İzmir Barosu, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı için bir açıklama yayımladı. Krizlerde yine en çok etkilenenlerin çocuklar olduğu belirtilen açıklamada, “Verilerinin her biri tartışma konusu haline gelmiş olan TÜİK bile 20 Nisan 2021' de yayınladığı ‘İstatistiklerle Çocuk’ bülteninde, toplam nüfusun 22 milyon 750 bin 657’sini çocukların oluşturduğu ülkemizde, çocuk işçilik oranının yüzde 16.2 gibi trajik bir boyutta devam ettiğini ortaya koydu" denildi. Açıklamada, şu ifadeler kullanıldı: “Bunun yanında, Türkiye’de geçici koruma statüsü altında yaşamlarını sürdürmeye çalışan 1 milyon 737 bin 502 (0-18 yaş arası) Suriyeli çocuğun büyük kısmının da çalıştırıldığı bilinmektedir. Türkiye, Kosta Rika ve Güney Afrika’dan sonra yüzde 25 ile çocuk yoksulluk oranın en yüksek olduğu OECD ülkelerinden biridir. Pandemi nedeniyle gelir kaybı yaşanan ailelerin çocuklarının çalışma alanına daha çok yönlendirilecekleri düşünüldüğünde, çocuk işçiliğinin geleceği boyut daha da trajik olacaktır kuşkusuz. Ülkenin geleceğini şekillendirmenin en önemli yollarından biri olan eğitime pandemi sürecinde açıkça ‘değersizlik’ atfedilmiştir.”

'İlk feda edilen okullar'

EBA’ya girebilmek için çatıya çıkan ve düşerek yaşamını yitiren 8 yaşındaki Çınar Mert’in, Urfa’da işçileri taşıyan minibüsün devrilmesi sonucu yaşamını yitiren 15 yaşındaki 'tarım işçisi' Ayşe’nin, hapishanelerdeki çocukların, çocuk yaşta zorla evlendirilen çocukların ve 30 Ekim’de İzmir depreminde hayatını kaybeden çocukların hatırlatıldığı açıklamada, “Bir çocuğu yaşama hazırlamanın vazgeçilemez değeri olan ve öncelikli olması gereken eğitim, ne yazık ki ilk feda edilenlerin başında gelmiştir. Okulların değeri ne acıdır ki AVM’ler düzeyine çekilmiştir. Kuzey yarıkürede bulunan OECD ülkeleri arasında pandemi nedeniyle ilk ve orta düzeydeki okulları en uzun süre kapalı tutan ülke Türkiye olmuştur. Başta öğretmenlerin aşılanması olmak üzere her türlü önlem alınarak okulların açılması gerekirken; EBA ve çevrim içi eğitim kanallarına erişmede yaşanan zorluklar ve bazı bölgelerdeki olanaksızlıklar, zaten var olan eşitsizlikleri iyice derinleştirmiş ve uzaktan eğitime erişim oranı yüzde 15-20 seviyesinde kalmışken, Milli Eğitim Bakanı'nın online eğitime salgın sonrasında da devam edilebileceği açıklaması, derin bir kaygı yaratmaktadır. Eğitimden koparılarak evlere çekilen ve/veya çalışmaya yönlendirilen çocukların sayıları hızla artacak ve her alanda çocukların maruz kaldığı ihmal ve istismar telafi edilemeyecek boyutlara erişebilecektir.”

'Haklarını kullanamıyor'

Çocukların, Birleşmiş Milletler (BM) Çocuk Hakları Sözleşmesi'nde yer alan haklardan yararlanamadığı belirtilen açıklama, şöyle devam etti: “Devlet, BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde söz verdiği için çocukların bu haklarını kullanamamalarından sorumludur. Çocukların bu hakları kullanmaları hiçbir bahaneyle esnetilemez ve ötelenemez. İyi olma ve mutlu olma hali elbette ki çocukların en doğal, en vazgeçilmez hakkıdır ancak ülkemiz gerçeğinde, yaşadıkları değil; uzaklarında olan bir “tema” olmaktan öteye gidememektedir. İsterdik ki 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı için yaptığımız bu açıklamamız çocukların yaşadıkları hak ihlallerine ilişkin olmasın, yüreklerimizi şenlendirsin, baharın güzelliğince esintiler, kokular, cıvıltılar getirsin. Ancak ahdımız olsun ki neşe dolacağımız, bayram gibi bayram yaşayacağımız, evlerimizin, okullarımızın, sınıflarımızın, sokaklarımızın o güzel seslerinizle, bahar gülüşlerinizle şenleneceği 23 Nisan’lar gelecek çocuklar. Biz inanıyoruz ve vazgeçmiyoruz.”