Saime AKÇURA

1965 yılında çıkan Akademi dergisindeki küçük bir yazı ve bir kaç kötü basılmış fotoğrafla başladı hikaye. Yazıyı Bedri Rahmi Eyüboğlu kaleme almıştı, hiç görmediğim bir şeyden bahsediyordu; “sinek sarayı”. Tüm internet taramalarımda bu formda bir sinek sarayı yoktu. Bilinen biçimlerde pek çok sinek sarayı, üzerlik ve benzerleri var fakat bunun gibisi hiç yok. Belli ki unutulup gitmiş, hiç izi kalmamış bir sinek sarayından söz ediliyor. Bedri Rahmi’nin bu minik yazısı ve fotograflar olmasa hepten yok olmuş bir geleneksel zanaat, el sanatı.

Bedri Rahmi Bursa seyahati sırasında sinek sarayı ile tanışmasını anlatıyor. Bursa’da kaldığı otelin bekleme odası tavanında ömründe rastlamadığı, salkım saçak, ama şirin mi şirin, sazdan örülmüş incik boncuk bir peri masalının sarktığını görür. Otel müdürü bunun adının “sinek sarayı” olduğunu, Bursa ilçelerinden birinde örüldüğünü söyler. Bir metre boyundaki bu ilginç nesneyi şöyle tarif eder Bedri Rahmi; “Sazdan örülmüş bir siniden, yemek tabağı boyunda otuz kırk parça sarkıyor, bunlara da çay tabağı boyunda yavrular ekleniyor. Sazdan örülmüş tabakların çevresinden köylü yazmalarında, baş örtülerinde rastlanan oyalar sarkıyordu, ama bu oyalar yazmalardaki gibi uzun emeklerle, iğne ile örülmüş değil, sadece renkli bez parçacıklarından pul pul kesilmişlerdi. Sazdan örülmüş her tabak dört ucundan iplerle öteki tabaklara bağlanıyor, uçurtma yapanların çok iyi bildiği bir denge ile tavandan sarkıyordu.”

Bedri Rahmi, “sinek sarayı”nı izlemeye başlar, kapı açılıp kapandıkça “sinek sarayını ören allı pullu saz tabakalarının sevinçle tir tir titrediğini, her titreyişte renkli bez parçacıkların akla gelmez, tasarlanması imkansız renk dizileri” yarattığını görür. Bedri Rahmi’yi etkileyen bu peri masalı objesi beni de çok  heyecanlandırdı, epey bir etrafında dolandım ve bu kaybolup gitmiş şeyi yapmaya karar verdim.

Benim sinek sarayım renkli bez parçaları, oya, boncuk, metal ve  gümüş aksesuarlar, püskül gibi parçalardan oluştu. yapımı uzun sürdü ve nihayetinde sinek sarayı hayata döndü, palmiye yaprağından plakaları sevgili arkadaşım Hülya Babalıoğlu ördü, çok teşekkür ediyorum.

Sinek sarayı aslında bir çeşit üzerlik, üzerlik doğaüstü etkileri olduğuna inanılan bir bitki. Nazar otu olarak da biliniyor. Nazarı önlemek, hastalığı sağaltmak, kötü ruhlardan korunmak için kullanılıyor.

Sinek sarayı üzerlikle akraba, belki üzerlik tohumları taşımıyor ve çok daha boyutlu bir yapı oluşturuyor ama ilk etkisi yine de benzer bir duygu.

Öte yandan “sinek sarayı”nda sıkça kullanılan bez parçacıklarının, Anadolu’da yaygın olarak ağaçlara ve yatırlara bez, çaput bağlama geleneğinden de esinlendiğini düşünüyorum.