Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Refik Turan, "Sevr Antlaşması deniliyor. Bundan sonra biz kurum olarak 'belge' diyeceğiz, Sevr belgesi. Antlaşma yok çünkü imzalanmadı, tanınmadı" dedi.



Prof. Dr. Refik Turan, okul kitapları ve çeşitli kaynaklarda Sevr'in 'antlaşma' değil 'belge' olarak anılması için girişimde bulunacaklarını açıklayarak, "Ayrıntı gibi görünebilir ama önemli, çünkü çocuklarımızın ve kamuoyunun zihnine böyle yerleşiyor. Ortada belge var ama bu bir antlaşma değil" dedi. Turan, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün "Türk milletine kurulan büyük suikast" olarak tanımladığı, 10 Ağustos 1920'de imzalanan fakat geçersiz sayılan Sevr ve günümüze kadar uzanan yansımalarına ilişkin AA muhabirine açıklamalarda bulundu. "Sevr, bizim için bir antlaşma değildir" ifadesini kullanan Turan, antlaşmaların devletlerarası karşılıklı kabule ve imza altına almaya dayalı belgeler olduğuna işaret etti.


'SEVR BELGESİ DİYECEĞİZ'



"Sevr Antlaşması deniliyor. Bundan sonra biz kurum olarak da 'belge' diyeceğiz, Sevr belgesi. Antlaşma yok çünkü imzalanmadı, tanınmadı" diyen Turan, sözlerini şöyle sürdürdü:


"Sevr'in 'antlaşma' olarak kullanılmasına karşı resmi olarak da çalışma yürüteceğiz. Yeni müfredatta Sevr'in 'antlaşma' değil 'belge' olarak ifade edilmesiyle ilgili girişimlerimizi yapacağız. Bazen hatalı ifadeler olabiliyor, yanlış söylemler devam edebiliyor. Ne yazık ki Sevr Antlaşması da biraz 'galat-ı meşhur' olmuş. Böyle bir antlaşma yok. Biz bunu yeni müfredatlara da önereceğiz. Belki bir ayrıntı gibi görünebilir ama önemli. Çünkü çocuklarımızın ve kamuoyunun zihnine böyle yerleşiyor. Ortada bir belge var ama bu bir antlaşma değil."


Sevr'in 'belge' olarak anılmasının tarih kitaplarını, ilgili kurum ile kuruluşları ve hatta medyayı içerisine alan topyekün bir çalışma olduğunun altını çizen Turan, "Bu konuda bilimsel görüşümüzü ortaya koyacağız, tavsiyemizi yapacağız. Müeyyide gücümüz yok ama bunu yerleştirmek için uğraşacağız" dedi. SPUTNİK