Haber / Didar DEMİRCİ

Türk Mimar ve Mühendis Odaları Birliği (TMMOB) Şehir Plancıları Odası (ŞPO) İzmir Şubesi Yönetim Kurulu, İzmir depreminin yıl dönümünde ‘Afet Sonrası Toplanma Alanları’nı nitelik ve nicelik olarak 9 Eylül Gazetesi’ne değerlendirdi. Depremin en çok etkilediği Bayraklı ilçesindeki toplanma alanlarına ilişkin değerlendirmelerini paylaşan ŞPO İzmir Yönetim Kurulu, Türkiye Afet Müdahale Planı (TAMP) kapsamında İzmir’in 30 ilçesinde toplamda bin 644 adet toplanma alanı olduğunu ve ‘Geçici Barınma Alanları’ hakkında kesinleşmiş bir liste bulunmadığını açıkladı. Depremin en çok etkilediği Bayraklı ilçesinin Adalet, Manavkuyu, Mansuroğlu mahallelerinde belirlenen toplanma alanlarına ilişkin saha çalışması yapıldığını vurgulayan ŞPO İzmir Şube Yönetim Kurulu, Manavkuyu’da 6, Mansuroğlu’nda ise 9 toplanma alanı tespit edildiğini kaydetti. Söz konusu incelemeler neticesinde elde edilen saptamaları paylaşan ŞPO İzmir Şube Yönetim Kurulu, şu noktalara dikkat çekti:

“Saha çalışması sırasında pratikte toplanma alanı olarak kullanılan 4 adet açık ve yeşil alan, niceliksel (büyüklük) ve niteliksel (erişim, yapılara yakınlık, altyapı, vb.) olarak yeterlilikleri yönüyle incelenmiştir. Toplanma alanı kriterleri göz önüne alınarak değerlendirme yapıldığında; belirlenen toplanma alanlarının büyüklük/kapasite, erişim, altyapı ve ikincil tehlikeler ve geçici barınma amaçlı kullanım açısından eksikler ve sorunlar içerdiği ve toplanma alanı kriterlerini bütüncül olarak sağlayamadıklarını söylemek mümkündür. Manavkuyu Mahallesindeki afet sonrası toplanma alanlarının kriterlere uygun olmadığı, Mansuroğlu Mahallesindekilerin kısmen uygun olduğu, Adalet Mahallesinde ise belirlenmiş toplanma alanı bulunmadığı görülmüştür.”

ULAŞILABİLİR AMA…

ŞPO İzmir Şubesi’nden yapılan açıklamada Bayraklı ilçesindeki toplanma alanlarının yerleşim yerlerine yakınlığı ve ulaşılabilirliğine değinilerek, “Manavkuyu ve Mansuroğlu mahallelerinde belirlenmiş olan afet sonrası toplanma alanlarının ulaşılabilir ve erişilebilir olduğunu söylemek mümkün olsa da (Adalet mahallesinde yok) bu kriterin toplanma alanının niteliği açısından tek başına yeterli olmadığı, diğer kriterlerin sağlanması ile birlikte afet yönetimi açısından anlam taşıdığını söyleyebiliriz. Kaldı ki depremin etkilediği bölge, imar planı kararları doğrultusunda gelişmiş ve kamusal ve açık yeşil alanlar açısından görece kentin birçok bölgesine göre daha avantajlı bir konumdadır. Bu açıdan bakıldığında İzmir’in ıslah imar planları ile gelişim gösteren, kamusal açık alanların yeterli olmadığı bölgelerinde belirlenen afet sonrası toplanma alanlarının erişilebilirlik kriterini de karşılayamayacağını öngörmek yanlış bir tespit olmayacaktır” denildi.

HAYATİ ÖNEME SAHİP

ŞPO İzmir Şubesi, yaptığı açıklamada İzmir depreminden sonra ilçe ve mahalle düzeyinde toplanma alanları sayısında bir artış olduğunu ifade ederek, “Altyapı faaliyetleri, imar planı değişiklikleri ve mülkiyet değişimi sonucu önceden toplanma alanı olan yerlerin toplanma özelliğini kaybettiği münferit örnekler de vardır” sözlerini kaydetti. Yaşanılan deprem sonrası toplanma alanlarının hayati öneminin deneyimlendiğini belirten ŞPO İzmir Şubesi, “Bu nedenle sıkışık dokuya sahip bu tip alanlarda herhangi bir afet anında müdahalenin hızlı ve etkin olması için yol genişlikleri başta olmak üzere sosyal ve teknik altyapı alanları artırılmadan şehir planlama bilimine aykırı olacak inşaat artışı (emsal) yapılması yeni afetlerin kapısının aralanmasına neden olacaktır. Kaldı ki bu artış, yaşanan depremden ders alınmadığını göstermektedir. Bu kararı alanlar yaşanabilecek her türlü olumsuzluktan birinci dereceden sorumludur. Toplumcu ve kamucu uygulamalar hayata geçirilmediği sürece barınma hakkının çözülmesi mümkün değildir” sözlerini kaydetti.

TOPLANMA ALANI ÖZELLİKLERİ

Bir yerin toplanma alanı olması için hangi şartları sağlaması gerektiği konusunda da bilgi veren ŞPO İzmir Şubesi, toplanma alanında bulunması gereken özellikleri şöyle açıkladı: “Öncelikle; ilgili literatür incelendiğinde afet sonrası kullanım türleri olarak afet sonrası toplanma alanları ile geçici barınma alanlarının yer seçim özelliklerini ve mekânsal kurgularının farklı olduğunu vurgulamak gerekir. Türkiye’de afetzedelerin tahliye edildiği bölgelerin, özellikle de afet sonrası ilk saat ve günlerde her iki amaçla da kullanıldığını söylemek mümkündür. Fakat doğru bir afet yönetimi ve planlaması sürecinde ilgili ayrımı yapmak gerekir. Acil toplanma alanları, afet sırasında ve sonrasında insanların ivedilikle ulaşması gereken, afet riski taşımayan güvenli alanlardır. Afetzedelerin bilgilendirildiği, yardım ekipleri ile koordinasyonun sağlandığı, kurulacak geçici barınma alanlarına yönlendirmelerinin yapıldığı ön tahliye alanlarıdır. Toplanma alanlarının belirlenme kriterlerinden ilki kapasiteyle ilgili olup JICA 2002 Raporunda toplamda 500 m2’den daha küçük olmayacak biçimde 1.5 m2/kişi alan önerildiği, Tarabanis ve Tsionas’a göre standardın 2 m2/kişi olması gerektiği, TAMP-İzmir’de ise alanın 2,5 m2/kişi olarak belirtildiği görülmektedir. Bu alanların büyüklüklerinin yanı sıra yer seçiminde; nüfus yoğunluğu, konut yapı adalarına yürüyüş mesafesi (en fazla 500m.) içinde olması, ulaşılabilirlik ve tahliye kolaylığı, kamu mülkiyetinde olanların öncelikli olarak değerlendirilmesi, çok fonksiyonlu alanların değerlendirilmesi (yeşil alanlar, park, okul bahçesi, spor alanı, otopark, vd.), koordinasyon merkezlerine yakın olması ve temel altyapı gereksiniminin (elektrik, su, wc) düşünülmesi, ikincil tehlikelerden (artçı deprem, yangın, tsunami, vb.) uzak olması gibi kriterler sıralanmaktadır.”