Haber / Gökçe ADAR

Oğlunun beyninde tümör olduğunu öğrenen Semra Kobak, işinden ayrılarak, annesi ile birlikte İzmir'de yaşamaya başladı. Anne Kobak, kazancının olmamasından dolayı çocuğunun hastane masraflarını zorlukla karşıladığını ifade etti..Oğlunun hastalığını anlatan Kobak, “Oğlum 6 yaşındayken yüzünün sol tarafında bir his kaybı oldu. İlk başta oyun yapıyor sandık. Çok üzerinde durmadık. Komşumuz doktordu. Serdar'ın yüzünü görüp doktora götürmemiz gerektiğini söyledi. Balıkesir Ayvalık'ta yaşıyorduk. Hemen İzmir'e geldik. Beyninde tümör olduğunu söylediler. Geçen yıl Mayıs ayında ameliyat oldu. Ameliyat sonrası, 3-4 ay içerisinde toparladı. Ancak daha sonra tümörde büyüme oldu ve hastalığı devam etti. 20 gün yoğun bakımda kaldı. Yoğun bakımdan çıktı ancak şimdi gözünü açamayacak ve solunum cihazına bağlanacak duruma geldi” dedi.  

Devlet yardım etmeli

Balıkesir’den İzmir’e geldikten sonra hastane masraflarından dolayı maddi sıkıntı yaşadığını dile getiren Kobak, devletin ihtiyaçların sadece 50 TL’sini karşıladığını söyledi. Kobak, maddi sıkıntı geçen ailelere devletin yardım etmesi gerektiğini söyleyerek, “Devlet bu konuda destek olması gerekiyor. Her adım başı bizden para istiyorlar. Bir ıslak mendil, bir bez, çok basit gibi görünebilir ama yıllardır bu paraları verdiğim için artık ihtiyaçları karşılamakta zorlanıyorum. Devlet solunum cihazını veriyor ama cihazın hortumunu karşılamıyor. Maddi destekler sayesinde Serdar'ın ihtiyaçlarını karşılıyoruz” diye konuştu.

Ayvalık’tan geldiği zaman kalacak yerinin olmadığını söyleyen ve bir arkadaşı vasıtasıyla, İzmir Hasta Çocuk Evleri Derneği’ne ait evde kalmaya başlayan Kobak, “Ben asgari ücretle geçinen bir insandım. Eğer İzmir Hasta Çocuk Evleri Derneği Başkanı Sevgili Sevil Ozan olmasaydı ne yapardım bilmiyorum. İlk geldiğimde, kaldığım yere neredeyse 2 bin TL verdim” ifadesini kullandı.

'Güçlü olmak zorundayım'

Eşinden ayrı olduğu için 7 yıldır oğluna hem annelik hem de babalık yaptığını söyleyen Kobak, şöyle devam etti: “Dışımı görenler çok fazla güçlü olduğumu söylüyorlar. Öyle olmak zorundayım ama içimi kimse bilemez. Oğlumun beni hissettiğini biliyorum. Bu hissi hissettiğimden beri, odada ağlamayı yasakladım. Çünkü benim oğlumun ruhu rahatsız değil sadece bedeni rahatsız. Sürekli olarak onunla konuşuyorum. Verilen ilaçları söylüyorum. Ben yıkılırsam o da yıkılacak. Bunun için güçlü olmak zorundayım.”