Hazırlayan: Şeyda GÜMÜŞ BİNGÖL

New York, ABD’ye giriş kapısı olduğu kadar dünya ekonomisin de kalbinin attığı yer. 11 Eylül terör saldırısının ardından görüldü ki, New York’un güvenliği ve ekonomisi sarsılınca bu tüm dünyayı etkiliyor. New York, çeşitli ülkelerden gelen, farklı din, dil ve ırktan insanlardan oluşan 20 milyon nüfusa sahip bir eyalet. New York eyaletinin kalbi ise, Manhattan adası ve bu adaya köprülerle bağlı 5 ilçeden oluşan New York City olarak adlandırılan yasal nüfusu 8 milyon 175 bin olan şehir merkezi.
New York’un dünyaca ünlü ikonlarını barındıran, Wall Street’in de bulunduğu Manhattan adası şehrin merkezi. 4 milyonluk nüfusa sahip ve adaya günlük giriş yapan 2 milyon kişi ile, şehrin en kalabalık noktası. Şehrin demografik yapısı ve konumu, olumlu yöndeki katkıları kadar, olumsuzlukları da buraya taşıyor.
New York City, uluslararası limanı ve kıtanın en büyük havalimanı ile doğal olarak salgının en yoğun yayılma noktası haline geldi ve bugün Epidemic Center (Salgın Merkezi) olarak anılıyor.
New York şehrinde 3 tane büyük Çin mahallesi var. Bunların en meşhuru Manhattan’da, 1870 yılından bu yana küçük bir Çin kenti modelini yaşatıyor. Çin ile ABD arasında ticari faaliyetlerin yoğunluğu nedeniyle iki ülke arasında çok sık seyahat eden yüzbinlerce insan var. Ayrıca New York’ta 1 milyona yakın Çinli yaşıyor.
New York’ta saat ücretiyle çalışan ve öncelikli hizmet veren (sağlık personeli, temizlik işçisi, emniyet görevlisi, eczacı, market çalışanları gibi) kişilerin de çok sayıda olması sebebiyle, metro ve diğer toplu taşıma hizmetleri eskisi gibi devam ediyor. New York metrosu, geniş ulaşım ağı sebebiyle günde yüzbinlerce kişiyi ve virüs tehlikesini taşıyor.
Özellikle New York’ta ölümle sonuçlanan vakaların çoğunun, düşük gelir grubuna sahip siyah Amerikalılar ve yasal çalışma, oturma iznine sahip olmayan Hispaniklerin (Latin kökenli Amerikalılar) yaşadığı mahallelerde yoğunlaştığı görülüyor. Ülkede, siyah Amerikalı ve Hispaniklere yapılan ırkçılık sebebiyle, düşük gelirli işlerde çalışmak zorunda kaldıkları ve ölüme mahkum edildikleri tartışması da alevlenmeye başladı. Bazı dini grupların yaşadığı semtlerde ise, virüsün yayılmasına engel olmak amacıyla konulan kurallara dinsel sebeplerle hiç uyulmadığı gözleniyor. Hâlâ kalabalık cenazelerin düzenlendiği, düğün törenlerinin ve haftalık toplantıların aksatılmadan yapıldığı bu gruplar, sokaklarda da topluluk halinde dolaşıyor ve hem virüsü yaymaya devam ediyor hem de çok sayıda kayıp veriyor.

HALKIN KALBİNDE TAHT KURANLAR DA VAR

Bu olumsuzluk hali ve New York’un salgının başkenti haline gelmesi elbette birkaç ismi de öne çıkardı.
Başkan Trump’ın basın toplantılarında gazetecilerle tartışmaya girip, eyalet valilerine basın ve sosyal medya aracılığı ile de ayar verirken, böylesi zor bir dönemde karşıtları tarafından siyaset yapmakla eleştiriliyor. Trump’ın normalde Kasım 2020’de gerçekleşmesi planlanan ama akıbeti belli olmayan Başkanlık seçimlerine hazırlandığı ve salgını da bu konuda kullandığı yönünde yoğun eleştiriler var. Ayrıca Trump, Dünya Sağlık Örgütü’nü korona virüs krizini kötü yönettiği gereçkçesiyle eleştirerek, ABD’nin örgütün bütçesine yaptığı katkıların 2-3 ay kesileciğini belirtmesi, dünya çapında tepkilere yol açtı.
Bu dönemde ABD’de en çok konuşulan isimlerden birisi, New York eyaletinin Valisi Andrew Cuomo. Vali Cuomo hem gerçekleri, yetersizlikleri anlattı hem de acil olarak destek isteyen duygusal konuşmalarıyla halkın kalbinde taht kurdu. Şeffaf bilgi paylaşımı, federal yardımların yetersiz kalışını açıkça basın toplantılarında eleştirmesi, şehre duyduğu sevgi ve güveni sık sık dile getirmesi ve halkı evde kalmaya yüreklendirmesiyle Cuomo, karantina günlerinin yıldızı haline geldi. Belki de bu kadar korkunç bir salgın ortamında siyaset yapmak yerine ciddi bir şekilde sağlık sorunlarını konuşan tek kişi olduğu için bu kadar ilgi topladı. Vali Cuomo, şu sıralar çoğu New Yorklu'nun 2024 seçimlerinde başkan adayı.

GÜZEL ŞEYLER DE OLUYOR

Peki, ABD’de tüm bunlar yaşanırken hiç mi iyi bir şey olmuyor? Tabii ki oluyor. Yine dünyanın her yerinde olduğu gibi, yaşama dair umut ışığı her zaman var.
- Virüsün ciddiyetini anlamalarıyla birlikte, ABD genelinde Kovid-19 testi ücretsiz olarak yapılmaya başlandı. Federal devlet tedavi ücretlerini ödemeyi üstlenebileceğini açıkladı. Fakat tamamını mı ödeyeceği ya da bedava hizmet mi verileceğini belirtmedi.
- Kriz zamanlarında çılgınlar gibi alışveriş yapan Amerikalılar’a karşı, perakendeciler önlemini kibarca aldı ve yok satan tuvalet kâğıtları, havlu kâğıtlar, dezenfektan ürünler sadece birer adet satışa sunuluyor. Aradığımız çoğu şeyi marketlerde bulabiliyoruz.
- İhtiyacı olmadığı halde, kolilerce tuvalet kağıdı, dezenfektan jel, ıslak mendil, eldiven ve maske satın alanlar, risk altında insanüstü hizmet veren sağlık personeline duyduğu saygı ve sempati sebebiyle, bu ürünleri paketleyerek hastanelerin önüne bırakıyorlar.
- Gönüllü maske, önlük dikenler, sağlık çalışanlarına öğlen yemeği hizmetini ücretsiz veren işyerleri de azımsanmayacak kadar çok. Hatta bunların içinde çok sayıda Türk restoranı da bulunuyor.
- Belediyeler, en çok ihtiyaç duyulan ürünleri fahiş fiyatlarla satmaya çalışanların bildirilmesi için halkı sık sık uyarıyor ve bu kişilere ciddi ceza kesiliyor. Marketlerde fiyatlar aynı.
- Neredeyse tüm büyük marketler internet üzerinden satış yapıyor. Eskisine göre birkaç gün geç geliyor ama olağanüstü bir zaman yaşıyoruz. Özellikle Amazon, verdiği hizmetle hisselerinin yükselmesini hak ediyor.
- Mahallelerin belli başlı noktalarında, bazı kiliselerin bahçelerinde yani halkın kolay ulaşabileceği noktalarda ücretsiz yiyecek tezgâhları kuruluyor. Halk sosyal medya aracılığı ile kendi arasında organize oluyor ve yiyecekler toplanıyor. Ekonomik olarak çok zor durumda kalanlar, evsizler gelip buradan yiyecek edinebiliyor.
- Gençler sosyal medya üzerinden organize olup, yaşlı, hasta ve engellilerin market alışverişlerini yapıp kapılarına bırakıyor.
- Daha önce sadece selamlaştığınız komşular, birbirlerinin telefon numaralarını alıyor, acil bir durum ve ihtiyaç halinde yardım teklif ediyor. 
- Demokrat aday adaylarından Senatör Barnie Senders geçtiğimiz hafta seçimden çekildiğini açıklasa da, en azından “herkese ücretsiz sağlık hizmeti” gibi bir sosyal hakkın olabileceği yönünde Amerikan halkının aklını çeldi. Sağlık sistemi ciddi şekilde sorgulanmaya başlandı.
- Sistemdeki sıkıntıya rağmen, ABD’de acil servise giden hiç kimseye sigortası olup olmadığı sorulmuyor. Tedavisi yapılıyor. Fatura sonradan karşısına çıkıyor. Fakat bu kişinin gelir durumuna göre dev faturaların daha küçük rakamlara düşürüldüğü, taksitlere bölündüğü görülüyor. Yani kimse acil durumlarda hastane kapısından muayene ve tedavi edilmeden gönderilmiyor.
- Sosyal mesafe kuralına sokaklarda çoğu kişi uyuyor. Maskesiz sokağa çıkılmıyor. Fakat özellikle baharın gelişiyle, sokaklardaki insan sayısında artış gözle görülüyor.
- Birçok eyalette yetersiz yatak kapasitesi ve hastane eksikliği gideriliyor. Solunum yetersizliği için kullanılan ventilatörlerin sayısı, daha az vaka olan eyaletlerin desteğiyle artırılıyor. Amerikan ordusunun iki hastane gemisinden bir tanesi New York, bir tanesi California limanına demir attı.
- New York başta olmak üzere ordunun desteği ve belediyelerin girişimiyle birçok eyalette sahra hastaneleri kuruldu.
- Virüsün tedavisine yönelik ilaçlar üzerinde çalışan bilim adamlarına destek olan şirket ve fon sayısı arttı.

BUNDAN SONRA NE OLUR?

Bu sorunun yanıtını henüz Dünya Sağlık Örgütü bile veremiyor. Hepimiz evlerimizde merakla beklemeye devam ediyoruz. ABD’de Mayıs ortası ekonominin açılması, normal yaşam düzenine geçilmesi tartışılırken, New York için normal hayata geçiş hakkında Haziran ayından Aralık sonuna kadar bir aralıkta söylentiler sürüp gidiyor. Bunu virüsün önümüzdeki haftalardaki yayılma hızı belirleyecek.