Uluslararası Doğa Koruma Birliği’nin raporuna göre, son 60 yılda yaklaşık 2 milyon hektar sulak alan yok oldu. Kurutulan alanların genişliği Marmara Denizi’nin kapladığı alandan büyük

Uluslararası Doğa Koruma Birliği (IUCN) tarafından hazırlanan rapor Türkiye’nin sulak alanları gerçeği ortaya koydu. Yok olan sulak alanlar Marmara Denizi’nden daha büyük bir alanı kaplıyor. Uzmanlar şu açıklamayı yaptı:“Rapora göre, Türkiye, Doğa Akdeniz havzasında en fazla tatlı su türünü barındıran ama aynı zamanda en fazla tür yok oluşunun yaşandığı ülke. Yanlış tarım politikaları nedeniyle sulu tarım için sulak alanların kurutulması ve yer altı su rezervlerinin yok edilmesi; yine yanlış tarım ve enerji politikaları nedeniyle barajlar ile nehirlerin önünün kesilmesi ve sayıları binleri bulan nehir tipi hidroelektrik santraller ile derelerin kurutulması bu yok oluşun en önemli nedenleri olarak tespit edildi.”

GERİ DÖNÜŞÜ YOK


“Doğanın yaşamsal döngüsü kırılarak biyolojik ve kültürel zenginliklerimiz geri dönüşsüz bir biçimde yok oluyor”diyen uzmanlar “Son yıllarda mevzuatta yapılan değişiklikler ve fiili uygulamalar ile bu yok oluş hızla artıyor. Geldiğimiz nokta yatırımların önünü açmak için doğanın geri dönüşsüz yok oluşu ile sonuçlanan bir biyoçeşitlilik krizidir” dediler.
Uzmanlar, çalışma kapsamında sulak alanlardaki balık ve tatlı su omurgasızlarının durumunun da değerlendirildiğini belirterek, “Bu çalışmanın bulgularına göre Türkiye’deki 28 alt havzada küresel öncelikte korunması gereken türlerin yaşadığı tespit edildi. Bu alt havzalardan 13 tanesi dünyada başka hiçbir yerde bulunmayan balık ve tatlı su omurgasızı barındıran sıfır yok oluş alanı olarak tescillendi. Türkiye’de en çok tehlike altında tür barındıran bölgeler Beyşehir Gölü ve çevresi (13 tür), Asi Nehri (10 tür), Çivril Gölü ve çevresi (8 tür) oldu” diye konuştular.
Bir zamanlar Türkiye’nin sulak alan cenneti olan Göller Bölgesi’nin içilebilir su kaynakları bugün can çekiştiğine dikkat çekilen açıklamada, ayrıca şu görüşlere yer verildi:
“Son 50 yılda irili ufaklı onlarca göl tamamen yok olmuş, Akşehir ve Eber gölleri kuruma aşamasında, Burdur Gölü üçte birini kaybetmiş, Eğirdir Gölü ağır bir kirlilikle boğuşmaktadır. Aksu ve Yukarı Köprüçay havzaları ise HES’ler ve vahşi madencilik nedeniyle su kaynaklarını kaybetmektedir.