Duruşma öncesi birçok kadın ve sivil toplum kuruluşu davaya destek olmak için Ankara Adliyesi önünde toplandı. Basın açıklamasında, "Kanıtlar ortada olmasına rağmen Şule Çet davasında karşılaştığımız tipik erkek adaletidir" denildi. İkinci duruşmaya Sanık Çağatay Aksu’nun baba İsmail Çet’e “Kızına sahip çıksaydın” sözünün damga vurmuştu.

Duruşmaya yoğun bir katılım olduğu belirtilirken 300 kişilik salonda 400'den fazla kişi olduğu ve salona giremeyen insanlar olduğu kaydedildi. Duruşmayı çok sayıda kadın örgütü, gazeteci, yabancı basın, milletvekilleri, baro başkanları ve avukatlar takip ediyor.

Verilen uzman mütalaası üzerine ifade vermek üzere Mersin Üniversitesi'nden gelen bilirkişi, Şule'nin tecavüze uğradığı yönünde kanıtların var olduğunu belirtti. Şule'nin tırnaklarından elde edilen DNA'ların bir mücadelenin kanıtı olduğunu ifade eden Bilirkişi Prof. Hakan Kar şunları söyledi:

"Olay yerinde kanıt biyolojik lekeler tespit ettim. Bunun için bir inceleme yapılmasını öneriyorum. Ayrıca Şule'nin boyun kemiğindeki kırık biçimi daha çok elle boğmada görülen bir kırıktır"

Berk Akand'ın avukatı, tırnak altı dokuların incelenmediğini ve sanıklarda hiçbir yaralanma olmadığını söyledi. Bunun üzerine Bilirkişi Kar, raporda inceleme olduğunu belirterek, tırnak altında doku olması için görünür yaralanma olmasına gerek olmadığını ifade etti.

Şule Çet’in avukatı Onur Tatar, Şule Çet'in 9 parmağında erkek DNA'sına, 7 parmağında birden fazla DNA'ya, 2 parmağında da sanık Berk Akad'ın DNA'sına rastlandığını belirtti.

Kar, Şule Çet’in vücudunda yüksekten düşmeye göre, elle boğmada 10 kat daha yüksek oranda görülen bir bulgu olduğunu belirtti. Sanık avukatlarının rapora tepki göstermesi üzerine Prof. Hakan Kar, 120 ayrı düşme vakasının ortalaması alınarak bilimsel çalışmaların yapıldığını ve bu çalışmaların ayrıntılarının raporda yer aldığını ifade etti. 

Şule'nin arkadaşı tanık olarak verdiği beyanında Şule'nin doğum gününü öldüğü günden sonraki gün kutlayacaklarını ve plan yaptıklarını belirterek şunları söyledi:

"O gün Çağatay'ın yanına parasını almaya gitmişti. Çağatay'ın ona karşı hisleri olduğunu düşündüğünü bize anlatmıştı. Şule 10 gün önce yeni ev tutmuş. Duvarlarını bile elleri ile boyamıştı. Hiçbir psikolojik sıkıntısı yoktu. Ona Pollyanna derdik. Her şeyi iyiye yorardı."

Sanık Çağatay Aksu ise Şule'nin Twitter paylaşımların Şule'yi intihara meyilli gösterdiğini söyledi.

Savcı: Sanık avukatları bana ses kaydı dinletmek istedi

Şule Çet dosyasının ilk savcısı Alev Ersan Albuz, "Sanık vekili avukatlar bana geldiler. Şule Çet’in avukatı Umur yıldırım ile ilgili ses kaydı dinletmek istediler. Kabul etmedim. İnternetten yayınlayacaklarını söylediler" dedi

Şule'nin avukatı: Şule'nin düşüşü kişi veya kişilerce atıldığını gösteriyor

Söz alan Şule Çet’in avukatı Ferhat Gebeş şu ifadeleri kullandı:

"Yükselten serbest düşme pozisyonunda 4 metre kat etmesi mümkün değildir, iki seçenek var, ya Şule kendisini ayakları ile itecek ki, Çağatay Aksu ifadesine göre Şule'nin ayakları havada, ikinci seçenek ise atılmış olması. Normal serbest düşme biçiminde bu şekilde olay gelişmez. Kişi veya kişilerce atıldığını gösteriyor. Şule'nin sağ dirseğinin altında kalmış sol ayakkabısı ve ayağında olsaydı bu imkansız olurdu. Sağ ayakkabısı ise 2 metre ilerisinde bulunmuş ayakkabısı. Çoraplarından birisi kayıp ve bunun bir açıklaması yok. Şule'nin üzerinde siyah bir kazak var, Şule düştükten sonra bu kazağın içe katlandığını görüyoruz. Bu durum cinsel saldırı için de delil sağlamaktadır nitekim kazağın sonradan giydirilmeye çalışıldığını düşünüyoruz. Şule atıldı, sol ayakkabısı önceden atıldı, kazağı içe katlandı ve bu düşme ile olamaz."

Sanık Çağatay Aksu: Benim doğaüstü güçlerim mi var?

Gebeş'in ardından konuşan sanık Çağatay Aksu, avukatların 'senaryo yazdığını' iddia ederek, "Hiç şaşırmadım. Benim doğaüstü güçlerim mi var? Dokunmadan nasıl atayım? Ben anlamadım. Tanıklara itibar etmeyin. Yeni senaryo için başarılar dilerim" diye konuştu.

Şule'nin avukatlarına, "Çürütmekten ben yorulmadım ama onlar da üretmekten yorulmadı. 14 ay geçmiş, 14 ay içerisinde kimin oraya gidip gitmediğini belli ki takip etmişler, neye göre eşyaları nereye koyduğuma karar vermişler. Oraya bir ayakkabı fotoğrafı koymuşlar ama nasıl benim ayağımı sığdırmışlar hiç anlamadım" diyerek tepki göstermeye devam eden Sanık Aksu, "İfademin arkasındayım, ivmelendirip atıldı deniliyor, kendi dediğini kendisi duyuyor mu? orada ivmelendirip nasıl atacağız zaten dar bir pencere” dedi.

Şule'nin parasını almaya gittiğine ilişkin iddialara ise Sanık Aksu, "Günlük 120 liraya çalışan bir bayan bu kişiler 1-2 günlük paralarını almaya asla gelmez" şeklinde cevap verdi.

Avukat Umur Yıldırım: Akand, Samsung telefon kullandığını söylüyor ama Huawei marka telefon teslim etmiş

Avukat Umur Yıldırım, Sanık Berk Akand'ın birinci celsede sanıkların telefonlarına el konuldu ama olay günü telefonlarını vermediklerini söyleyerek, "İlk celsede Berk Akand Samsung telefon kullandığını söylüyor ama celsede verilerine göre Huawei marka telefon teslim etmiş. Açık açık delil karartma, mahkemeyi yanıltma vardır. Kayıtlara göre bakıyoruz, 112, 110, 155 hiç bir numara aranmamış. Kurtarmak istiyordum, ama ne yazık ki ne 112 ne 118 ne de 155 i aramış" ifadelerini kullandı.

"Kızına sahip çıksaydın' diyen Çağatay Aksu'nun dışarıdaki kadınların can ve mal güvenliği için tutukluluğunun devamını istiyoruz"

“Bir önceki celsede Berk Akand dedi ki: 'Ben kaçsaydım tırnağımı bulamazdınız.' Bu açık açık kaçma şüphesi yaratır TCK'ya göre ve bu tutuklama devamını gerektirir" diyen Yıldırım, “Çağatay Aksu: 'Kızına sahip çıksaydın" diyen birisi ve bu bir itiraf niteliğindedir, ve içeride de bayağı başarılıymış, dışarıdaki kadınların can ve mal güvenliği için sanıkların tutukluluğunun devamını istiyoruz" dedi.