Şiddetin bahanesinin olamadığını söyleyen Soyer “İşte bu yüzden İstanbul Sözleşmesi yaşatır diyoruz” diye ekledi. İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyesi ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komisyonu Başkanı Avukat Nilay Kökkılınç da kadına şiddetle mücadelede yerel yönetimlerin, tüm siyasi parti temsilcilerinin ve kentin tüm dinamiklerinin birlikte hareket etmesinin önemine değindi.

Bornova Belediyesi’nin kadın haklarına dikkat çekmek amacıyla Bornova Cumhuriyet Meydanı’nda yaptığı Meçhul Kadın Anıtı açılışına kadınlar damga vurdu. Bornova Belediye Başkanı Dr. Mustafa İduğ ve eşi Ufuk İduğ’a İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in eşi Neptün Soyer, İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyesi ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komisyonu Başkanı Avukat Nilay Kökkılınç, İzmir Kent Konseyi Başkanı Nazik Işık, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Bornova Belediyesi meclis üyeleri, siyasi parti il ve ilçe kadın kolları başkan ve yöneticileri, kadın alanında çalışan sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve İzmirli kadınlar eşlik etti.

“Ötekileştirilmemiz bizi bölüyor”

Açılışta ilk konuşmayı yapan UNESCO sanatçısı ressam heykeltıraş Senan Eynullayev, kadın cinayetlerinin son bulmasını ümit ettiğini söyledi. Yıllardır kadın alanında faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte çalışan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in eşi Neptün Soyer sözlerine Pınar Gültekin cinayetinin yarattığı derin üzüntüyü ifade ederek başladı. Soyer, “Bornova’nın kadına verdiği değeri gösteren böyle bir açılışın daha neşeli, mutlu bir güne denk gelmesini dilerdim. Ancak iyi değiliz, bir arada olmayı, birbirimize şifa olmayı unuttuk. O bizden değil ki zaten, öteki diyoruz uzun zamandır. Eleştirmek bizi birbirimizden uzaklaştırdı. Uzaklaşıyoruz, yalnızlaşıyoruz, birbirimizi dinlemez, anlamaz olduk. Bir arada el ele olmak, sorunlarımızı ötekileştirmeden çözmek zorundayız. Ötekileştirilmemiz bizi bö lüyor, küçültüyor, azaltıyor, güçsüz kılıyor. Sorunlarımızın altında kalkamıyor, ölüyoruz. Hepimiz farklıyız, hepimiz eşitiz. Ne giydiğim, ne içtiğim, hangi saatte nerede olduğum, kiminle görüştüm benim tercihim. Şiddetin bahanesi olamaz. İşte bu yüzden İstanbul Sözleşmesi yaşatır diyoruz” dedi.

“Söz veriyorum”

İstanbul Sözleşmesi’nin kadınları her türlü şiddete karşı korumak, şiddeti önlemek ve ortadan kaldırmak amacıyla imzalanan uluslararası bir sözleşme olduğunu vurgulayan Soyer, “1 Ağustos 2014’te Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu uluslararası sözleşmeye imza attı. Dün Türkiye Cumhuriyeti Devleti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ‘Pınar Gültekin’i katleden caninin hak ettiği en ağır cezayı alacağından şüphem yoktur. Davanın bizzat takipçisi olarak bir daha asla yaşanmasını istemediğimiz kadına şiddettin son bulması için Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak ne gerekiyorsa yapacağız’ dedi. Sayın Cumhurbaşkanına minnettarlığımı buradan iletiyorum. Ben de Türkiye Cumhuriyeti Devleti vatandaşı olarak üzerime düşen ne varsa yapacağıma söz veriyorum” şeklinde konuştu.

“Birlikte hareket etmemiz önemli”

İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyesi ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komisyonu Başkanı Avukat Nilay Kökkılınç da İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıkılmasının önemine değinerek “Bugün sığınma evlerimiz, kadın dayanışma merkezlerimiz varsa, kadına şiddetle mücadele ediyorsak bu İstanbul Sözleşmesi sayesinde oluyor. Biz İstanbul Sözleşmesi’nin imzalanmasında kurucu ülke olarak hareket ettik. Yerel yönetimler olarak bu sözleşmeye sahip çıkmamız, tüm siyasi parti temsilcileri ve kentin tüm dinamikleriyle birlikte hareket etmemiz çok önemli” dedi. İzmir Kent Konseyi Başkanı Nazik Işık ise kadınların adının meçhul kalmadığını günlerin de geleceğine inandığını söyledi.

“Kadının kendi ayakları üzerinde durmasının sağlanması gerekiyor”

Kadına şiddetin sona ermesi için kadının ekonomik olarak güçlenmesinin önemine değinen Bornova Belediye Başkanı Dr. Mustafa İduğ ise Türkiye’de kadının işgücüne katılım oranının sadece yüzde 29 olduğunu vurguladı. İduğ, yerel yönetimlerin çalışan annelerin çocukları için kreş gibi olanaklar üzerinde çalışması gerektiğini söyleyerek “Kadın sadece çocuğa değil anne ve babaya da bakıyor. Üretken olamamasının sebebi de bu. Bize düşen görev kadının kendi ayakları üzerinde durmasının sağlanmasıdır” dedi.

Açılış konuşmalarının ardından heykelin üzerindeki örtü kaldırıldı ve heykelin kaidesine karanfiller bırakıldı.