Yılın ilk altı ayında Türkiye'nin otomotiv üretimi bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 2 artarak 649 bin 311 adet seviyesinde gerçekleşti. Aynı dönemde toplam otomotiv ihracatı adet bazında yüzde 1.2 artarak 466 bin 995 adet oldu. Ocak-Haziran döneminde toplam pazar ise geçen yıla göre yüzde 9 azalarak 375 bin 683 adet düzeyinde gerçekleşti.

Türk otomotiv sanayisinin ilk 6 aylık sonuçlarını ve otomotiv sektöründeki güncel gelişmeleri değerlendiren Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Eroldu, sektörün yaşadığı sorunlar hakkında da dikkat çeken açıklamalarda bulundu.

Küresel piyasalardaki gelişmeler, Avrupa pazarındaki daralmanın Türkiye'ye etkisi ve güncel ekonomi politikalarına değinen Eroldu, birçok kişinin merakla beklediği Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) indirimi konusunda da net mesajlar verdi.

Mevcut şartlarda otomobillere uygulanan ÖTV'de indirim beklemenin gerçekçi olmadığını vurgulayan Eroldu, "Benim şahsi düşüncem, talebin bu kadar yüksek olduğu bir ortamda, bir de ekonomik sonuçları düşündüğümüz zaman, ÖTV indirimi beklemek çok gerçekçi değil. Tüketici talebi düşerse bu yönde bir beklenti olabilir. Aslında, ÖTV indirimi kısa vadeli bir çözüm, iç pazarı büyütmek için bütüncül bakış açısı gerekli" dedi.

'İKİNCİ YARI DAHA ZOR OLACAK'
OSD Yönetim Kurulu Başkanı Eroldu'nun ÖTV konusundaki açıklamasının ardından, verdiği diğer mesajlara bakmakta da fayda var.

Eroldu, yılın ilk 6 ayının sanayi açısından pozitif geçtiğini kaydederek, yılın ikinci yarısında negatif gelişmeler yaşanabileceği uyarısında bulundu.

Eroldu, "Gelecek 6 ay negatif bir tablo yaşayacağımıza dair tahminlerimiz var. Avrupa’da artan enflasyon ve adetlerdeki düşüş, Türk otomotiv sanayi açısından, ihracat bacağında bir sıkıntı yaratabilir. Buna yalnızca ihracat bacağı olarak da bakmamak lazım, iç pazarda da artan fiyatlar pazarda bir miktar gevşemeye yol açacak gibi duruyor. Dolayısıyla ikinci yarı biraz daha zor olacak" dedi.

'PARİTE KAYNAKLI KAYIP 1 MİLYAR DOLAR'"
Cengiz Eroldu, otomotiv sanayisinin karşılaştığı sıkıntılar hakkında da konuştu.

Bu kapsamda, Avrupa’daki talebin ve üretim adetlerinin hem çip krizi hem de enflasyon kaynaklı düştüğünü ifade eden Eroldu, euro-dolar paritesindeki değişime dikkat çekti.

Eroldu, "Dolar paritesinin yukarı yönlü hareketi ve bizim de çoğunlukla Avrupa bölgesine ihracat yapmamız, sektörel ihracat sıralamasında bir kayba yol açıyor. OİB’in rakamlarına göre ilk 6 ayda 1 milyar dolarlık parite kaynaklı kayıp var" dedi.

İhracatın çok önemli bir kısmının euro bölgesine gittiğini ifade eden Eroldu, "Fakat ham maddelerin bütün dünya fiyatları ABD doları. Aslında hem ülke açısından hem de otomotiv sanayii açısından da paritenin bu seviyeye gelmesi iyi bir şey değil. Bu aslında ithalatçıyı bir miktar daha rekabetçi kılacak bir parite. Eğer parite bu seviyede kalırsa, Türkiye’nin dış ticaret dengesinin olumsuz etkileneceğini bekliyoruz" diye konuştu.

Cengiz Eroldu, sanayi açısından önemli sorunlardan bir tanesinin de ham madde malzeme fiyatlarındaki artışlar olduğunu söyledi. Eroldu, "Bunun dışında da emtia fiyatlarında yüzde 100’e yaklaşan, hatta yüzde 100’ü geçen fiyat artışları var. Bütün sanayi kollarında, bütün sektörlerde çok önemli bir maliyet baskısı var. Bunu da bir şekilde yönetmeye çalışıyoruz" dedi.

'SERBEST PİYASA EKONOMİSİNDEN UZAKLAŞMAMALIYIZ'

OSD Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Eroldu, mevcut para politikalarının sanayiyi olumsuz etkilediğine de değindi.

Eroldu, "Türkiye’de öngörülemeyen mali politika düzenlemeleri otomotiv sanayisi üzerinde birtakım sorunlar yaratmaya başlıyor. Merkez Bankası’nın ve Maliye Bakanlığı’nın aldığı parasal düzenlemeler sanayicinin ve ihracatçının işlerini bir miktar zorlaştırıyor. Bunların içinde en önemlisi ihracat bedelinin yüzde 40’ını TL’ye dönüştürme zorunluluğu. Eximbank’ın kullandırdığı Türk Lirası cinsinden kredilerde şu anda sıkıntılar var. Döviz varlığı olan şirketlerin TL kredi kullanılmasının sınırlandırılması gibi" ifadelerini kullandı.

Atılan adımların yatırım ortamına zarar getirdiğini de kaydeden Eroldu, "Türkiye’ye yeni gelecek olan yatırımcılar açısından da bunlar ortamı zorlaştıran konular. Serbest piyasa ekonomisi koşullarından çok uzaklaşmamamız lazım. Bu, otomotiv sanayisi için de bir takım zorlukları getiriyor" vurgusunda bulundu.

'YENİ YATIRIMLAR İÇ PAZARIN İYİLEŞMESİ LAZIM'

2022 de çip krizi sebebiyle küresel olarak 2.6 milyon adet kayıp yaşandığını aktaran Eroldu, en büyük kaybın 350 bin adet ile Avrupa'da yaşandığını ve söz konusu krizin 2023'te de devam edeceğini belirtti.

Gelişmeler ışığında, Türkiye’nin rekabetçiliğini koruması için izlenmesi gereken yol haritasını da paylaşan Eroldu, bu kapsamda ihracat pazarlarının çeşitlendirilmesi gerektiğini söyledi.

Eroldu, "Avrupa’da talepteki azalmayla birlikte Türkiye’deki ihracatçıların, otomotiv sanayii de bunların içinde, yeni ihracat pazarlarına doğru hareket etmeleri lazım" diye konuştu.

Avrupa otomotiv pazarının küçülmesinin Türk otomotiv sanayisi için tehdit olduğunu açıklayan Eroldu, "Avrupa'daki otomotiv fabrikalarında kapasite fazlası ortaya çıktı. Bir yandan yeni yatırımlar peşinde koşarken bir yandan da mevcut yatırımları korumamız lazım artık. Avrupa'da fabrikaların kapasitenin boş kalması Türkiye için bir tehdit olsa da, dünyada artan enflasyon üreticileri daha düşük maliyetler ile üretime zorluyor. Bu da Türkiye için fırsat olarak görülebilir" ifadelerini kullandı.

Yatırımların Türkiye’ye çekilmesi için teşviklerin yeterli olmadığını da söyleyen Eroldu, "Muhakkak Türkiye pazarının, iç pazarın potansiyelinin daha iyi bir şekilde ortaya çıkması lazım. Türkiye’ye yeni otomotiv yatırımlarının gelmesi için iç piyasanın iyileşmesi lazım" dedi.

'ARAÇ PARKI YENİLENMELİ'

Türkiye’de otomotiv sektörü açışından önemli bir konunun da araç parkının yaşı ve enerji verimliliği olduğunu vurgulayan Eroldu, "Bu konuların bütünsel politikalarla ele alınması gerektiği görüşündeyiz" dedi.

Türkiye’deki otomobil parkının 21.5 milyon civarında olduğuna değinen Eroldu, "Otomobilde bizim ortalama yaşımız 13.6. Hafif ticari araçlarda 13.1. Ağır ticari araçlarda 17, traktörlerde 24.3. Dolayısıyla oldukça yaşlı bir parkımız var. Parkın yarısı 11 yaştan büyük. Bunlar aslında ağırlıklı olarak 2000’den yollara çıkan araçlar" dedi.

Türkiye’de 2000’den önce yollara çıkan araçların araç parkının yüzde 48’ini oluşturduğunu açıklayan Eroldu, "Bu araçlar çevre kirliliğinin ise yüzde 80’ini, yüzde 90’ını oluşturuyor. Bu tabii sorunu gösteriyor. Çevre ve enerji verimliliği açısından Türkiye’deki bu 21,5 milyonluk araç parkının mutlaka gençleşmesi konusunda birtakım çalışmalar yapılması lazım" görüşünü paylaştı. (Habertürk)