile sınırlı tutulmasının iklim değişikliği etkilerinin daha da şiddetlenmemesi için çok önemli olduğunu belirtti. Ataç, “Küresel sera gazı emisyonlarını 2030 yılına kadar 2010 yılı seviyesine göre % 45 azaltmamız ve 2050 yılına kadar net sıfırlamamız gerekiyor. Bunu başarmak için öncelikle toprak olmak üzere tüm karbon yutaklarını korumak büyük öneme sahiptir. Bu nedenle ülke genelinde düzenlediğimiz toprak yürüyüşleri, tanıtım ve bilgilendirme stantları ve eğitim etkinlikleri ile ‘toprağı korumak, iklimi korumaktır’ diyerek, toprak ve iklim değişikliği arasındaki karşılıklı ilişkiye dikkat çekiyoruz” dedi.

GIDAMIZ TOPRAKTAN


Gıda maddelerinin yüzde 95'inin doğrudan ya da dolaylı olarak toprakta yetiştiğini ama insanoğlu için yaşamsal önemi olmasına karşın topraklarımızın yeterince korunmadığını belirten Deniz Ataç şöyle dedi:
“Türkiye’de ve dünyada ciddi oranda toprak bozulumu görülüyor. Dünyada ekilebilir arazilerin %33’ü toprak bozulumuna uğramış halde bulunuyor. Erozyon ile öncelikle toprakların karbon içeriği en yüksek olan üst kısmı yok oluyor. Türkiye’de erozyon hala en büyük toprak bozulumu nedenlerinin başında geliyor. Topraklarımızın % 86’sında erozyon görülüyor. Bununla birlikte Türkiye’de yürütülen başarılı erozyon kontrolü ve ağaçlandırma çalışmaları ile taşınan ve erozyonla kaybedilen toprak miktarı yıllar içerisinde azalıyor. Ancak hala yılda 642 milyon ton toprak erozyonla taşınıyor. Bu toprağın 154 milyon tonu ise deniz, dere ve göllere taşınarak kaybediliyor. Türkiye’de erozyonla taşınan toprağın yaklaşık % 1’i ormanlardan, % 56’sı mera alanlarından, %3 9’u tarım alanlarından ve % 4’ü diğer alanlardan geliyor. Bu açıdan bakıldığında ormanların erozyonu önlemede önemli bir rolü var. Dolayısıyla orman varlığının korunması ve artırılmasının önemi bir kez daha öne çıkıyor. Bununla birlikte tarım ve mera alanlarında erozyonu azaltacak önlemlerin de alınması gerekli. Toprak verimliliğini azaltan erozyon aynı zamanda bugün ve gelecek kuşakların gıda güvenliği açısından büyük risk. Oysa sürdürülebilir toprak yönetimiyle % 58 daha fazla gıda üretilebilecek. Devlet ve karar alıcılar toprak yönetimi konusunda daha somut adımlar atmalı...”