Haber/ Özge Günerken

Hikayesini tüm İzmir’e, Gazete 9 Eylül’ün Can Dostlar sayfasından duyurduğumuz Şopen sonunda ömürlük ailesine kavuştu. Hayvan Hakları Federasyonu – HAYTAP Temsilcisi Meral Örüç tarafından yaklaşık 2 ay önce Şopengazi Bakımevi’nde ölmek üzereyken bulunan, zamanında müdahale, bol sevgi ve iyi bakım ile hayata döndürülen minik köpek 3 aylık oldu.

Şopen adı verilen köpeğin kurtuluş hikayesi tüm İzmirlileri duygulandırdı. Öyle ki HAYTAP ile birçok etkinliğe katılan minik Şopen’i sevmek isteyenler kuyruklar oluşturdu.

Şopen için açılan sahiplendirme ilanına Sultan Keleş - Ferhat İletmiş çifti başvurdu. Örüç ile görüştükten sonra çift Şopen’i Bornova Evka-3’teki evlerine götürdü.

Yeni ailesi ve evine hemen adapte olan Şopen artık çok mutlu.

İlk görüşte aşk

Sultan Keleş, Şopen’i sahiplenme serüvenini şöyle anlattı: “Eşimle evcil hayvan sahiplenmek istiyorduk bir süredir. Şopen’in ilanını da Facebook’taki İzmir hayvan sahiplendirme sayfasına baktığımızda gördük. Şopen’in fotoğrafını gördüğümüzde heyecanlandık. Çünkü çok tatlı bir köpekti.

Kelimenin tam anlamıyla görür görmez aşık olduk. Meral (Örüç) hanımla telefonda konuştuktan sonra asıl görüşme için evine gittik. Orada da inanılmaz tatlı, oyuncu bir köpekle karşılaştık. Şopen bize çok cana yakın davrandı. Ve sahiplenme kararımız kesinleşti. Meral hanımın da içine sinince aldık köpeğimizi ve evimize geldik. Birbirimize kısa sürede çok alıştık, çok sevdik. Mutluyuz.”

Yeni adı pançuni olacak

Şopen’in alışma sorunu hiç yaşamadığından da bahseden Sultan Keleş, “Şopen evimizi çok sevdi. Hemen yerleşti. Adapte oldu. Bir tek dışarı çıkarken korkuyor, arabalardan ve sesten ürkebiliyor ama yavru olduğu için bu da normal. Biz apartman dairesinde oturuyoruz ama Evka-3 İzyuva tarafındayız dolayısıyla etrafımız tamamen yeşil alan. O bakımdan Şopen de şanslı. Şopen öyle bir köpek ki, evde de hiç sorun çıkarmıyor, çok uyumlu. Kucak seven bir köpek. Tam bir bebek. Bunun dışında ne zaman dışarı çıkarsak ilgi odağı oluyor. Herkes ne tatlı köpek diye, onu sevmeye başlıyor” dedi.

Şopen’in ismini değiştirmeyi düşündüklerini de belirten Keleş, “Adını Pançuni koymak istiyoruz ama henüz yeni ismine alıştırmaya başlamadık. Eşimle okuduğumuz bir kitabın karakteri Pançuni. O kitabı çok seviyoruz. Pançuni çok şapşal bir karakter, Şopen’i biraz ona benzetiyoruz. Fonetik olarak da Şopen’e biraz uyuyor, alışabileceğini düşünüyoruz” diye konuştu.

Keleş, daha önce de köpek baktığını ancak köpeğini bir hastalık sonucu kaybedince yeniden sahiplenmek için uzun süre beklediğini belirterek, “Eşimle evleneli bir süre oldu ama hep aklımızda bir hayvan sahiplenme fikri vardı. Sadece bir türlü adım atamamıştık. Ben daha önce köpeğimi kanlı ishalden kaybetmiştim. Böyle kişisel bir travmam var. O yüzden de yeniden köpek sahiplenme meselesi bir cesaret işiydi benim için. Ya yine köpeğim hastalanırsa, tüm bunları yeni baştan yaşamayı kaldırabilir miyim gibi düşüncelerle korkuyordum. Bir köpeği kaybettiğinizde bir evlat kaybetmişçesine üzüntü yaşıyorsunuz. Evlattan hiç farkı olmuyor. O yüzden belli bir zaman geçmesi gerekti. Eşimin ailesinin de bir kedileri vardı, onlar da kedilerini kaybettiler. O kedinin eşyaları ise şimdi Şopen’in oldu. Şopen çok sevdi tüm eşyaları. Yani Şopen’in gelişi ailemiz için hayli duygusal oldu” dedi.

Can dostunuz için para ödemeyin

Sultan Keleş; “satın alma sahiplen” anlayışının tüm Türkiye’ye yayılması gerektiğini de belirterek herkese şu çağrıyı yaptı:

“Bir hayvanı sahiplenmek isteyen insanlara öncelikle şunu söylemek isterim; çok fazla ve çeşitli platform var hayvan sahiplenebilecekleri, eğer önemli olan bir can dostu ile beraber yaşamaksa bunun için para verip satın almalarına hiç gerek yok. Canlara ödeme yapıldıkça, hayvanların alınıp satıldığı, pazarlara sunulduğu, meta haline getirildiği ve kötü koşullarda yaşamaya zorlandığı bu sistem devam edecek. Kulağımızı gözümü açarsak; sokakta, etrafımızda, barınaklarda bizimle birlikte yaşayabilecek bir sürü hayvan dostumuz var. Neden bunlardan bir tanesi de sizin can dostunuz olmasın?”